Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
K'enet Recep Genel
Gülcan Altan’a Teşekkür Etmek Gerekir
11 Ağustos 2011 Perşembe Saat 23:48

Gülcan Altan’ın internette paylaşılan birkaç şarkısı dışında hiç dinlemedim. Benim onun şarkılarını dinlemiş olup olmamanın bir kıymeti de yok. O Çerkesce, Abhazca şarkılar söylüyor, besteliyor… Müziğinden rahatsız olanlar olabileceği gibi, çok beğenen hayranlarının olması da gayet doğal.

Sanatı hakkında müzik otoritelerinin eleştirileri olabilir, takdir etmek gerekir ki, benim gibi sıradan bir müzik severin söyleyeceği şeyler, kendi kişisel beğenilerini tarif etmekten öte bir anlam taşımayacak.

Ancak Star gazetesin yayımlanan röportajdan sonra koparılan kıyameti, anlamakta zorluk çekiyorum. Sadece Gülcan Altan özelinde değil. Bugün kadar yaşanan birçok benzer örneği de anlamakta da zorluk çektim.

Çerkes kökenli olmayan birçok sanatçı Çerkesçe şarkılar söylediğinde ayakta alkışlıyoruz, ama eğer sanatçının kökeni Çerkes ise, bu kez kuşku ve tereddüt dolu bir bakış atıp “Çerkesleri istismar edecek, bizim sırtımızdan prim yapacak” paranoyaları üretmek adetten oldu.

Yani, bir müzisyenin, hayatının hangi aşamasında Çerkes müziğine yöneldiğini sorgulamanın nasıl bir mantığı olabilir. Çerkesce bilgisi, Çerkesce şarkılar söyleyip söyleyemeyeceği üzerine bir tartışma sürdürülmesinin kaynağı olabilir mi? Bir müzisyenin Çerkesce şarkılar söylediği için, Kafkasya tarihini, mitolojisini bilmesi mi gerekiyor. Çerkes sorununa ilişkin objektif çözümlemelere sahip olmayanlar, doğru siyasal perspektifi temsil etmeyenler, Çerkesce şarkılar söyleyemez mi… Sorular çoğaltılabilir…   

Bir sanatçının Çerkes toplumu, tarihi üzerine söylediği şeylerden yol çıkarak “Zaten bu kadar olurdu. Üstelik, önce Türkçe şarkılar söyledi, sonra prim yapmak için repertuarına Çerkesceyi ekledi” tarzında şeyler ileri sürmek ancak bir komedi olabilir.

Vicdanın sesini biraz olsun dinleyen herkes çok iyi bilir ki, bu ülkede Çerkesçe yazmak, şarkı söylemek, Çerkes kimliğini ilan etmek, kimseye şöhret kapılarını açmıyor.  Kaldı ki, hangi nedenle olursa olsun, sanatçının kültürüne ve diline sunduğu katkı bizim için son derece değerli değil mi?

Ayrıca, her sanatçıdan, yazardan, aydından Çerkes toplumunu kurtaracak önemli adımlar atmasını beklemenin Godot’yu beklemekten ne farkı var.

Neredeyse yüz yılı aşkın geçmişi “Kayserim Yi İstasiyonır” ya da “Reyhaniye Ghogum” gibi şarkılar bugün ulusal kültürümüzün değerli parçaları. O şarkıları besteleyenlerin, düşünceleri, niyetleri o şarkıların ulusal kültürümüzdeki yerini, etkisini değiştirmiyor. 

Fransızların efsanevi ismi Edith Piaf, çocukluk yıllarını genelevde geçirdi. Çocukluk yıllarından itibaren kadifemsi hüzünlü sesiyle birkaç Frank kazanıp karnını doyurabilmek için sokaklarda, şarkı söylemeye başladı. Ve İkinci Dünya Savaşı sırasında, Fransa’nın Nazi işgalinden nasıl kurtarılacağına ilişkin, hiç kafa yormadı. Ama, onun sesi işgal yıllarında Fransızların yaşadığı acının, yıkımın tercümanı oldu. Ve bugün bile Fransız kültürü içinde Edith Piaf”ın çok özel bir yeri var.

Yani,“Baki kalan hoş bir sedadır” onu kim üretirse üretsin, üretirken, hangi politik düşüncelere sahip olursa olsun, bizim için değerli olan, geleceğe aktaracağımız o hoş sedadır…

Gülcan Altan’ın çeşitli konulardaki düşünceleri ne olursa olsun, ulusal kimliğimize, kültürümüze, sesi ve müziğiyle değerli katkıları var. Bunun için ona,onun şahsında bu alanda emek harcayan müzisyenlere teşekkür etmek gerekir.  


Bu yazı toplam 4515 defa okundu.





saim

Bence konuyu artık Gülcan Altan özelinden çıkarmak gerekiyor sanırım. zira haklıda olsak haksızda olsak bir insanı fikir tartışmalarının odağında bu kadar bırakmak yanlış olur.Gülcan Altan özelini deşmeyi bırakalım bence. Sadece kendimiz açısından söylemiyorum bunu,olayı tekrar gündeme taşıyan dostlar açısından da söylüyorum.

Gülcan Altan ı bende eleştirdim ama benim yada diğer arkadaşların eleştirisi sanatı yada üretimi üzerine değildi hiç bir zaman.Dürüst olmak gerekirse, kendi adıma sahip olmadığım bir alt yapıyla bir üretim koymuştur kendisi ortaya. Bu anlamda kimse eleştirmedi zaten.Ama Facebook da kendisine ait beğeni sayfasında insanların kendisine destek vermek için yaptığı yorumlardaysa hakaret açık net kullanıldı biz yada bizim gibi eleştirenlere karşı. Ve kendisinin bunları silmemesi yada suskun kalması da sanırım sanatsal masumiyetini gölgeledi bence. Kendisine bu anlamda tek eleştirim bu.
Ama sanırım ve yine bence Gülcan Altan nın katalizörleştirildiği özelinde asıl konu, bu ülkede uzun yıllar önce yapılan bir tartışmanın Çerkes mantığındaki sorgulamasına gidiyor: "Sanat sanat içinmidir yoksa toplum içinmidir" ve bunun paralelinde hele bizim gibi azınlık toplumlarının sanatçıları nerede nasıl durmalıdır sorgulandı kendisinin kimliğin de.Çünkü tüm eleştiriler onun kişiliğine, sanatsal alt yapısına yada ürettiği sonuçlara değil söylemi ve duruşunaydı.
Bu anlamda bence artık haklı yada haksızlık ispatı bırakılarak Gülcan Altan yıpratılmamalı ve irdelenmesi gerekiyorsa bu konuda yetkin bir insanın bunu tartışmaya açması gerekmektedir.Özel ve bencilce olarak eleştirimi ve yorumumu geri çekmek değildir bu yorum çünkü abalıda bir insandır sonuç olarak ve sanırım taşlar bu şekilde oturacak iç dinamiklerimizde, çünkü su yüzüne ilk olarak 12 Nisan da çıkan bir süreç yaşıyoruz. Kimsenin 150 yıllık bir diaspora alt bilincinden kısacık bir sürede sıyrılıp gelişen süreçlere ''aaa tabi ne demek'' demesini beklemiyorum kendi adıma.
En kısa ve direkt söylemek gerkirse ve sayın Altan şans eseri buralara uğrar ve bu satırları okursa "Sayın Altan eleştirilen sanatınız yada donanımınız değildir duruşunuzdur". Ve Cherkessia.net dostları bence kişisellikten olayı çıkarıp, temel mantığında yetkin kişilerce açılmış bir başka noktada tartışalım bu konuyu. Bu sadece entellektüel bir beyin jimnastiğinden çok ciddi bir konudur, zira en güçlü devlet bile olsanız kendinizi sanatla,sporla yada bu anlamda ki kültürel alt yapınızla ifade edersiniz kimlik olarak. Bence nasıl ki insanın kişilik olarak bir duruşu varsa, kültürlerin ve halklarında dünyaya duruşu sanattadır. Kültüründe,folkloründe yada mitolojisinde olan birikimidir. sanırım asıl canımızı yakan budur.Bizi ifade etmesini beklediklerimizin bu sorumluluğu almak istememesidir.
Selamlar

25 Ağustos 2011 Perşembe Saat 18:52
Blenawo Erkan

Özgür'ün yorumuna ilave yapacağım,
''kaybolan dillerde şarkı söyleme'' ezberi tutturmuş gidiyor birileri
onun üzerinden dokunulmazlık zırhı örülecek ya. Örün örmesine de söylem şaçma onu da bilin. Yahu arkadaşlar bu site kaybolan dilleri koruma ve kollama sitesi değil ki. Burası Adıge- Çerkes siyaseti için kurulmuş, toplumun aynası olmaya en azından çalışan, bir söylem karşılığı yaratan bir yer.
Yani siz şimdi ''kaybolan diller'' diye giriş yaptığınız zaman yanlışları örttüğünü zannetmeyin bu kelimenin.
Ben şahsen kaybolan dillerle ilgili değilim kendi dilimle ilgiliyim. Bunu sanatsal olarak yapanlarda da Çerkesçe söylüyorsa alırım albümünü desteklerim. Onun dışında şu ''kaybolan dillerde şarkı söylüyorum'' muhabbeti şarkı söyleyenlerin kendi kendine keşfettiği bir terminoloji değil, Dünyaya etnik müziğin nasıl pazarlanacağını öğreten reklamcı metin yazarlarının marifetidir. sağlıcakla.

25 Ağustos 2011 Perşembe Saat 17:54
ÖzGüR- Bursa

Gecikmiş MANGAL ve KÜL'cü Emir Bey'e;

Recep bey'e kızılmadı eleştirildi sadece, KÜL karıştırırken algı tuzakçılığı yapmasak ? Sizin gündem kapandıktan sonra KÜL eşelemeye çalışmanız ve KÜL de ne bulmayı düşündüğünüz meçhul isede.
Eleşetirilen şeyleri ve Gülcan hanımın müzikal çalışmalarını birbirinden ayırmazsak sizin bu yorumunuzda çöpe gider emin olun.

O yüzden bu eleştirileri yapanlardan biri olarak size yardımcı olayım.

Dışarıdan bakanlar adına konuştuğunuz için o düzlemde devam edeyim.

1- Dışarıdan bakanlar: yorumlarda olabildiğince ciddiyet ve insaf olduğunu görür. (benim ilk yorumum biraz sinirli ifadeler içerdiği için yayınlanmamıştı, düzeltince yayınlandı.) site moderasyonuna ve yorumcuların seviyelerine haksızlık ettiğinize örnek olsun.

2-İnsanların kendisini nasıl tanımlayacağı sadece Gülcan hanımın değil herkesin kendi bileceği bir tercihtir. Ama bu tercihi yaparken bile o kültürün bir taşıyıcısı olarak ortaya çıktığınız için saygınlık gördüğünüzü unutmayacaksınız.

3-Linç lafını tamamen geçiyorum çünkü bu mantığa göre birini eleştirme hakkınız heleki yazar, çizer, şarkıcı ise mümkün değildir. Eleştiren herkese değerlerimizi linç ediyorsunuz diye eyyamcılık yapmanın ne sınırı vardır nede duracağı yer.

3- Bilinçli bir insanın beş yüz tane ayrı kimliği olmaz. Etnik, artistik,politik olarak farklı düşünebilir ancak kimlik bir tane olur.

4-Gülcan hanımın demokrat olup olmadığını bilmem ve ilgilenmemde.
İllgilendiğim şey Çerkes halkı ile ilgili ne söyleyip ne söylemediğidir.
Profesyonel şarkıcılar her şeyi söyler bu sektörden ekmek yemek zorunda olanların bileceği bir şeydir.

5-Eleştirileri ''harcamak'' olarak düşünmeniz, sonrada bu durumu analiz etmeye davet etmeniz yorumcuların zekalarını küçümsemek değilse nedir?

6-Kendini daha iyi Çerkes olarak tanıtmaya çalışan birileri varsa bile ben bireysel olarak bundan rahatsızlık duymam, Çerkes olarak anılmak istemeyenlerle eşitlenmiş olurlar fena mı?

7-Kadın sanatçılarımıza sahip çıkalım derkende aynı ilkel göndermeyi yapmışsınız. Sanki burada kadın sanatçıları itip kakmaya meraklı bir güruh varmışçasına. Yorumlara bakarsanız sizin KÜL karıştırmak için yaptığınız göndermelerden çok daha açık ve derdinin ne olduğunu anlatan mesajları okuyabilirsiniz.
Derdiniz sadece KÜL karıştırmak değilse tabi.

Ha unutmadan birde... biz kendi halkımıza DIŞARIDAN BAKANLARDAN değil, İÇERDEN BAKANLARDANIZ Emir bey.
Sizin gibi DIŞARIDAN bakanlara ve onlara göre kendine konum arayanlara kolay gelsin diyorum.

not: Hep merak etmişimdir bu halktan bazı insanlarımızın, üçüncü çoğul şahıslara neden bu kadar şirin görünmek istediğini?

25 Ağustos 2011 Perşembe Saat 15:47
Sitemizin hiçbir vakıf, dernek vs. ile ilgisi yoktur. Sitede yayınlanan tüm materyallerin her hakkı saklıdır. Sitemizde yayınlanan yazı ve yorumların sorumluluğu tamamen yazarına aittir.
Siteden kaynak gösterilmeden yazı kopyalanamaz.
Copyright © Cherkessia.Net 2009 İletişim: info@cherkessia.net