Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Tegulan Yakup Temel
21 Mart, Bahar ile Birlikte Çerkeslerde Yeni Bir Yılın Başlangıcı
21 Mart 2021 Pazar Saat 20:32

BAHAR

Karlar hızla erimeye, evlerin güneye bakan taraflarında kar yığınları iyice azalmaya ve önleri kurumaya başladı. Bundan sonra ken (aşık) oynamak için koyunların ket leri boşaltmasını beklemeye gerek kalmadı, sundurmalarda pekala oynanabilir. Güneşte iyice ısıtıyor, artık öğlen üzerleri duvar diplerinde güneşe karşı sohbet eden grupları ve haşbaklarda “ we kipxuas se kisxuas “ diye  neşe içerisinde ken oynayan çocukları görmek mümkün. 


Buzlarda çözüldü ama gene de sabahları erken küçük su birikintilerinin üzerleri ince bir buz tabakası ile kaplı oluyor. Çevredeki küçüklü büyüklü dereler ise artık donmuyor. Bu günlerde çocukların en sevdiği şey '' Mıde yepl'ıt mak zeriş' ''  diye küçük gölcükler üzerindeki buzları kırarak çıkan çatırtı sesleri dinlemek. Sabahın erken saatlerinde görülen küçük su birikintileri üzerindeki buzlar bahar sonlarına kadar devam edecek.


Sıcak rüzgarlar güneyden, Azey yönünden esmeye başladı, poyraz da o kadar üşütmüyor artık. Çerkesler, '' Ğatxe maxue şere minres '' derler; şimdi yavaş yavaş yağmurlarda başlayacak, bir güneş bir yağmur, bir sıcak bir soğuk, gün boyu hava sürekli “ yüz kere bin kere “ değişecek. Ama Uzunyayla' da sobaların kaldırılmasına daha çok var, Haziranı bulacak. Mutfak kısmında ise hiç kalkmayacak, Jegu ile birlikte sürekli yanacak. Bu günlerde işler çeşitlendi, herkesi sofrada aynı anda bir arada bulmak zorlaştı, onun için hem yemeği her zaman sobanın üzerinde sıcak tutmak gerek. Çobanların yaylımdan köye dönüşüde gece yarısını bulacak, onların yemeğide hazır tutulmalı.


'Çerkeslerin ' Ğatxe wıne ğuanes / baharın evler boş olur '' dedikleri gibi sepetler asılmış ( mate pıl’ej ) peynir fıçıları ve ambarlar iyice boşalmış, kueuplıjler azalmış, kuendepsow dolu keyler bile dibine vurmuştur. Patatesler de bitmek üzere. Bu durumdan da en çok evin Guaşe’si etkilenir haliyle. O her şartta misafire yemek çıkartmak zorundadir. Neyseki sonbahar ve kışla birlikte nısaşe dönemi geçti ama misafirin Uzunyayla’da ne zaman geleceği belli olmaz ki. 


Bir keresinde, böyle bir bahar günü bize “ağır “ bir misafir gelmişti de yemeğin sonunda fo ( bal ) çıkarılması gerekmişti. Ancak annem bal kovanından kendi istedeği büyüklükte bir parça ( fo hakue ) çıkaramadığı için epey bir telaşlanmıştı, şimdi o aklıma geldi. Çerkeslerde misafire ev de olan en iyi şeyler çıkartılır ve nede olsada çocuklarada bundan bir pay düşecektir. Çocukların eve misafir gelmesini dört gözle beklemelerinin bir sebebi de budur. Haşeşe götürülen sofradan her zaman bazı şeyler artar, kimbilir belki de bu durumu bildiği için haş’e ( misafir ) tarafından özellikle bırakılıyordur. Yemekten sonra ane ( sofra ) götürülürken işte bu arta kalanlar onlara hizmet eden çocuklara kalır.


Sadece evdeki yiyecek depoları değil mekueşler ( otluk ) ve samanlıklarda boşaldı ama neyse ki koyunlar yavaş yavaş yaylıma çıkmaya başladılar. Kış sonu ve ilkbahar ayları köyde yardımlaşmanın en yoğun olduğu zamanlardır aynı zamanda. Evde bir erzağın  eksikliği varsa Guaşe hemen çocukların birini çağırıp en yakın ailenin Guaşe’sine gönderir “ kuey ana sıkiğakuas jıay ketrof t’eku keix kahi kakuej “ diye. Diğer taraftan otu biten evin erkeğide komşusunun otluğuna giderek ihtiyacı kadarını alır. Ziyanı yok, aldığını sonra söylesede olur. Biri köyde birilerinin samanının bittiğini fark ederse, gidip kendisi söyler, ineğini bizim ahıra bağla diye. İhtiyaçların karşılıklı olarak bu şekilde karşılanması olağan bir durumdur ve bundan dolayı kimsenin kimseye karşı bir borcu olmaz.


Bir kaç hafta sonra nawrız toplamaya gideriz. Nawrızlar yağmur yağdığının ertesi günü sabah güneş açıpta toprak biraz ısındığında daha çok ortaya çıkarlar. Bunu bildiğimiz için bu işi o günlere denk getiririz. Hapaşey‘den solunuza, güneye doğru baktığınızda Toroslar, karşıya batı yönüne baktığınız zamanda Hınzır dağları yer yer karlı yamaçları ile uzak görünürler. Kar sadece oralarda kalmıştır. İşte bu zamanlar tamda  nawrız toplama zamanlarıdır. 


Mekeneyıkue’ye inerken sol tarafta küçük bir vadi bulunur, orada her zaman çok nawrız bulunur, geçen senede o bölgeden çok toplamıştık. Nawrız toplamanın verdiği heyecanı ancak bunu yaşayanlar bilir;  hafif hafif esen ılık bir bahar rüzgarının temposuna eşlik ederek nazlı nazlı salınan morumsu bir rengin uzaktan fark edilmesinin verdiği coşku tarif edilemez. Hızlı adımlarla gidilir, koklanır koklanır, sonra koparılır. Hemen de yenmez tabi, önce herkese gösterilecek en sonda yenecektir. Bazı seneler nawrız çok olur, bakalım bu sene nasıl olacak.


Çok geçmez, leyleklerde gelir. Yukarı muhalledeki çayırlığın üst tarafında kurumuş eski bir ağaç var, çoğu zaman leylekler işte oraya yuva yapar. Bir sabah uyandığınızda onları orada görürsünüz, leyleklerde gelmiştir. İçinizden, “ ğatxer kassa / baharda geldi “ dersiniz. Geçen sene bahar mı geç gelmişti yoksa leylekler mi erken gelmiştir, kim bilir; bir kaç gün sonra aniden bir kar fırtınası başlamış, yuvadaki leylekler soğuktan donmak üzereyken köyün gençleri tarafından kurtarılmış, soğuklar geçinceye kadar Bek’lerin ağılında bakılmışlardı. Leylekler ( hajbabe ) siyah beyaz renkleri ve uzun narin bacakları ile tüm bahar ve yaz boyunca kurbağa avlayarak Uzunyayla çayırlıklarını renklendirirler.


Leylek yuvasının bulunduğu o çayırlığın birde hikayesi var. O çayırlık eskiden Kanokue’lerin çayırlığıydı. Büyükler anlatıyor; köye ilk yerleşen ailelerden biri olan Kanokue’lerden Kanokue Hamit kağnı arabası yapmakta usta birisiydi. Bir bahar günü, Mahmut evlerinin önünde Hamit‘ e kağnı tekerleği taktırmaktaydı. Yanlarında Batırhan’da vardı. 


O arada her ne olduysa olmuş, Hamit ile Batırhan tartışmaya başlamışlar, sonra da iş kavgaya kadar gitmiş ve Hamit her zaman taşıdığı seşhue ( Çerkes Kılıcı ) ile Batırhan’ı yaralamış. Batırhan’nı yaralı olarak evine götürürmüşler ve Haj Doktor‘un tedavisi ile bir süre sonrada iyileşmiş. Ancak araya kan girmiştir ve bir şekilde bu sorunu çözmek gerekmektedir. Çerkeslerde sıklıkla yapıldığı gibi çözüm şu şekilde olur; l’ığaf’ej ( diyet ) olarak işte Kanokue‘ lerin bu çayırını yaralanan Batırhan’a verirler. Hamit ise bu olaydan sonra köyü terk eder ve onu bir daha gören olmaz. Hamit’in Ahmet isminde bir kardeşi vardı, o ise köyde kalır.


Koyunlarda kuzlamaya başladı ( mel lxueğue ), her akşam çobanın heybesinin her iki gözünde  ikişer üçer yeni doğmuş kuzular geliyor . Kuzuların boynundada karışmasın diye teneke üzerine yağlı boya ile yazılmış numaralar asılı. Akşamları çocukların en çok merak ettiği şey o gün heybelerden kaç kuzu ( şıne ) çıkacağıdır.. Bazen çocukların kendileride yaylıma giderek yeni doğan kuzuları heybelerine koyarlar ve sahiplerine verirler. Bu işleri karşılıksız kalmaz tabi, kuzu sahipleri tarafında yumurta ile ödüllendirilirler. 


Yağmurlu ve çamurlu geçen bu dönemler yılın en hareketli ve zor zamanları olur. Akşam iyice gün karardıktan sonra yeni doğmuş kuzuların karşılanması, anneleri ile buluşturulması, seyrekte olsa annelerini bulamayanların beslenmesi, gaz lambaları ve fenerlerin solgun ışıkları altında ve meleme sesleri eşliğinde emdirilmeleri ( zış’eğaf ) kaotik bir atmosfer oluşturur ama aynı zamanda tatlı bir heyecan yaratır. Bazen de annesi kuzuyu benimsemediği olur, o zamanda  kuzu ve annesi ile birlikte sürünün köpeğini bir ağıla koyarlar, koyun yavrusunu koruma içgüdüsü ile tekrar ona sahip çıkar.


Ama koyunlar bazen dönmez. Bir kaç sene önceydi; bir akşam en geç yatsı namazına doğru yetişmesi gereken sürü o gün hala dönmemişti. Kışın bitimi ve baharın ilk zamanları hava sürekli değişkendir, aniden bir kar fırtınası başlayabilir, eğer akşam vakitinde ise çoban sürüye hakim olamayabilir. Sürü o gün Kalej tarafına gitmişti, ha döndü ha dönecek diye gözler o tarafta biraz daha beklendi ama gelen giden yoktu. 


Yılın bu zamanlarında en korkulan şey sahipsiz kalmış sürüye kurt girmesidir. Sürüye giren kurtlar sadece bir ikisini kapmakla kalmaz, kış boyu aç kalmışlığın verdiği içgüdü ile olabildiğince çok koyunu öldürmeye çalışır. Artık fazla beklenemezdi, hemen köye haber salındı. Hava iyice kararmış , görüş mesafesi iyice düşmüştü. Telaşlı sesler arasında fenerli, leküslü yaya ve atlılar sürünün gittiği taraf olan Kalej’e doğru yola çıktıklarında daha yarım saat bile olmamıştı.


Aramaya çıkanlar köyden ayrıldıktan sonra dedem hapeşıpxe yapmak üzere odasına geçti. Hapeşıpxe Çerkesçe dua ile kurtların çenesinin bağlanması anlamına gelir ve bu durumlarda her zaman çok etkili olduğu söylenir. Köyde kalanlar merakla ve birazda endişeli bir şekilde gelecek iyi haberi beklemeye başladılar. Çobanı bir atın sırtında köye getirdiklerinde gece yarısına geliyordu. Donmak üzereydi, hemen sıcak bir odaya aldılar. Yaşlılardan birisi, “ Sobaya çok yaklaştırmayın  “ dedi, “ Yavaş yavaş ısıtmak lazım “.


Bereket versin bu sefer ucuz atlatılmıştı. Aramaya çıkanlar kısa bir aramadan sonra sürüyü ve çobanı Kalej düzlüğünde ayrı ayrı yerlerde bulmuşlardı. Çoban donmak üzereyken bulunmuştu, fazla oyalanmadan köye götürmek üzere hemen onu bir atlıya verdiler. Koyunlarıda saydılar, eksik yok gibi gözüküyordu. Çobandan sonra sürüyüde ardı sıra köye doğru yola çıkardılar. Anlaşılan hapeşıpxe etkili olmuştu. Ama böyle bırakılmaz, kurtlarda aç kalmamalı. Koyunlar bulunduğuna göre hapeşıpxe tekrar çözdürülecektir.


Bu yazı toplam 3791 defa okundu.





AKGÜN

Tegulan Yakup Temel'in kırsal temalı öyküleri beni adeta içine çekiyor. Sanki Uzunyayla'nın uçsuz bucaksız doğasında ömrümü geçirmişcesine. İyi ki yazarak, bu anıları ölümsüzleştiriyor. Hem Türkçe-Çerkes yazınına bir katkı veriyor, hem de anlatılar içindeki Çerkesçe/ Adığebze sözcükleri okuyucunun zihnine nakşediyor. Wopsov Yakup Temel.

22 Mart 2021 Pazartesi Saat 16:42
Sitemizin hiçbir vakıf, dernek vs. ile ilgisi yoktur. Sitede yayınlanan tüm materyallerin her hakkı saklıdır. Sitemizde yayınlanan yazı ve yorumların sorumluluğu tamamen yazarına aittir.
Siteden kaynak gösterilmeden yazı kopyalanamaz.
Copyright © Cherkessia.Net 2009 İletişim: info@cherkessia.net