Adiğelerin asırlar boyu yazıya sahip olmadan yaşadıklarını, bu durumun ulusal yaşamımızda ne gibi büyük zararlara neden olduğunu bilmeyenimiz yoktur. Bu yüzden tarihimiz ve sosyal yaşamımızla ilgili bigileri yabancı kaynaklardan öğrenmek zorunda kaldık. Adiğe aydınları (Şora Beçmirze, Hanceriy, Adilceriy vd.) tarihimiz ve kültürümüzle ilgili ilk ürünlerini 19 . asırda Rus dilinde verebilmişlerdir.
20. yüzyılın başlarında sosyalist ekim devrimi ile birlike Adiğeler de yazıları olmayan diğer Sovyet halkları gibi yazı diline sahip oldular. Bu durum halkımızın özlemini duyduğu bir gelişmeydi. Halkımızın aydınları bu fırsatı iyi değerlendirdiler ve asırlarca uğradığımız zararları telafi etmek istercesine çalışmalara başladılar. Dil ve edebiyatımız, kültürümüz önemli gelişmeler kaydetti. Yazı diline sahip olduğumuzdan bu yana dil ve edbiyatımızın gelişimine en büyük katkıyı yapan şair ve yazarlarımız arasında İshak Maşbaş’ın adı en önde yer alır.
Maşbaş, ömrünün altmış yıldan fazlasını yorulmak, bıkıp usanmak nedir bilmeden halkı için yazarak geçirmiştir. Bu zaman içerisinde sayısını kendisininde bilmediği kadar şiir ve yirmi civarında roman yazmış, eserlerinde en eski yıllardan günümüze değin Adiğe halkının değinmediği hiçbir sorununu bırakmamıştır. Baskıcı dönemlerde dahi Adiğe halkının uğradığı büyük tarihi felaketi dile getirmekten geri durmamıştır. İshak Maşbaş ileri yaşına rağmen hala yazmaktadır. Şu anda 1861 yılında Soçi’de kurulan Çerkes Meclisi üzerine bir roman üzerinde çalışmakta ve anılarını yazmaktadır.
Uygulanmayan ve uygulanmayacak olan kararlar almasıya ünlü uluslararası kuruluşumuz Dünya Çerkes Birliği 2011 yılını İshak Maşbaş yılı olarak kabül etmişse de 2011 yılının son aylarına gelmemize rağmen bu konuda bir kıpırdama olmaması üzerine harekete geçme ihtiyacı duydum. Çünkü dilimiz, edebiyatımız ve tarihimiz için böylesine büyük hizmetler vermiş olan bir insanın Türkiye Çerkeslerince de iyi anlaşılması gerekiyordu. Bu konudaki önerimi İstanbul Kafkas Kültür Derneği Başkanı sayın Yaşar Nogay’a ve üstad İshak Maşbaş’a sundum. Memnuniyetle kabul etmeleri üzerine harekete geçtim.Şair ve Yazar İhak Maşbaş, şair ve çevirmen Mevlüt Atalay ve ben olmak üzere 15 Ekim akşamı Bağlarbaşı Kafkas Kültür Derneği’nde, 16 Ekim akşamı Ankara Çerkes Kültür Derneği’nde birer etkinlik gerçekleştirildi. Etkinliklerde Türkçe ve Adiğeceyi birlikte kullanmaya özen gösterdik. Etkinliklere katılımın yeterli,yazara gösterilen sevgi ve coşkunun yoğun olduğunu gördüm. Yazar Maykop’tan götürmüş olduğumuz kitaplarını, Mevlüt Atalay tarafından çevrilip dernek depolarında beklemekte olan ikiyüzden fazla kitabını okurları için imzaladı.
Üstüste konulduğunda bir insan boyunu aşacak kadar eser üretmiş olan ustadı böylesi kısa bir zaman içinde anlatmak ve anlamak mümkün değildi. Halkımızın ise onu anlamaya gerçekten büyük ihtiyacı vardı. Bu nedenle onun doğum günü olan 28 Mayıs’ın İshak Maşbaş günü olarak Türkiye’deki derneklerimizce kabul edilmesini önerdim. Bu önerimi burada tüm sivil toplum kuruluşlarımıza tekrar sunuyorum. Bu şekilde İshak Maşbaş’ın asırlar boyu yetecek kadar bizlere bırakmış olduğu eserlerinin anlaşılmasının daha kolay olacağını düşünüyorum.
Türkiye tabii ki İstanbul ve Ankara’dan ibaret değil. Bursa, İzmir, Adana, Kayseri, Samsun, Düzce gibi yörelerde yaşayan Çerkeslerin de İshak Maşbaş’ı tanımaya ve anlamaya ihtiyaçları var. Bu sehirlerdeki derneklerimizin de Maşbaş yılı sona ermeden ellerini çabuk tutmalarını ve üstadımızı üyelerine tanıtma konusunda gerekli çabayı göstermelerini istirham ediyorum. Bu konuda ihtiyaç duyarlarsa (0079184212096) nolu telefonla (ibrahimcetaw@gmail.com) adresinden benimle temas kurabileceklerdir.
Etkinlikleri düzenleyen dernek başkan ve yönetim kurulu üyelerine, Adiğe dili ve edebiyatına, şair ve yazarına verdikleri önemden dolayı bu toplantılara katılanlara teşekkürlerimi sunuyorum.
Burada Ankara derneğindeki bazı can sıkıcı olayları da anlatmadan geçemeyeceğim.
Federasyon Başkanı Cihan Candemir ile on gün önce Maykop’ta görüşmüş, İshak Maşbaş ile Ankaraya bir günlük bir ziyarette bulunacağımızı, kendisinin 80 yaşında saygın bir Thamate olduğunu, Ankara’da olacağı sürede geleneklerimize uygun bir şekilde ağırlanmasına dikkat gösterilmesini rica etmiştim. Dernek başkanları ile birlikte Maykop heyetine verilen yemekte misafirlerin önüne tıpkı esir ve tutuklulara yapıldığı gibi bir tabak psıhalıve ve bir kaşık konulmuş, masada bir bardak su veya çaya dahi yer verilmemiştir. Genç Ankara Derneği yönetimini bu konuda suçlamıyor, saygın konuga gerekli önemi vermeyen Federasyon Başkanı’nı sorumlu buluyorum.
İkinci skandal ise şöyle;Ankaradaki programda dernekte yapılmakta olan Başkanlar Kurulu toplantısında İshak Maşbaş’ın dernek başkanları ile tanıştırılması düşünülmüştü. Maykop’tan gelen heyet olarak toplantı salonuna girdik. Federasyon Başkanı Cihan Candemir burada bana İsrail Dışişleri Bakanı’nın Türkiye Büyükelçisine uyguladığı alçak koltuk uygulamasına benzer bir uygulamada bulundu. Ben öncelikle misafirdim, yaşım itibariyle orada bulunanların çoğundan büyüktüm. Halkımıza hizmet verme konusunda da burada tevazu göstermeyeceğim orada bulunanlardan daha alt durumda değildim. Federasyon başkanı bana bir arka koltukta oturmayı reva gördü ve Maykop’tan gelen heyeti tanıtırken beni es geçti. Yapılan uyarılar üzerine de herhangi bir özüre gerek duymadan bir yarım ağız tanıtımı yaptı.
Bunun nedeninin cherkessia.net sitesinde yazdığım kimi yazılarda federasyonu eleştiriyor olmama bağlıyor, böylesi bir davranışı Adiğe xabzesi ile bağdaştıramadığımı ve Federasyon Başkanı olan bir zata yakıştıramadığımı üzüntüyle belirtmek istiyorum.İbrahim Çetao
Buyrun, Çerkesler-Adıgeler arasında Nehay Tamara’nın seslendirmesi ile bir daha yeniden ilgi ile dinlenmeye başlanan Çerkesce (adıgabze) bilen anlayanlar için atalardan kalma güzel bir eser.
http://www.youtube.com/watch?v=Flk4h1ULXmQ linkinden sesli olarak dinleyebilirsiniz. Aşağıda ise eserin son kısmını yazılı olarak bulacaksınız.
Мэмэты иорэд
О-уи-уи-уи, си Мэмэта!
ХьакIэу къыфыдахьэрэм
ШIэхэу къыпэгъокIы,
Арэу къышъуфэхыем
Шъо шъукъыфэусэ,
Ащ шъуфэусэнэу сыдыри къышъуешI,
ШIу шъо зэрэшъушIэным
Шъори шъуфегъасэ.
Мэщытыми чIэсымэ
Шъори шъукъятыгъо,
Мэкъу Iатэр гъагъомэ
МашIо шъупэмыкI,
ХьакIэ къышъуфыдахьэмэ,
ШыкIэр пышъоупкIы,
ТхьагъэпцIы хъункIакIохэр
Шъори къышъобэкIы,
Грамфоным къижъугъахьэрэр
Ащ янэ ихьакъа?
Хьакъыр зымыгъэгъурэр,—
Мэмэт иочыл.
Анцокъо Хьаджэбэч
Selamlar;
Ben "xabze nedir ne değildir" , konu "xabze" bağlamında ele alındığında "haklı" kimdir , "haksız kimdir" bağlamında ele almak istemediğim gibi konuyu, bu bağlamda taraf da değilim doğrusunu isterseniz konuya.
Bana sorarsanız ortada bir geçiş dönemi var bütün "kartların yeniden dağıtıldığı".... Ve ben tartışmanın içeriğinden bağımsız olarak , bu süreçte ilgili/ilgisiz pek çok konuda benzer tartışmaların yaşanmasını "normal" karşılıyorum...Bu bir geçiş süreci iktidar ilişkileri ile birlikte bütün kartların yeniden dağıtıldığı bir süreç...Evet haklılar da vardır haksızlar da kimin nereden baktığına bağlı olarak....Konu "haklılık/haksızlık" değil bana göre...İktidar ilişkileri ve ajandaların çatıştığı , "hikayenin" yeniden yazıldığı bir dönem bu...Bunu yaşayacağız istesek de istemesek de , tahammül eşiğini geniş tutmaya gayret ederse tüm aktörler hasar daha az olur...
Bence tabi...
Bir kaç gündür Meşbaşe İshak’ın Ankara da yeterince ağırlanamaması gerekçesiyle Sayın Çetao İbrahim’in yazısı üzerine karşılıklı açıklamalardır gidiyor.
Öncelikli eleştirim Sayın Çetao’ya:Meşbaşe İshak’a ilk saygısızlığı siz yaptınız.Kendi adınızı yazarken Çetao İbrahim olarak yazıyorsunuz da.en azından okuyan yazan Çerkeslerin değerini bildiği Meşbaşe İshak’ın adını niye İshak Maşbaş diye yazıyorsunuz? Bari sonuna da ''ov'' ekleseydiniz de tam olsaydı.
Diğer taraftan sizin ile ilgili değerlendirmede K’eref Faruk yazdı,Xabze açısından değerlendirmelerine ancak ilave yapılabilir.Bana saygı gösterilmedi demek “yemuk” dende Öte “haynape”…
Eğer ki ev sahibi size gereken saygıyı göstermedi ise o onun veya onların ayıbı.Bana saygı gösterilmedi demek hele cherkessia.net yazarı olduğum için diye dillendirmek ise eyyamcılığın daniskası.
Sayın Cihan Candemir’in misafir ağırlamayı ki Sayınm Çetao da aynı görüşte yedirip içirmek olarak nitelendiriyor ki o da ayıptır.Eğer ki Adigey de Sayın Çetao ile Sayın Candemir arasında Meşbaşe İshak’ın seyahati v e ağırlanması konuşuldu ise hem misafir olarak hem de
Kültür insanı ve Adige Edebiyatının yaşayan saygın kişisi olarak gereken saygı gösterilmediyse ayıbın danıskası….
Kaffed in geçmişteki birçok eylemini eleştirdim,eleştiriyorum.Özellikle geçmişte Ankara,Düzce ve Bağlarbaşı nda Onur Öymen ağırlanışlarını eleştirdim.
Sayın Cihan Candemir in kendisini savunmak için yemekli ağırlamadan söz ediyor.ki kullandığı ifade yılgınlığının ifadesidir.Yani maç bitse de gitsek,Aralık gelse de kurtulsam havası.Kendisinden verdiği ödünlerin,maddi menfaat karşılığı yani firmasının ekonomik bağlantıları için araç olduğu eleştirisi diyemiyeceğim , suçlama ve çamur atmanın verdiği bıkkınlık.
Sayın Handan Demiröz’ün Kaffed i savunmak isterken,Sayın Candemir inde kıyısından tutunmaya çalıştığı Kaffed Başkanlar kurulu toplantısının önem ve önceliği.Zaten iki ayda bir yapılan mutad toplantı.Ama Kaffed in bundan sonraki tavrı ne olacak ve genel kurulda nasıl
Bir politika izlenecek gibi çok çok önemli gündem ile toplandılarsa bilemem.
İçinde yaşadığımız toplumun da kavrayamadığı kültür insanına değer verme olgusu.Bugüne kadar Nobel Edebiyat ödülü almış tek Türk Edebiyatçısı Orhan Pamuk ‘a reva görülen davranış. Ermenileri yok ettik dediği için,gerçeği ikrar ettiği için korkusundan Türkiye ye bile
gelemiyor.
Bizlerde Meşbaşe İshak a gereken saygı göstermediysek çok görülmemeli,nede olsa bizlede Türkiye liyiz.
Sayın Handan Demiröz sizce önemli olan Kaffed Başkanlar toplantısı mı,yoksa Meşbaşe İshak ın Ankara yı ziyareti mi?
Sayın Handan Demiröz Meşbaşe İshak’ın geleceğinin Adigey de Sayın Cihan Candemir ile konuşulduğunun farkında değil ki,”Bize emri vaki ile misafir ağırlatıldı” diye biliyor.Velev ki Meşbaşe habersiz geldi,bir Çerkes olarak sizden istenen bu Çerkes Kültür adamına yakışır karşılama.
Hani geçmişte Onur Öymen veya Kemal Kılıçdaroğlu nu ağırladığınızın yarısını veya çeyreğini yapmanız….
Siz ayakta karşılamayı büyük lütuf olarak nitelemektesiniz.Halbuki gelen misafiri sizden küçük olsa dahi ayakta karkılamak Çerkes geleneğidir.
Sizler Kaffed in her toplantısında çok çok önemli konular tartışarak çok önemli kararlar alabiliyor olabilirsiniz,ama Meşbaşe İshak bir daha Türkiye ye gelirmi veya Ankara ya
uğrar mı ?
KUŞHA Faruk Özden