





Çerkes halkının yaşadığı Büyük soykırım ve sürgünün sembolik tarihi olan, 21 Mayıs 1864’ü ve Çerkes halkı için, yaklaşan bugünün anlamı ve önemini kısaca hatırlamak ve değerlendirmekte fayda var.
Çarlık Rusyası, 18. Asrın ortalarından itibaren, Kuzey Kafkasya’ya saldırılarını yoğunlaştırdı. Karşılaştığı çetin direniş 101 yıl sürdü. Sonunda, önce 1859 yılında doğu cephesinde, daha sonra 1864 te batı cephesinde sonuca ulaştı ve Kuzey Kafkasya’nın işgalini tamamladı. Batı cephesindeki saldırılar tam bir soykırım formatında devam etti ve geri kalan Adığe halkının topyekun sürgünü ile sonuçlandı. Aynı zamanda, Diğer Kuzey Kafkasya halkları da kısmen sürgüne tabi tutuldular veya ana vatanı terk etmek zorunda kalanlar oldu. Bu nedenle Eski Osmanlı coğrafyasında ve TC sınırları içinde, Adığe ve Abazalardan başka önemli miktarda, Çeçen, İnguş, Karaçay, Oset ve Dağıstan kökenli halklar yaşamaktadır.
21 Mayıs 1864 günü, Rus Çarlığı Kafkasya’yı işgal zaferini ilan ederken, Çerkes halkının, binlerce yıllık ana vatanını kaybettiği, kara gün olarak tarihe geçmiş ve hafızalara kazınmıştır.
Hayatta kalan Çerkeslerin ruhunda çok derin izler bırakan bu olay, Sovyetler birliği ve Türkiye Cumhuriyetinde 70 yıl uygulanan kapalı rejimler döneminde, kamuoylarından gizlenip yok sayıldı. Aynı zamanda, Dünya kamuoyunun hafızasından silinip gitti ise de, hiç unutulmamak üzere, tarih sayfalarında yerini almıştır.
Çerkes halkı, işlenen bu vahşeti ve zulmü Dünya durdukça unutmayacak, bu olayların faili devletlerin varislerine ve Dünya kamuoyuna sürekli hatırlatacaktır. Aynı zamanda, muhatap Devletlerden ve uluslararası kurumlardan haklarını talep etmeye devam edecektir.
Bu amaçla, Türkiye Çerkes diasporasında, son 30 yıldır,21 Mayıs günü, çeşitli etkinliklerle anılırken, Anma programları, son yıllarda, Ana Vatan Kafkasya da daha güçlü bir şekilde icra edilir hale gelmiştir,.
Bu etkinliklerden beklenen temel amaç, öncelikle soykırım ve sürgünün yaşandığı coğrafyada hüküm süren, Rus Çarlığının varisi Rusya Federasyonu devleti ve halkı ile, en büyük Çerkes diasporasını barındıran TC devleti ve halkına, aynı zamanda Dünya kamu oyuna, hak ve adalet adına gerçekleri hatırlatmaktır.
Bu konuda, nüfusu milyonlarla ifade edilen, Türkiye Çerkes diasporasına büyük görev ve sorumluluk düşmektedir. İlgili devletler ve Dünya kamu oyuna, en güçlü ve etkili mesajları duyurmak için, en uygun vesile, 21 Mayıs anma etkinliklerinin güçlü bir şekilde icrasıdır. Sadece bir günlük etkinliklerle kalmayıp, uygun ortam ve mekanlarda günlerce süren, bilimsel konferanslar, sergiler ve sempozyumlarla. Soykırım ve sürgünün güçlü kanıtlarını sergileyerek Medyanın ve kamu oyunun dikkatini çekmek gerekir.
Bu konuda, İKKD (İstanbul Kafkas Kültür Derneği) nin 2008 yılında başlattığı 21 Mayıs etkinlik programları iyi bir örnek olabilir.
Bu işler yapılırken, karşımızdaki devletin yönetim tarzı, gücü ve politikalarının göz önünde tutularak, sahnelenecek söylem ve eylemlerin doğru seçilmesi ve milyonlarla ifade edilen bir halkın gür sesi ile Dünya ya duyurulması gerekir. Sadece öfke, kin ve nefret duyguları ile, üstelik anlaşamayan çatışan farklı grupların cılız söylem ve eylemleri, kontrolsüz sloganları, Çerkes halkına hiç yakışmamakta, fayda değil zarar getirmektedir.
Kara gün, 21 mayıs anma programları ve etkinliklerinden amaç, nüfusu milyonlarla ifade edilen Çerkes diasporasının potansiyel gücüne yakışan, gür bir sesle, Dünya kamuoyuna ve ilgili devletlere, doğrudan ve medya üzerinden güçlü ve etkili mesajlar vermektir. Etkinlik programlarının bir günle sınırlı kalmayıp, günlerce süren konferanslar, sergiler ve sempozyumlarla, soykırım ve sürgün suçlarının kanıtları ile zenginleştirilerek, hak ve adalet talepleri güçlendirilebilir.
Bu amaçla, Çerkes halkının en yoğun yaşadığı ve farklı kurumsal yapıların yerleşik bulunduğu İstanbul da, her yıl 21 Mayıs yaklaşırken, kurumsal yapılar arasında iş birliği girişimleri başlatılır ancak, akıl almaz kişisel ön yargılar yüzünden gerçekleşemezdi.
Bu defa, 2022 yılı 21 Mayıs anma etkinlikleri programlarının hazırlanmasında, aynı hataların tekrarlanmamasını, iç ve dış kamuoylarına güçlü ve etkili mesajların verilmesini temenni ederiz.

