Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Hatko Mahmut Bi
Çerkes Uygarlığını Ve Ruhunu Yaşatacak Olan Bizdeki, İçimizdeki Sönmeyen Ateştir
22 Ekim 2015 Perşembe Saat 09:29

Çerkeslik, Adiğe Xhabze’ye dayanan bir hayat tarzıdır. Terbiyedir, saygıdır, nezaket ve şıhafı diye yad ettiğimiz yardımseverliktir.

Çerkeslik, her türlü ferdiyetçiliğin dışında, tam bir özgeciliktir, cesaret, soyluluk ve saygıdır. Ahde vefa göstermek, sözünde durmaktır.

“Çok Şükür Çerkesim“ sözünü içtenlikle ve gururla kalplerinde taşımayan, bu şuuru benimsemeyen hiç kimsenin Çerkes toplumunda yer alabileceğini düşünemem.


Bugün Çerkesya’da ve diasporada, bir avuç leblebi gibi dağılıp her bir tarafa yuvarlanan Çerkesler, hayatın çarkında una dönüşüp, kaybolmadan önce kendi benliklerine dönüp;

    Ben Ulusum, varım
    Ben Çerkesim

    Biz Çerkesiz

    İşte, benim bayrağım
    Uğruna can vermeyi göze alabileceğim
    On iki sarı yıldızlı
    Çapraz üç oklu
    Yeşil bayrağım

     İşte ülkem, Kuban, Laba, Terek

        Sıra sıra Kafkas dağlarım
        Hırçın kız Karadeniz
        Asya Avrupa Ortadoğu
        Hepsi bizde toplanmış

      Biz Çerkesiz

        Çerkesyayız
        Asaletimiz kandan değil
        Uygarlığımız taştan hiç
        Yürekler ile diller arasında

        Kurduğumuz iletişimden!        

Diye haykırabilme erdemini gösterebilmelidirler.


Son yıllarda bilinen mihraklardan yapılan bilinçli ve gerçek dışı çeşitli beyanlarla Çerkes toplumun vicdanı kanatılmakta ve Milli Ruhu incitilmektedir.

Düşmanları Çerkesler’de Milli Ruhu pasifize etmek için ellerinden, dillerinden, güçlerinden ne geliyorsa onu yapmakta ve yapacaklardır.

Onları bölük pörçük hale getirmeye çalışıyorlar ama yanılıyorlar.

Çerkes milleti hiç bir zaman kendi özünü kaybetmez. Kendi yaratılış ilkeleri onun adeta genlerine işlemiştir.


Belki bir zaman Çerkes ruhu hırpalanabilir, yaralanabilir, Khabze zayıflamış gibi görünebilir ama hiç bir zaman yok edilemez.


Çerkesin; bayrağına, ülkesine, milletine, geleneklerine olan sevgisi hiç bir zaman bitmez.

Düşmanlarının bütün çabaları boşadır. Tarih bütün bunlara tanıktır ve tanıklığı dünyanın, uygarlığın ve insanlığın sonuna kadar sürecektir.

Zaman bu satırların yazarını daima haklı çıkartacaktır.

Dağlarımızın bir yüzüne güneş batıyorsa, öbür yüzünde açıyor, ruhlarımızı aydınlatıyor.

Hiç bir zaman umudumuzu, hayallerimizi kaybetmeyeceğiz.

Umutsuz insan ölü insandır. Umutsuz insan sokaklarda sdaece cesedini, suretini taşıyandır.

Hayali olmayan yaşayamaz.

Çerkes uygarlığını ve ruhunu yaşatacak olan bizdeki, içimizdeki sönmeyen ateştir.

O ateşi daima koruyacak, besleyeceğiz.

Onun için değerli dostlar sizden ricam, her Çerkes; elinden, becerisinden, bilgisinden, aklından, cebinden, gücünden ne koyabiliyorsa koymalı ve Çerkes ruhunun yeniden canlandırabilmek için gayret göstermelidir. Hiç bir şeye gücü yetmeyen diliyle ya da kalbiyle, dualarıyla yüce davaya, Çerkes davasına destek vermelidir.

Ülkemiz, milletimiz, değerlerimiz, dilimiz, birliğimiz sonsuza kadar özgür biçimde yaşamalı yaşatılmalıdır.

Unutmamalıyız ki; biz olamasazsak benliğimizde tehlikededir. Çerkesin bu "Öze dönüş" mücadelesinde safları aralık bırakmayalım. Bu yapıya herbirimiz birer taş koyalım ve beraberce daha yükseklere taşıyalım.

Ki yaşadıklarımızın anlamlı bir özeti olsun.


Bu yazı toplam 5050 defa okundu.





hapi cevdet yıldız

Mahmut Bir Çerkes tarihçi. Elbette duyarlılıkları var. Bu güzel ve duygusal yazısı nedeniyle kutlarım. Dileklerine katılmamak olanaksız.

Ancak gerçekler de var. Kopuntular (diaspora) eriyor. Bir tek anayurt Çerkesleri şöyle böyle ayakta. Ama sallantı sürüyor. Yine de bazı çabalargörüyoruz. Ya diğerleri. Adıgelerin üzerinde sanki ölü toprağı var, içki,votka tüketimi var. Maalesef gerçekler böyle. Bir dostum 'hırsız hırsızlık yaptığı için utanmıyor, başkaları da hırsız diye onu ayıplamıyorlar' demişti. Kuşkusuz hepsi öyle değildir ama bu bir çürümeyi de işaret etmiyor mu? En yakın örnek özel uydu yayını. 200 bin Karaçay kendi arasında para topladı Karaçayca özel uydu TV yayını başlattı, bir başarı bu. İnguş, Çeçen ve bazı Dağıstanlılar da özel uydu TV yayınlarını başlattılar.
Dahası Çeçenler kendi dillerini modernizme, çağa uyarladılar. Bizler ne yapıyoruz? Adıgey için özel uydu TV yayınından vazgeçtik, Karaçay'daki diriliği, kişiliği beklemiyoruz. Ancak şunu bile yapamıyoruz: Maykop'taki

Adıge Enstitüsünde 100 üzeri uzman çalışıyor, maaş alıyor ama 55 yıldan beri bir Adıgece açıklamalı sözlük yayınlanamadı. 1960'da 10 bin kadar sözcük içeren bir sözlük yayınlanmıştı. 55 yıldan beri o sözlük üzerinde oturuluyor. 1992'deki ziyaretim sırasında o zamanki enstitü müdürüne sormuştum, "Sözlük yayınlayamıyoruz, çünkü para yok, Adıge kolhozları dağıldı, onlar para veriyorlardı" demişti. Ki, bugün için kabul edilemez. Adıge literatürü ilerletilecekse, sözlük en azından çevirmenler için gerekli. Sözlük olmadan yapılan çeviriler eksikli, yaklaşık çeviriler olarak kalır. Örneğin Keraş Tembot ve Meşbaşe İshak çevirileri var, buralarda çeviri amaca ulaşabilmiş değil. Kendimi de bir çevirmen sayarsam gerçekler maalesef böyle.

Adıge enstitüsü haftada iki yarım gün çalışıyormuş. Ayda 2 tam gün eder ama 30 gün üzerinden maaş alıyorlar. Kabardey dostum Kabardey'deki durumun daha da berbat olduğunu söyledi. Böylesine bir tablo ile kültürel kalkınma olmaz. Çeçenleri örnek alacağımıza kınıyoruz. Kadirov için 'kötü adam' yakıştırmalarında bulunuyoruz ama Çeçenceyi çağımızın sorunlarını ifade eden bir dil haline getirdiğini görmek istemiyoruz.
Çeçence köyde ve kentte konuşulan baskın dil olmuş deniyor, Karaçayca da öyle olmalı. 200 bin Karaçay'ın koca Karaçayca sözlüklerini görünce insanın imrenesi geliyor. Bahane hazır, Kadirov için Putin'in adamı diyoruz, doğrudur, peki ya diğerleri?
Putin'in adamı olmadığını söyleyebilecek Adıgey ya da Kabardey'den kaç babayiğit çıkar? Çerkes soykırımı başvurularına kaç kişi imza koyma cesareti gösterebiliyor.

Gelelim Adıge mak gazetesine, bu bir yarı resmi yayın organı. Bazen internet yayını bir ay süreyle ıskalanabiliyor. Bahanesi hazır: "İnternet sayfasını yayına hazırlayan görevli yıllık izne çıkmış, o yüzden 30 gün internet yayını verilememiş". 'Özrü kabahatinden büyük' denen şeylerden biri. Kabul edilebilir bir özür mü bu?

Anayurt böyle. Eleştirmez, sırt sıvazlamaya devam edersen olacağı budur. Anayurt silkinmeli, üstündeki korkuyu silkeleyip atmalı.
Ruslaşma, Türkleşme ya da Araplaşma değil Adıge kalmak, bu yöndeki çabalar özendirilmeli. Saygılar.

23 Ekim 2015 Cuma Saat 18:56
SEMİH AKGÜN

Ürgüplü bir Rumun oğluna yazdığı mektubu okumanızı da öneririm. Özellikle yazının sonlarına doğru giderek trajikleşen duruma bir göz atmanız iyi olur. http://blog.milliyet.com.tr/urguplu-bir-karamanli-nin-ogluna-mektubu/Blog/?BlogNo=51742

22 Ekim 2015 Perşembe Saat 15:48
Sitemizin hiçbir vakıf, dernek vs. ile ilgisi yoktur. Sitede yayınlanan tüm materyallerin her hakkı saklıdır. Sitemizde yayınlanan yazı ve yorumların sorumluluğu tamamen yazarına aittir.
Siteden kaynak gösterilmeden yazı kopyalanamaz.
Copyright © Cherkessia.Net 2009 İletişim: info@cherkessia.net