Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Hapi Cevdet Yıldız
Genel Panaroma
10 Şubat 2017 Cuma Saat 08:26
sovyet karikatür ile ilgili görsel sonucu


2017 yılına karamsar bir tablo ile girdik. ABD’de Cumhuriyetçi Parti başkan adayı Donald Trump beklenmedik biçimde başkan seçildi. 71 yaşında, 1,91 boyunda, iri kıyım ve milyarder biri.

Daha önce eski film yıldızı Ronald Reagan seçilmiş (1981-1989), Suudi Kralı ile anlaşıp petrol ve doğalgaz fiyatını düşürtüp Sovyetler Birliği’ni ekonomik kıskaç içine almış ve çökertmişti.

Şimdiki Trump ne yapacak, bilemiyoruz. Reagan başkan olduğunda ABD daha elverişli konumdaydı. ABD Vietnam’dan çekilmiş, rahatlamış, Sovyetleri Afganistan batağında cebelleşir bulmuştu.

Sovyetler Birliği ideolojik bir devletti. Politikası ‘sosyalizmi’ yayma, silâh ve uzay teknolojisinde ABD ile rekabet üzerine kuruluydu. Bu rekabette Sovyet halklarının görünürde bir çıkarı yoktu. Halkın üstü başı dökülüyordu. Açtı.

Sovyet ulusları ve halkları üzerinde geleneksel Rus milliyetçiliğinden kaynaklanma emperyalist baskılar sürüyordu. Rusça dışında bir yerli dilde konuşmak sopa yemek için yeterli hale gelmişti.

Baskıya karşı ilk kıvılcım 1988 yılında Azerbaycan’a bağlı Ermeni Nagorno Karabağ’da patlak verdi. Bundan sonra Sovyetler’in dikişi tutmayacaktı.
Avrupa’daki Sovyet uyduları bir bir kopup bağımsızlaştılar. Bunların hepsi bugün AB ve NATO içindeler. Sovyetler Birliği’nin kendi de parçalandı, Rusya’dan kopmuş 14 yeni devlet doğdu.

Buraya kadar olan şeyler bilinen şeyler. Bundan sonrası önemli.


Bundan sonra ne olabilir?

Bugün de ABD ve Rusya Federasyonu karşı karşıya. Rus güçsüz ama hırlı. 2014’te Ukrayna’ya bağlı Kırım’ı ilhak etti, Doğu Ukrayna’da da bir bölgeyi işgal altına aldı. Gerekçe, o yerlerin ‘tarihi Rus toprakları oldukları’ iddiası. Rusya’nın resmen tanıdığı ve 1783’te ilhak ettiği Kırım Hanlığı/ Tatar Devleti peki Rus muydu?..

Bu son ikili operasyon kuşkusuz Batı’ya karşı bir kafa tutmaydı. Batı bunu gördü ve Rusya’ya ekonomik ambargo uygulamaya başladı.

Rusya zorda, daha da zor durumlara düşeceği beklenebilir.
Ruslar içine düştükleri bu cendereyi parçalayabilecekler mi? Ruslar açısından görünürde bir umut yok. Artı, 45 milyonluk Ukrayna’yı da kendilerine düşman ettiler. Ukrayna koptu.


Komşular da tedirginlik içindeler.

Rusya Suriye’de Esad’ı destekledi, kısmi başarı ve kalıcı üsler edindi. Sonrası ne olacak?.. Bu arada Suriye Çerkesleri de iç savaştan zarar gördüler. Örneğin Halep yakınındaki 11 bin nüfuslu Çerkes kasabası Hanasır (Khanasir) şeriatçı güçler tarafından yerle bir edildi, Çerkes ahalisi Şam’a sığındı.

Rusya’nın ya da Esad’ın Çerkeslere bir hayrı dokunacak mı? Göreceğiz.

Sanayisi ve teknolojisi silâh, petrol ve doğalgaz üretimiyle sınırlı bir Rusya büyük bir ekonomik dev olan ABD ve AB ile başa çıkabilir mi, rekabet edebilir mi?.. Peki bir müttefiki olsun kalmış mı? Faşist/ dinci İran var. Dinciler yanar döner olurlar, güvenmeye gelir mi?..

İçeriye dönelim. Koyu bir Rus milliyetçiliği, Rusya halkları üzerine kâbus gibi çökmüş bulunuyor. Düşünce ve ifade özgürlüğü Türkiye’dekinden de beter durumda. Eğitim Ruslaştırıldı.

Anadili eğitimi seçmeli ders statüsünde, liselerde haftada 1 saat, gerisi Rusça. O bir saat olsa ne olur olmasa ne olur?..
Gorbaçov döneminde (1985-1991) nisbi bir özgürlük ve eleştiri ortamı vardı, ilkokul eğitimi anadilinde veriliyordu. Kalmadı.
Ruslar hâlâ sağcı/ milliyetçi görüşlerin etkisindeler. Türk milliyetçileri nasıl ki feodal dönem Osmanlı İmparatorluğu’nun geçmişteki sınırlarını boşuna özlüyorlarsa, Rus milliyetçileri de eski Sovyet sınırlarını özlüyor ve genişlemek istiyorlar. Kendi dilleri dışındaki dilleri istemiyor, yok olmaları için planlar yapıyorlar.


Kuzey Kafkasya ve Adıgey’de durum nedir?

Kuzey Kafkasya, Rusya’nın doğusu, en geri ve en yoksul bölgesi. Toplam 8 milyon yerli nüfusu var. Bunun çoğu, Dağıstan, Çeçenya ve İnguşetya’da, şeriata teslim. Bu üç yerde Rus kalmamış gibi. Para versen de Rus bu üç yöreye göç edip yerleşmez. Nedeni korku...

İngiliz; Hindistan, Pakistan ve Nijerya’dan gitti ama dili kaldı. Rus da etnik nüfus olarak bu üç yerden/ cumhuriyetten gitti ama dili kaldı. Rusça Kazakistan ve Kırgızistan gibi ülkelerde de, özellikle kentlerde genel iletişim dili.

Sadece AB içinde yer alan eski Sovyet cumhuriyetleri kendi dillerini koruyabiliyorlar. Diğerleri bir şekilde Rus etkisi/ güdümü içindeler. Örneğin Kazakistan’da büyük bir Rus nüfusu ve çok hassas bir denge var. Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev bugüne değin durumu idare etmeyi başardı ama ne zamana kadar? Her bir yerdeki Rus nüfusun harekete geçmesi için Moskova’nın bir işareti yetiyor. Bunu Ukrayna örneğinde, Moldova’da da gördük.

Bu bakımdan dengeleri sürekli gözetmekte yarar var. Şu an sessiz duran Rus kitleleri geçmişte Moskova’nın bir işretiyle baltalarını kapıp komşularını doğrayabilmişlerdi: 1864 Çerkes soykırımı ve Çerkesya’nın Ruslaştırılması (Novorossiya yapılması) ve Kırım bunun sadece iki örneği.

Böyle bir denklemde 110 bin yerli nüfusu kalmış Adıge Cumhuriyeti ne gibi bir anlam ifade eder? Diasporası en kalabalık yer orası. Ancak çok güçsüz. Cumhuriyet nüfusunu dörtte üçü Rus ya da Rusça konuşan kesim (110 bin Adıgece konuşana karşılık 330 bin Rusça konuşan nüfus). Üstüne üstlük 8-10 milyonluk Novorossiya’nın göbeğinde.
Böyle bir tabloda ne yapılabilirdi? İlk devlet başkanı Carıme Aslan usta bir diplomattı, cumhuriyetin kuruluşu aşamasında ne tür katkıları olmuştu? Olmuş muydu? Bilemiyoruz. İlk beş yıllık döneminde başarılı bir performans sergilediği, ikinci beş yıllık döneminin bir yolsuzluk dönemine dönüştüğü söyleniyor. İktidar, bizde olduğu gibi, bir zenginleşme aracı yapılmış.

“Beterin beteri vardır” demişler, şimdilerde Carıme Aslan’ın popülaritesinin yeniden yükseldiği söyleniyor. Demek ki halk atanmış başkan Thakuşıne Aslan’dan yaka silkmiş olmalı.

İkinci seçilmiş Başkan maden mühendisi Şevmen Hazret ise yalnız adamdı. İyi niyetleri vardı ancak önü kesildi. Ne kadar olmayacak kişi varsa “bana bir görev” diye yanına üşüşmüştü. Yalnızlık böyle birşey mi olmalı? En önemli girişimi Adıgece seçmeli dersleri (gramer, edebiyat) Adıge kökenli öğrencilerle sınırlı olarak zorunlu dersler arasına aldırmış olmasıydı. Bu kadarı bile bardağı taşırmaya yetmişti, girişim bir yetki tecavüzü (aşımı) olarak görüldü, öfke patlamasına yol açtı. Ne demekti bu? Zorunlu dersler Rusça içindi, Adıgece de ne oluyordu? Şevmen’in öncülük ettiği eğitimde reform yasası yargı yoluyla iptal edildi.

Üçüncü devlet başkanı Thakuşıne Aslan için olumlu konuşan tek bir bayan ile karşılaştım. Tanıdık o bayan özetle şöyle konuşmuştu: “Ben Thakuşıne Aslan’ın yanında çalışmış biriyim. O, iyi bir Adıge. Yetkisi çok sınırlı. Ruslar onun Adıgeler için ekstra birşeyler yapmasına izin vermiyorlar. Hassas bir durum var. Çizgiyi aşacak olursa hemen defterini dürerler”.

O zaman görevi bırak, sorumluluk üstlenmemiş olursun. Diğer konuştuklarım onun yakın çevresini zengin ettiğini ve hiçbir ekonomik başarısı olmadığını söylediler.
Kuşkusuz en doğru hükmü tarih verecektir.

Şimdiki Lışha/Glava vekili Kumpıl Murat için olumlu konuşanlar daha çok. Maykop’ta okuyan Türkiyeli öğrencilerden konuştuklarım onu beğendiklerini söylüyorlar. Daha önce konuştuğum Khuade Adnan da aynı görüşteydi; “Başbakan Kumpıl Murat birşeyler yapmak istiyor ama Thakuşıne Aslan’ı aşamıyor” demişti bana.

Eylül ayında Adıge Cumhuriyeti Parlamentosu – Khase toplanıp Glavayı/ Lışhayı/ Cumhuriyet başını seçecek. Seçim üzerine spekülasyonlar var ama bunlar bir anlam ifade etmiyor. Düzce İlinde Erdoğan ve AKP’nin dediği nasıl oluyor ve diğer partiler hava alıyorsa, Adıge Cumhuriyeti’nde de Putin’in dediği olur. Çünkü Adıge Parlamentosu-

Khase’deki seçici 50 milletvekilinin 39’u Putin’in Birleşik Rusya partisinden. Gerisi boş şey.
Genel seçim dersen lideri seçmek için Adıge oyları yetmiyor, ancak dörtte bir, Rus aday kazanır. Eşitlik sadece parlamentoda söz konusu.


Yakın plan

Yeni ABD Başkanı Trump’ın Ruslardan hoşlanmadığı, Rusya ile uğraşacağı anlaşılıyor. Rus ve Batı kamuoyu Rusları sevmiyor. Bunun asıl sorumluları kuşkusuz Rusların kendileri. Ruslar Rus olmayanlara eşit haklar tanımıyorlar, aşırı milliyetçiler. Kendilerini üstün görüyorlar.

Eğitim durumuna değindik. Siyasal duruma dönecek olursak, federasyona egemenlik hakkı bulunarak, yani “egemen devlet” statüsüyle katılan cumhuriyetlerin bu hakları çoktan iptal edilmiş durumda. Genel resmi dil Rusça, diğer diller baskı altında. Söz özgürlüğü ve düşünsel yaşam körelmiş durumda. Nasıl şimdilerde bizde/ Türkiye’de özgür tartışmalar yapılamıyorsa Rusya’da da aynen öyle.

Ekonomik durgunluk ve şsizlik had safhada.

Rusya’nın bu geriliği ve baskıcılığı kuşkusuz Rus’a duyulan nefretin asıl kaynağı. Sürdürülebilir mi?..

Bir zamanlar İngilizler İrlanda’da baskı uyguluyorlardı, sökmedi. Yeni Zelanda’da yerli Maorilere ve Maoriceye nefes aldırılmıyordu. Şimdi Maoriler devletin eşit ortağı, Maorice resmi dil.

Irak’ta federasyona gidildi, Arapça yanında Kürtçe, Asuri ve Türkmen dilleri de resmi dil sayıldı.

Dünya özgürleşmeye giderken Rusya ve Türkiye’deki bu geriye gidiş sürebilir mi?

ABD dünya teknolojisine hakim. Rakip tanımıyor. Çin ve Hindistan büyüyor ama sermaye birikimleri rekabet edecek boyuta ulaşmamış. Yakın gelecekte de ulaşamayacak.

Böylesine bir ortamda Rusya Federasyonu için tek çıkış yolu özgürleşme, özgürlüklere dönüş olabilir.

Soruna Adıgeler açısından yaklaşacak olursak Ruslara karşı bir düşmanlığımız ve nefretimiz elbette olamaz. Nefret kışkırtmaları sadece Adıgelere zarar verir, Rus ise bundan 

Adıgeler ölçüsünde etkilenmez. 153 yıl önce işlenmiş soykırım suçundan da kuşkusuz bugünkü Rusları sorumlu tutamayız. Ama soykırımı yadsıyan ve telafi edici adımlar atmayan mevcut Rus resmi politikalarını elbette sorumlu tutmaya devam ederiz. Çünkü sorumlulukları sürüyor.


Taleplerimizi şu üç noktada yoğunlaştırabiliriz:

1) 1864 Çerkes Soykırımının tanınması,

2) 1864 yılı Çerkesya topraklarının Çerkes etnik toprakları olarak tanınması,

3) Diasporadaki tüm Çerkeslere ayrımsız çifte yurttaşlık hakkı verilmesi.

Çabalarımızı bu noktalarda yoğunlaştırmalıyız. Unutulmamalı adaleti arayan haklı davamız tüm dünyada ilgi görüyor ve güçleniyor. Örneğin bazı Türk devlet adamları bile üstü kapalı olarak Çerkes Soykırımına değinmiş, atıf yapmış, bir siyasal parti de Çerkes Soykırımını tanımış bulunuyor.

Gelecek adına daha umutluyuz.


Bu yazı toplam 4123 defa okundu.





hapi cevdet

Sayın Vahit Erdo,
Katkılarınız için teşekkürler. 'Çarlık döneminde Kafkasya'da tüm halklara karşı değişik zamanlarda soykırım uygulamaları yapılmıştır' diyorsunuz. Doğru, katılırım. Ancak Adıgelere yönelik uygulama farklı, son aşamada (1859-1964 arası) bir ulusu toptan yok etme, sağ kalanları Çerkesya ve Rusya dışı bir üçüncü ülkeye (Türkiye'ye) sürme, işgal edilen Çerkesya'yı Ruslaştırma, Rus nüfus iskan etme biçimine dönüşmüş ve o biçimde tamamlanmıştır.

Bu yönleriyle diğerlerinden daha geniş boyutlu ve farklı karakterdedir. Diğerleri ulus ve halk olarak varlıklarını sürdürmüşlerdir. Yakından tanıdığınız Karadeniz Şapsığları örneği ile Dağıstan'ı ya da Çeçenya'yı bir tutabilir miyiz? Biri silindi, diğerleri ayakta ve ulus anlamında gelişiyorlar. Bunu belirtmek isterim.

Özgürleşme ve eşitlik önemli. Uluslararası antlaşma ve sözleşmeler de önemli. Ancak gücün hâlâ baskın halde olduğu bir dünyada yaşadığımızı da unutmamalıyız. Saygılar.

Sayın Yurdakul Recep,
Teori ve pratik birbirini tamamlar. Teori olmadan pratik olabilir mi? Ya da tersi? Mücadele Yoluna gelince bu uzun erimli, politik ama barışçı olmak zorunda. Rusya bütün bir Batı dünyasına kafa tutan bir askeri güç.

Bu durumda sabırlı olmak ve maceracı yöntemlerden uzak durma dışında ne yapılabilir? Barışçı nitelikte soykırımın tanınması için birçok ülke parlamentosuna başvurular yapıldı. Bunlar ulus tarihi açısından birer belge. Ayrıca değişik barışçı eylemler de ortaya konuyor: Anmalar, kınama gösterileri, bildiri ve yayınlar.

Toplumumuz hak arama yollarını arayacak gerekli bir bilinç düzeyine erişmiş mi? Bu da önemli. Saygılar.

11 Şubat 2017 Cumartesi Saat 14:37
Süleyman Uz

Rusların Federasyonun ℅80 kadim Türk İslam topraklarıdir. 1480 den önce Rus devleti mı vardı?

11 Şubat 2017 Cumartesi Saat 14:13
VAHİRERDO

Vahit Erdo ·
Olası PUROĞRAM taslağına Katkı,,,Kafkasyada toprak talebimiz olmamalı, bu coğrafyada yaşayan tüm toplumlarım ; kazak-rus çerkes-çeçen- avar- lezgi- komuk -balkar -ermeni -rum -gürcü tüm toplum ve insanları biresel özgürlük insani- demokratik hakları din ve vicdan özgürlüğü bilinçe çıkartılıp savunulmalıdır.1- Çarlık döneminde Kafkasyada tüm halklara karşı değişik zamanlarada soykırımlar uygulanmıştır, sovyet dönemimdeki 1917 den 1929 kadarki dönem hariç yani stalin dönemiminde ve bu günkü rus devleti suç işlemeye devam ettiğinden mücellesiyet kazanmış olup uluslar arası mahkeme yargılanıp tüm kafkas toplumlarına maddi ve manevi tazminat vermek ve onların özgürlük haklarını ilk tanıyan devlet olama zorundadır, CCCP stalinistler tafından dağıtıldıktan sonra Global dünya kapitalist burjuva sisteminin aldığı 6 önemli karar içinde bir tanesi var esir toplumlar için önemli ;; ; tarih boyunca çeşitli nedenblerden dolayı özgürlüğünü kazanammış toplumlar a desetek olunacak, ancak ulus devlet biçiminde değil otonom konfederasyonlar şeklinde örgütlenmelidirler. yani dış konjoktör Kafkas insanlarının özgürlüğünden yana ... bütün bunları icra edebilmek için PARTİ gereklidir,,,, değilse T.C. ve RUSYA gizli servislerinin denetim ve yönetiminde olan derneklerle, Kafkasyadaki rus oliğarşisinin uzantısı sözde cumhuriyetlerdeki yönetimlerlerle HEÇ ne olmuyor,,,, olamazda.. EMEK-BİLGİ- girişim en yüce değerlerdir,,, çok marifet var insanda, wesselam

11 Şubat 2017 Cumartesi Saat 09:36
Sitemizin hiçbir vakıf, dernek vs. ile ilgisi yoktur. Sitede yayınlanan tüm materyallerin her hakkı saklıdır. Sitemizde yayınlanan yazı ve yorumların sorumluluğu tamamen yazarına aittir.
Siteden kaynak gösterilmeden yazı kopyalanamaz.
Copyright © Cherkessia.Net 2009 İletişim: info@cherkessia.net