Sivil yurttaşlar, demokrasi yaşa(tıl)madığı sürece mal ve can emniyeti açısından daima risk altında yaşamayı sürdüreceklerdir.
***
Bir devlet kendi halkına bu şekilde davranır mı? Davranmaz fakat davranıyor işte.
Bu yüzden Çerkesler kendi parçası olmadıkları ve kendisine çifte standart uygulayan bu dikta rejimini benimseyemiyorlar.
Olay sadece atalarına karşı yapılmış basit bir haksızlık değil, tarihsel suçların yeni aşamalar kaydederek, tekrarlanması şeklinde giderek büyüyor.
Yurtdışında yaşayan Çerkes halkının parçaları ülkelerine gelmek, yerleşmek, yatırım yapmak, çalışmak, üretmek, toprak sahibi olmak ve barış içinde yaşamak istiyorlar.
Bu yeryüzünün hangi noktasında yaşarsa yaşasın Çerkes halkının tüm çocukları için en doğal, en masum haktır.
Çerkesler'e açılmayan kapılar Ukrayna'dan gelen Rus göçmenlere sonuna kadar açılmaktadır.
Rus devleti Çerkesler ve federasyon içinde yaşayan diğer yerel halklara karşı umursamaz, tahammülsüz ve saygısız biçimde hüküm sürmeye devam etmektedir.
Ancak zorbalık ve adaletsizlik sistemin temelinde var ise kim ne yapabilir?
Rusya ne yazık ki 1000 yıldır böyle bir geçmişe sahip.
Komşularına karşı daima saldırgan bir tutum izlemeyi, kendi ulusal politikası olarak benimsemiştir.
Özellikle de bazı halklara karşı tutumu; tüm insani, ahlaki ve evrensel değerleri çiğneyerek işgal etmek, yıkmak ve yok etmek şeklinde tezahür etmiştir.
Mızrak şimdilerde çuvala sığmadığı için halklar yavaş yavaş uyanış ve bilinçlenme süreçlerine geçtiklerinden dolayı, aydınları baskı ve sindirme ile susturmaya çalışmakta, başarılı olamadığında da ortadan kaldırmakta hiç mahzur görmemektedir.
Bu daha nereye kadar sürecektir?
Bakın yine bir başka haber ve yine aynı pis kokular.
Tlepşuko Ömer Çakırer arkadaşımızın bir çevirisi insanın tüylerini diken diken ediyor. http://www.cherkessia.net/news_detail.php?id=7444
Yaşam bu kadar ucuz olabilir mi? Ve devlet yönetmek bu kadar iğrenç olabilir mi?
Kanlı bir diktatörlükle saltanat ne kadar sürdürülebilir?
Halkların masumiyeti ortada. Aynı durumları Çerkes halkı gibi Rus halkı da yaşıyor.
Bir birey ya da aile çalışarak, alınteriyle bir yerlere gelir gelmez, hemen çapulcular o birey ya da ailenin gırtlağına çöküyorlar.
Bu durum Çerkesya'ya sonradan gitmiş Çerkesler, özellikle de özgür düşüncelere sahip tüm yurttaşlar için de geçerli.
Zavallı Çerkesya bölünüp, parçalara ayrılmış, insanları dağıtılmış.
Ülkenin hiç bir şekilde gelişmesi istenmiyor.
Yapılan yatırımlar ile farklı etniklerden insanları bir karmaşa havuzuna alıyorlar ve sadece oralarda nüfus, kentleşme, sanayileşme ve birikim istiyorlar.
Memleketin sahibi olarak (Ruslar) sadece kendilerini gördükleri için asıl sahipleri olan insanlara (Çerkesler'e) ne istediklerini sormuyorlar bile.
Yağma, talan, tarihin örtülmesi, saptırılması her şey var.
Devasa barajlar ile tarihi çerkes yerleşkeleri zaten suların dibini boylamış durumda.
Dolmenlerin binlercesi kepçeler ve dinamitler ile yok edilmiş.
Orada Çerkes/ Adığe diye bir halkın neredeyse yaşamadığını iddia edecek kadar gerçeklerden uzaklar.
Bu düşmanlık, diğerileştirmeden öte, tanımama, yok saymadır.
Öldüre öldüre milyonlarca Çerkes'i bitereceklerini düşünüyorlar.
Zulüm ile kim yükselmiş? Kim zorbalıkla gelecek nesillere kalmış?
En sonunda olacak olanı söyleyelim, bir gün gelecek sade Rus yurttaşları biz "Çerkes'iz", "Tatar'ız", "Fin'iz" demeye başlayacaklar. Neden?
Çünkü hiç bir insan (hakkıyla insan) zulme ortak olmak, zulmün parçası olmak istemez.
Yapan yaptığı ile kalmaz, bir gün yıkılır gider.