





Nart destanı ne zaman oluşmaya başlamıştır? Destan bölümlerinin yaşları aynı mıdır ya da bölümler yaşıt mıdırlar?
Bu tür sorulara bilim
adamlarınca verilmiş çok sayıda değişik yanıt vardır. Bazıları
“destan çok eskidir”, M.S. ilk yüzyıllarda ortaya çıkmıştır,
diyor. (11) Bazıları da MÖ 7’nci yüzyıldan başlayıp MS 14’üncü
yüzyıla değin gelişimini sürdürmüştür, diyor. (12) Her iki görüş de sorunu
bilimsel kanıtlara dayandırarak açıklayamıyor.
Geçmiş çağlarda oluşmuş olan bir halk destanının yaşını saptamak sıradan bir olay ve kolay bir şey
olmamalı. Ermeni destanı “David Sasun” üzerinde çalışan
bilim adamı İ. A. Orbeli’nin deyimiyle, bir halk destanı
denize dökülen ve çok sayıda kolu olan bir ırmağı andırır. Irmağın
renginden,görünüş ve tadından
ilk akarsu kolunun harekete geçtiği yılı ve günü saptayabilir miyiz?
Kendi kişisel düşüncemize göre Nart destanını bir bütün halinde ele alıp
“başlangıcı şu”, “sonu da bu” diyemeyiz,
doğru da olmaz bu. Destanda karşılaşmakta olduğumuz olayların, olguların
yaşları farklıdır. Çok eski destan anlatıları yanında, daha geç dönemlerde
oluşmuş anlatılar da vardır. Bölümlerin yaşları her bir bölümdeki türkü,
şarkı ve öykülerden gidilerek aydınlatılabilir. Sözgelişi ünlü Marksist
Paul Lafarg’ın vurguladığı üzere, bir olay, yüzyıllar
sonrasında değil, gerçekleştiği dönemde şarkı ya da türküye konu
olur (13).
Günümüzde değerli kişilerin adlarını yaşatmak için, adlarına
kitaplar yazılması, anıtlar dikilmesi ve bronzdan heykellerinin yapılması
örnekleri gibi, çok daha
önceleri de “haklının yanında uğraş veren ve yiğitçe davranışlarda
bulunan kişilerin ününü yüzyıllar boyunca yaşatmak için, o tür kişilerin
adı ve eylemleri şarkılara konu edilirdi” (14). Kağıt yıpranır, taş
heykel dağılır, bronz da eriyebilir ama toplumların şarkıları ve tarihleri
“içine yerleştirilen” örnek kişiler kalıcı olurlar: Setenay,
Mığezeşko Verzemes, Setenayko Savsırıko, Şebatınıko, Hımış
(Хъымыщ), Peterez, Aşemez, Çelehset
(Чэлэхъсэт),
Tlepş’ (Лъэпшъ), Nebgırıyeko
Ş'evay
(Нэбгырыекъо
Шъэуай), Adıyıf, Bevıç’
/Bevıç’ (БэукI),
Setımıkoh’er
(Setımıqoxer/Сэтымыкъохэр),
Pak’oko Teterş'av
(ПакIокъо
Тэтэршъау), Yergun
ve daha başkaları gibi.
Oğulların anaoğlu biçiminde çağrıldığı anaerkil döneme ilişkin ilk
örneklere Nart destanında da
rastlıyoruz.
Adıge destanı “Nartlar”da adı geçen kişileri yakından tanıyıp
üstlendikleri görevleri, beceri ve ustalıklarını ve onlar üzerine
düzenlenmiş olan öyküleri incelediğimizde, her bir söylentinin doğduğu ve
oluştuğu yüzyılı ya da dönemi yaklaşık olarak saptayabiliyoruz. Buna göre,
Nart “yaşlıları” yanında, “genç” Nartlarımızın da
bulunduğunu görüyoruz.
Sözgelişi, Adıge Nart destanında geniş bir yer tutan, ilk orağı, demir
maşayı, değişik kılıçları, koca mızrakları ve okları demirden yapan
ünlü demirci ustası Nart Tlepş’i ele alalım. Bu Nart ustası durmadan
demiri işliyor ve demirden değişik araç/gereç ve silahlar üretiyor. Burada
karşılaşılan temel özellik demirdir. Bu nedenle Nart destanında yer
alan Nart Tlepş’e ait bölümün oluştuğu dönemi belirlemek için,
Kafkasya’da demir çağına ne zaman geçilmiş olduğunu saptamak
gerekiyor. Bunun için de tarihsel olgulara dayanmak zorundayız.
Arkeolog E. P. Alekseyeva’nın saptamasına göre, MÖ 8-7.
yüzyıllarda demir Kuzey Kafkasya’da kullanılmaya, demirden
kılıçlar ve değişik aletler üretilmeye başlandı (15).
Kuban Irmağı kıyısında bulunan eski höyüklerde (Kelermessk, Kostromskoy
höyüklerinde) arkeologlarca yapılan çalışmalarda, demirin çok eski
dönemlerden beri Kafkasya’da kullanıldığı kanıtlanmıştır (16).
Arkeolog E. İ. Krupnov’a göre, tarih öncesi
çağlarda Kuzey Kafkasya halklarının (ya da yerli topluluklarının) bol
miktarlarda olmak üzere bronzdan (tunç) yararlandıkları, yiğitliği, en
onurlu bir yaşam biçimi olarak algıladıkları ve birçok değişik soyun bir
arada yaşamakta olduğu bir dönemde Nart söylentilerinin temeli atılmış
olmalıdır.
“Akla yatkın olan şey,- diyor E. İ. Krupnov, büyük demirci
ustası Tlepş’e ilişkin öykülerin temelinin, kuşkuya yer bırakmayacak
bir biçimde demir çağının başlangıcı sıralrında atılmış olduğu
durumudur” (17).
Arkeolog ve tarihçilerin belirlemelerinden ilerleyerek söyleyebileceğimiz şey de şudur: Adige destanında yer
alan Tlepş’e ilişkin bölümün başlangıcı MÖ 8-7. yüzyıllara
dayanmaktadır; buna ek olarak, Tlepş’e ilişkin söylentilerin Adige
toplulukları arasında yayıldığı sıralarda İskitler (18),
Sarmatlar (19) ve onların ardılı olan Alanlar henüz Kuzeybatı
Kafkasya’ya ayak basmamışlardı.Bunu belirtmemiz yerinde olur.
Bütün bunlardan çıkan sonuç, Adıge destanı “Nartlar”da bulunan
Tlepş bölümüne ilişkin motiflerin Milat öncesine ait olduğu,o yüzyıllara
dayandığı gerçeğidir. Bu durum, “Nartlar” adlı
destanın hiçbir Kafkasyalı halka ait olmadığı, tam aksine İran, Alan ya da
Moğol (?) kökenli topluluklar tarafından, dışarıdan getirildiğine,
Milattan sonra 1-2. yüzyıllarda Kafkasya’ya getirilmiş olduğuna
ilişkin olarak, bazı yazarlarca öne sürülen görüşlerin yanlış olduğunu da
ortaya sermektedir.
Bu yazarların sözünü ettiği halklar, çok sonraları Kafkasya’ya geldiklerinde, bu
toprakların yerlisi/otoktonu olan, etnik kimlikleri oluşmuş ve gelişmiş
bir kültürleri de bulunan Adıge toplulukları ile karşılaştılar. O
sıralarda Adıge toplulukları toprağı işliyor, demirden değişik aletler,
orak, kılıç, ok ve daha başka gereçler üretiyorlardı (20).
Arkeolog E. N. Alekseyeva, Nart destanının M.S. 1-2.
yüzyıllarda Sarmat-Alanlar tarafından Kuzey Kafkasya’ya
getirildiğini öne süren kişilerin yanıldıklarını, Ekim 1956’ da
Vladikavkaz’da yapılan bir toplantıda tüm çıplaklığı ile
sergilemiştir (21). Arkeolog, “Milat sonrası yüzyıllarda
Alan topluluklarının, Sarmatlarınkinden ayırt edilebilecek önemde
bir farklı kültürleri yoktu. Alan yapıtlarından ya da bir Alan kültüründen
ise,ancak M.S. 4’üncü yüzyıl ve sonrasında söz
edebiliyoruz” (22) diyor.
Tarihsel olgular/gerçekler böyledir.
Nart destanının bölümleri yaşıt ya da tek bir döneme ait değildir. Örneğin
Nart Tlepş’e ait bölümü inceleyelim. Nart Tlepş’e ilişkin
öykülerin MÖ 8-7. yüzyıllarda başlamış olması olgusu dışında,
insanın dağa zincirlenmesi konularını işleyen Nart türkülerinin
(пщыналъ) ortaya çıkışı ise,daha
eski bir döneme, karanlık ve
sis içinde kaybolan çok uzak bir döneme uzanıyor olmalıdır. Gürcü
dilbilimcisi E. B. Virseladze, totemik mitlerin (söylencelerin),
Kafkas destanıyla birlikte geliştiğini ve Kafkas destanının en eski
elementleri (öğeleri) arasında yer aldığını kabul ediyor (23).
Adıgey’de (-eski Çerkesya’da-) yaşanmış olan anaerkil
ilişkileri bize göstrebilecek en eski örnek de Nart destanıdır.
Sözünü ettiğimiz bu çok eski anaerkil ilişkileri, Adıge Nart destanının
çekirdeğini oluşturan “Nart Setenay ile Verzemeg”, “Nart
Setenayko Savsırıko”, “Nart Hımış”,
“Hımışıko Peterez”, “Nart Şebatınıko”,
“Nart Aşemez”, “Nart Nebgırıyeko Ş'evay”,
“Nart Adıyıf”, “Nart Yergun”, “Nart
Pak’oko Teterş'av” ve daha başkalarına ait destan bölümlerinde
görülebilir.
Bütün bunların kanıtladığı olgu/gerçek tektir: Nart destanının
çekirdeği, oluşumunun dayanağı olan yer, eski İranlılar, Alanlar ya da
günümüzün Osetleri değil, Kafkasya’da Karadeniz ile Meot Denizi (
Azak Denizi) kıyılarında, Milat öncelerine uzanan çok eski
dönemlerde türemiş ve henüz değişik etnik kümelere ayrılmamış olan
eski insan topluluklarıdır.
Folklor uzmanı D. G. Jantiyeva (25) ile tarihçi Dr. V. İ.
Çiçerov (26) da bu kanımızı doğrular görüştedirler.
Toplumda sınıfların ortaya çıkmasından önce beliren ve epik (hamasi)
anlatılar biçiminde kuşaktan kuşağa aktarılarak günümüze getirilen bu
öyküler, “gerçek sanat yapıtlarının” ortaya çıkışı öncesi
dönemine aittirler. Bu konudaki en tutarlı yanıt, Karl
Marks’ın genel bir teori halinde söylediği ve eski Grek
destanına ilişkin olarak öne sürdüğü görüşlerinde bulunabilir.
Karl Marks’ın görüşüne
göre, sanatın değişik formlarına (biçimlerine), sözgelişi destan
formlarına ilişkin olarak konuşmak gerekirse, dünya tarihinde yer almış
olan epopeler (destanlar), kendi klasik formları anlamında ele
alındıklarında, gerçek sanatın oluşmaya başladığı bir dönemde ortaya
çıkmamışlardır (doğmamışlardır). Sanatsal gelişimin ilk evrelerinde,
sadece epik (hamasi) ürünler yeni yeni boy göstermeye başlamışlardır. (27)
Başka bir söylemle, bu erken dönemde destan bir sanatsal yapıt olma
özelliğini kazanmamıştı, o dönem insanında, o türden bir kavram ya da
bilinç henüz oluşmamıştı. Bu tür yapıtların üretilmesi, çok daha başka
nedenlere dayanıyordu: İnsanoğlu yaşamını sürdürmek zorundaydı,
bunun için de tutarlı örnekler ve sağlam gelenekler oluşturmak,
“iyi” ile “kötüyü”, “ulaşılmak
istenen” ile “istenmeyeni” ayırt etmek, kişileri eğitmek
ve onları yaşama hazırlamak gibi görevlerle karşı karşıyaydı. Bu
nedenle destan, eskiden bir yasa düzenlemesi işlevini görüyor ve uyulması
gereken kuralları gösteriyordu (28).
Adıgelerde eskiden beri bulunmuş olan özellikleri ve düşünüş biçimini, en
anlaşılır bir sisteme dönüşmüş (kavuşmuş) olarak destanımızda
görebiliyoruz: Söz konusu özelliklerin ilki, korkusuzluk,
yiğitlik ve canını ortaya koymaktan kaçınmamak; ikincisi,
düşmana karşı korkunç ve acımasız olmak; üçüncüsü de, ileri,
gelişmiş bir merhamet, acıma duygusu, eli açıklık, cömertlik,
başkaları için bile gözünü ve canını vermekten kaçınmamak özelliğidir.
Nart yiğitleri, yukarıda sayılan bu özellikleri simgeleyen tiplerin
(kişiliklerin) örnekleridirler; bu yiğitler kötü olan her şeyle
savaşıyorlar; dara düşene yardıma koşuyorlar; hal-hareket ve davranışları
ve deyişleri de
(guşıezh/гущы1эжъ) o
doğrultudadır. Bu yiğitlerin omuzladıkları görev ve sorumluluklar,
durmadan artıyordu. F. Engels’in belirttiği gibi,
yaşam süreci seyrinde/içinde avcılık ve hayvancılığa tarım
eklenmiş, ardından sıra yün eğirme ve dokuma işine, demirden eşya
üretmeye, seramik (çömlek) pişirmeye, deniz ve ırmak taşımacılığına
ulaşmış, buöylesine bir gelişim çizgisi izlenmiştir. Bunların ardından ticari eşya üretimi gelmiş ve
onlarla birlikte; ticaret, sanat ve bilim de doğmuştur (29).
Sanatın ortaya çıkmasıyla birlikte, estetik beğeni düzeyi de yükselmeye,
güzel olan şeylere duyulan ilgi artmaya ve onlara değer verilmeye
başlandı.Sonuç olarak, Nart türkü, şarkı ve öyküleri de birer sanatsal
yapıt olarak benimsenir oldular.
Toplum yaşamı içinde oluşan, kuşaktan kuşağa aktarılarak ve yüzyılları
aşarak gelen,katettiği dönemlerin özelliklerini ve görüntülerini de günümüze
taşıyan “Nartlar” destanını, bizden sonraki yüzyılların
insanlarına da ulaşması dileklerimizle yayına veriyoruz.
III
Adıge destanı “Nartlar”, çok sayıda besteli-makamlı türkü
(pşınatl/пщыналъ) ve şarkı
(wered/орэд) ile değişik öykülerden
(khiş’e/хъишъэ) oluşmuştur.
Şarkı parçaları, eski formlarını (biçimlerini) en iyi korumuş olanlardır.
Şarkılar oluşturuldukları dönemin olaylarına daha bağlı
kalmışlardır.Şarkılar,bu şarkıları besteleyen Adige bestecilerin o dönemde
kullandıkları dil özelliklerini de en sağlam bir biçimde günümüze
getirmişlerdir. Şarkı-öykü karması biçimindeki anlatılarda ya da öykü
formlarında/biçimlerinde ise, anlatıcıların kendi dönemlerindeki gelenek
ve görüntüleri de bu anlatılara kattıkları (karıştırdıkları)
görülebilmektedir.
Savsırıko, Şebatınıko,Hımışko Peterez, Aşemez, Setenay ve daha başkalarına
ait çok sayıda türkü ve şarkıları inceleyen Adige tarihçi, dilci ve
yazarlarının ortak görüşüne göre, Nart destanı, başlangıç döneminde çok
sayıda türküden oluşma büyük bir epik (hamasi) halk yapıtı durumundaydı.
Greklerin “İliada”sı, eski Rus bılinleri,
Kalmıkların “Cangar” ve Kırgızların
“Manas”ı gibi, Nartların da bir dönemler büyük bir halk
poemi (manzum destan) olduğuna kuşku yoktur “ (30) diyor Tembot
K’eraş (Klэрэщэ
Тембот).
Bu sözler destanın eski şarkı formları üzerine söylendiği sürece, görüş
olarak doğrudur. Çünkü Nart Savsırıko, Şebatınıko, Peterez, Aşemez,
Setenay ve benzeri destan kahramanlarına ilişkin türkü ve şarkılar, kurgu
tekniği, dil özelliği, örnek olma ve ritmik (dizemsel) yönlerden
birbirinin benzeri olup “adeta bir gövde, bir beden gibisine
birbirlerine yakındırlar”.
Anlatıların şarkı-öykü karması biçimine dönüşmesi, şarkıcıların şarkı
dizelerini anımsayamamaları durumunda gerçekleşmektedir. O zaman çoğu kez
karşılaşıldığı gibi, dizeleri sürdürme olanağı kalmadığından, o dizeler
yerine, olayın öykü biçiminde anlatımı sürdürülür, anımsandığında da şarkı
dizelerine dönülürdü.
Böylece Adıge Nart söylentileri, ikinci bir tip (biçim), yani şarkı-öykü
karması bir anlatım biçimi edindi. Bir başka yönden olay; düz anlatım,
yani öykü yoluyla daha kolay anlatılabilmektedir.
Ancak değişik dönemlerde oluşturulmuş olan çok sayıda düzyazı benzeri öykü
de, bir şarkının karşılığı olmadan da destana girivermiştir. Bunların
belirli bir ritmi ve şarkı kuruluşu yoktur, sıradan düzyazı tipinde
parçalardır bunlar.
1956’da kışın Vladikavkaz’da konuya ilişkin yapılan bir
toplantıda Adige yazarı Dmitriy Kestan, Nart destanına ilişkin
olarak yaptığı konuşmasında; bugünkü Adıgey (AC), Şercesya (KÇC) ve
Kabardey (KBC) yörelerinde yaşayan Adıgeler arasında söylenen Nart
destanının; doğuş biçimi, kurgu ve yapı yönünden aynı, ortak olduğunu,ama
topluluk özelliklerinden kaynaklanma bazı önemsiz yöresel farklılıklar da
bulunduğunu dile getirmiştir (31).
Nart söylencelerindeki ilginç bölümler ve Nart türküleri
(пщыналъ), bütün Adıge
toplulukları arasında birbirine yakın ve benzer biçimlerde olmak üzere
bilinmektedir. Başlangıç, gelişim ve bitiş (sonuç) biçimleri aynıdır.
Sözgelişi Savsırıko şarkısı Natuhay’da şöyle başlarsa:
“Savsırıqov tiqan,
Savsırıqov tinef,
Pçıme’ufer zi’aşu,
Aşor zicenekoç’,
Pızıqutırer, zipçış’h…”
“Savsırıko koruyucumuz,
Savsırıko ışığımız,
Mızrağı, kalkanı,zırhı,
Zırhı giysisi,
Can alıcısı, mızrağının başı olan…”
Bu düzenleniş biçimi ve ritm örneği, Şapsığ, Bjeduğ, K’emguy,
Kabardey, Şerces, Mozdok, Suriye, Türkiye, İsrail ve diğer yerlerdeki
Adigeler arasında da aynı biçimlerde söylenir. Farklılıklar, daha çok,
yazılı olmadıkları ve belli bir biçimde düzenlenip yayınlanmış olmadıkları
ya da topluluk lehçelerinin özelliklerini yansıtmaları nedeniyle, fonetik
(sesbilgisi) yönden, Nart adlarının söylenişinde ortaya çıkıyor: Şapsığlar
“Savserıko”, “Sasıreko”, “Sevesıreko”;
Bjeduğlar “Savserıko”; K’emguylar
“Savsırıko”; Abzahlar “Savsıreko” ya da
“Savsırıko”; Besleney ve Kabardeyler de “Sosrıko”,
“Sovsırıko” diyorlar.
Bu arada aynı öykünün değişik anlatım biçimleriyle de karşılaşıldığı
görülebiliyor.
Giriş bölümünün hemen ardından gelen bir Adıge Nart şarkısının söyleniş
biçimi her yerde aynıdır, şarkının doğru ve eksiksiz söylenebilmesi
şarkıcının becerisine kalmış bir şeydir. Ancak Nart şarkı ve türküleri çok
uzadığında, sözgelişi 200-300 dizeyi aştığında, şarkıcılar, bazı
yerleri unutabiliyorlar, unutulan yerler, anlama ters düşmeyecek bir
biçimde şarkıcıların kendileri tarafından doldurulabiliyordu. Bu nedenle
şarkılarda farklılıklarla, dahası sonradan oluşturulmuş parçalarla da
karşılaşılabilmektedir. Ancak belirtmek gerekir ki, şarkı ve türküler, bir
ortak anlatıma uygun düşecek bir biçimde sona ermektedirler. Şarkıların
içinde görülen bu farklılıklara, daha çok, değişik Adıge topluluklarının
şarkıcıları tarafından yazdırılan parçalarda rastlanmaktadır.
Ayrı bir durum olarak da, bütün Adıge topluluklarınca bilinen ve sevilen
Nart tekstleri yanında, bir topluluğun iyi bildiği ama başka bir
topluluğun sadece adını duymakla kaldığı örnekler de vardır.
Örneğin, eski Çerkesya’nın merkezinde yaşamış olan Abzahlar arasında
Nart Aşemez’e ilişkin şarkı ve öyküler, adını duyma ötesinde pek
bilinmezler, ama “Nart Aşemezjıye”
(Iащэмэзжъые/Küçük
Aşemez) gibi sevilen bir Nart; Natuhay, Şapsığ ve Bjeduğlar arasında
yoktur dense yeridir. Kabardey (KBC) ve Şerces (KÇC) yörelerinde de
Nart Aşemez’e ilişkin şarkılar iyi bilinir. Bu arada ilginç bir
nokta: Güzel bir Nart kızı olan Laşın
(Лащын), Nart kahramanlarına ilişkin
söylemiş olduğu bir şarkıda, Nart Ş'evay
(Шъэуай), Savsırıko ve başka
kahramanların adları sıralandıkça, “Çok koştu peşimden, ama
istemem!” diyor, ama sıra Aşemez’e geldiğinde, hemen ses tonu
değişiyor, daha kibar ve saygılı bir tavır takınıyor;
“Atı koca ak burunlu, ama alımlıdır,
Kendi küçük yapılı, ama bir yiğittir,
Yaşemıko Aşemez sevdiğimdir benim,
Bir atlı ile haber göndersin
tek, varırım ona!”
diyor kız. Aşemez’e karşı duyduğu saygı ve sevgi kızın bu
sözlerinden anlaşılıyor.
Aşemez üzerine söylenen şarkıları çok seven ve söyleyen Adıge toplulukları
yanında, bu şarkıları söylemeyen Adige toplulukları da vardır.
Nasıl oluyor da şimdiki Adıgey (AC) yöresi ile mesafe olarak oraya hayli
uzakta bulunan Şerces (KÇC) ve Kabardey (KBC) yörelerindeki Adigeler, Nart
Aşemez’in şarkı ve öykülerini aynı biçimlerde biliyorlar? Bu sorunun
doğru yanıtını tarihçiler ile filologlar (dilbilimciler) verebilirler.
Soruna diyalektik, yani yer ve zaman açısından bakmak gerekir.
Tarihin kaydettiği üzere, Natuhaylar
(Netıkhuac/Нэтыхъуадж)
ile Şapsığlar (Шапсыгъ)
Karadeniz kıyısında, güneydeki Tuapse
(ТIуапсэ) yöresinden (güneyde
Karadeniz’e dökülen Şahe ya da Şex/Шэх Irmağından
-ç.n.) başlayarak, kuzeybatıda Novorossiysk
(Ts’emez/ЦIэмэз), Anapa ve
Taman’a değin uzanan bir alanda eskiden beri oturmaktadırlar.
Komşuları olan Kabardeyler de Taman Yarımadası
(Temenıç’e;ТэмэныкIэ),
Kerç Boğazı (Xı T’uale;Хы
ТIуалэ) ve Azak Denizi (Xı
Mıvt’e;Хы МыутIэ) kıyıları
ile Kırım’ın bazı yerlerinde yaşıyorlardı. 13-14-15. yüzyıllarda
çizilmiş olan Cenova ve Venedik haritalarında
Kabardeyler (Chabardi) Azak Denizi’nin kuzeyinde, şimdiki
Taganrog yöresinde de bulunuyorlardı. Bu nedenle Kabardeylerle
Şapsığlar, öteki Adige topluluklarına göre, fonetik (ses bilgisi) ve
leksik (sözcük dağarcığı) yönünden birbirlerine daha
yakındırlar;“Hatxım yıqo Mıhamet
Ğuaz/Хьатхым
икъо
Мыхьамэт
Гъуаз” (Hatxı oğlu Muhammed Ğuaz) ve
“Aydemırqan/Айдэмыркъан”
(Aydemirkan) adlı eski Adige kahramanlık şarkıları, birbirine daha benzer
bir biçimde bu topluluklar arasında halen söylenmektedir. Aynı biçimde
Nart Aşemez, Savsırıko, Peterez, Ş'evay
(Шъэуай), Tlepş’, Şebatınıko ve
başkalarının türkü ve öyküleri de birbirine daha yakın ve hepsi tarafından
benimsenmiş olarak hala yaşatılmaktadır. Nart şarkıları bu biçimde
söylenip dururken, Kabardeyler 14 ve 15’nci yüzyıllarda yayıldıkları
o yerlerden, Oşhamafe
(Iошъхьэмафэ/Elbrus)
eteklerindeki şimdiki yörelerine doğru çekilip bu yerde
toplanmışlardır.
Bir Adıge topluluğunun iyi, diğerinin az bildiği Nart parçalarının
bulunduğunu söylemiştik. Sözgelişi Nart Koles’e ayrılan bölüm
K’emguy toprağında iyi bilinir. Bu bölümde adı geçen Koles,
Kojevbıy
(Qojevbıy/Къожэубый)
ve benzeri Nartların “yığma mezarları”
K’emguy toprağındadır. Bu höyükleri (sintepeleri) büyük küçük herkes
gösterebilir, çektiğimiz fotoğrafları da Adıge Bilimsel Araştırma
Enstitüsü arşivindedir.
Nart Koles’e ilişkin anlatıları Yegerukaylar
(Yecerıquay/Еджэрыкъуай)
pek bilmezler ama Nart Setımıkoların (32) öykülerini severek anlatırlar,
eteklerine değin götürüp “yığma mezarlarını” gösterirler.
Şerces yöresi (KÇC) Adıgeleri arasında Nart Setımıko kardeşlere ilişkin
anlatılar pek bilinmez ama Nart Adıyıf’ın
(Adıyıxu/Адииху) öykülerini bilmeyen
de yok gibidir.
Aynı biçimde Nart Adıyıf’ın öyküleri Bjeduğlar arasında yaygın halde
ve yeterince bilinmez ama Nart Bevıç’
(Бэукl), Nart Dzeğaşt (Zeğaşt), Nart Ş'evaç’
(Шъэуакl) ve Pak’oko (Pakoko da
denir) Teterş'av’a ilişkin öyküleri severek anlatırlar.
Kabardiya’da (KBC) Nart Ş'evaç’, Pak’oko Teterş'av, Nart
Bevıç’’ın öyküleri yeterince bilinmeyebilir, ama Nart
Nebgırıyeko Ş'evay (Nebgırıyeqo
Ş’evay/Нэбгырыекъо
Шъэуай) ve Nart Laşın’ın
Nartlara ilişkin şarkı bestelerini, “eski Nart şarkılarını”
hemen her köyde söyleyecek kişiler bulabilirsin. Yani her bir ayrı yörede,
spesifik (özgül) olarak kendilerinin en çok sevdikleri Nart anlatıları
daha yoğun olarak bulunmaktadır.
Adıge söylentilerinin derlenip yayınlanmasında büyük emeği bulunan College de Fraçaise üyesi Prof.
Dr. Georges Dumézil’in yazdığına göre, Diasporadaki Adıgeler
de Nart söylentilerini iyi korumuş durumdadırlar.
1930-1931 yıllarında Türkiye’nin şimdiki Kocaeli ve Sakarya illeri
(eski İzmit ili) Adıge köylerinde “Nart destanı parçalarının
bulunduğunu”, “destan parçalarının buralardaki Adıgeler
tarafından kendisine rahat bir biçimde anlatıldığını” gördü,
çok sayıda Abzah ve Şapsığ tekstini yazıya geçirdi (33). Tüm bu
yazdıklarımızın kanıtladığı şey, Nart türküleri, Nart şarkıları, Nart
menkıbeleri (txıdej/тхыдэжъ) ile
Nart deyişlerinin
(guşı’ej/гущыIэжъ)
Adıgeler arasında yaygın bir biçimde ve bol miktarda bulunduğu, Nart şarkı
ve öyküleri yönünden Adıgelerin, öbür Kafkas halklarından,
karşılaştırılamayacak ölçüde, çok daha zengin oldukları gerçeğidir.
Bütün bunların ardından kanıtlanan ikinci şey ise, Nart destanını
Adıgelerin oluşturduğu, kendi destanları olduğu gerçeğidir: Bu kanıyı
V. Miller ve L. Lopatinski (34) gibi akademisyenlerin de
paylaştığını belirtmeliyiz.
Adıge destanı “Nartlar” 26 bölümden (*) oluşmaktadır. Bunlar:
Setenayre Verzemecre (Setenay ile Verzemeg)
Setenayqo Savsırıqu (Setenay oğlu Savsırıko)
Verzemecqo Yerışequ (Yeşerıqu, Yerışqeu) (Verzemeg oğlu Yerışok) (Yeşeruk,
Yerışkav)
Verzemecqo Şebatınıqu (Verzemeg oğlu Şebatınıko)
Khımışıqo Peterez (Hımış oğlu Peterez)
Yaşemıqo Aşemez ( Yaşe oğlu Aşemez)
Nart Tlepş’ ( Nart Tlepş)
Nebgırıyeqo Ş’evay ( Nebgırıye oğlu Ş'evay)
Azenaç’ ya Kur (Malıçıpkhu) (Azenaç’ ya Kur) (Malıçıphu)
Nart Adıyıf
Nart Babıkhu (Nart Babuh)
Nart Dexenağo (Nart Deh’enağo)
Nart Tırişav (Teş’av) ( Nart Tıriş'av) (Teş'av)
Nart Çelekhset (Nart Çelehset)
Pak’oqo Teterş’av (Pak’o oğlu Teterş'av)
Nart Alec (Nart Aleg)
Nart Thağelıc (Nart Thağelıg)
Nart Setımıqoxer (Nart Setımıko'lar)
Nart Yergun
Nart Dzeğaşt
Degujıyeqo Cerım (Degucer) (Degujıye oğlu Gerım) (Deguger)
Nart Koles
Nart Ş’evaç’ (Nart Ş'evaç’)
Nart Bevıç’ (Nart Bevıç’)
Nart Emış’ (Iэмышъ) (Nart Amış' )
Şarkılar, değişik öyküler ve atasözleri (guşı’ejxer).
Bağımsız bölümler arasında yer almayan, ama her biri neredeyse bir bölüm
oluşturacak kadar büyük, değişik Nart öyküleri (Nart kadınlarının
ürünlerini ve yaratıcı yeteneklerini yansıtan öyküler, Nart kızlarınca
bestelendiği izlenimini veren şarkılar) ile bunların dışında Nart
özdeyişleri
(psetlej’/псэлъэжъ)
de oldukça çok sayıdadır.
Asker Hadeğal - ХьадэгъалIЭ Аскэр
Çeviri: Hapi Cevdet Yıldız
Not: Sonlarına
“o” ve “u” gibi sesler gelmedikçe “g”,
“k” ve “k’” gibi Adigece’deki sesler
sırasıyla “c” (дж), “ç” (ч) ve
“ç’” (к1) olarak okunmalıdır. -hcy.
AC- Adıgey Cumhuriyeti.
Kabardey (KBC)- Kabardey-Balkar Cumhuriyeti.
Şerces (KÇC)- Karaçay-Çerkesy Cumhuriyeti. -hcy.
(*)-Bölüm sayısı sonradan arttığı gibi, yeni derlemelerle cilt sayısının arttığı, en az 8 cilt olduğu,ancak ikinci bir basımın yapılamadığı biliniyor.-hcy
26.03.2010 tarihinde
yeniden gözden geçirilmiştir.-HCY
DİPNOTLAR:
11) X. S. Bgajba. Ob abxazkom geroiçeskom epose, “Trudı
Abxazkogo instituta yazıka, literaturı i istorii im. D. İ. Gulina”,
s. 238.
12) V. Abayev. İstoriçeskoe v nartskom epose, ”Nartskiy
epos”, sb. statey, Dzavdjikav, 1949, s. 43.
13) P. Lafarg. Oçerki po istorii kulturı, M., 1926, s. 54.
14) K’eraşe Tembot, Adıghe ueredızhxer, Mıyequape, 1946, s.
6.
15) E. P. Alekseyeva. O çem rasskazıvayut arxeologiçeskie
pamyatniki Karaçayevo-Çerkesii, Çerkessk, 1960, s. 14.
16) ”Oçerki istorii Adıgei”, Maykop, 1947, s. 14.
17) E. İ. Krupnov. Drevnaya istoriya Kabardı, Nalçik, 1952, s. 48.
18) E. İ. Krupnov. age, s. 48.
19) P. A. Ditler. Vpusknoe kurganoe pogrobenie bliz Maykopa, el
yazması, ABAE (Adıge Blimsel Araştırma Enstitüsü) arşivinde, No. 2.
20) P. A. Ditler. Zıts’e qet’oğe ofşşağem xet (adı
geçen çalışma içinde).
21) Nartskiy epos. Materiyalı soveşaniya, Orconikidze 1957, s. 219.
22) E. P. Alekseyeva. O predkax adıgo-çerkesskix plemen,
”Uçenıe zapiski Çerkesskogo navçno-issledovatel’skogo
instituta”, tom. 2.
23) Nartskiy epos. Materyalı soveşaniya 19-20 oktyabrya
1956
g. , Orconikidze, 1957, s. 217-219.
24) Oçerki istorii Adıgei, tom I, Maykop, 1957, s. 28.
25) D. G. Jantiyeva. O geroiçeskom epose gortsev se. Kavkaza,
”Zapiski SKKG Nİİ, II, Rostov na-Donu, 1929.
26) V. İ. Çiçerov. Voprosı genezisa i razvitiya drevnix form
narodnogo eposa. “Nartskiy epos”, materialı soveşaniya 19-20
oktyabrya 1956
g., Orconikidze, 1957, s. 12.
27) K. Marks. K kritike politiçeskoy ekonomi, Gospoltizdat, 1949,
s. 224.
28) V. İ. Çiçerov’un bu konuda söyledikleri
şöyledir:”İlk başlarda Nartlar destanı, halkın yaratıcılığını,
doğayı kavrayışını ve insan ilişkilerini düzenleyen bir
oluşumdu”(Nartskiy epos, 19-20 ekim tarihli konferans belgeleri,
Orconikidze, 1957, s. 13).
29) Engels. Dialktika-prirodı, Gospolitzdat, 1950, s. 138.
30) Adıghe ueredızhxer, Mıyequape, 1940, s. 11.
31) Bak. D. Kestan’ın konuşması:”Nartskiy epos”,
materialı soveş. 19-20 akt. 1956, g. Orconikidze, 1957, s.
215-216.
32) ”Nart Setxer” ye “Nart Sitxer” ye
“Set Zeşişır” zfiorexer şı’ (“Nart Setler”
ya da “Nart Sitler’ ya da
“Üç Set Kardeşler” diyenler vardır).
34) Bak. D. G. Jantiyev’in tebliği “O geroiçeskom epose
se. Kavkaza”, ”Zapiski SKKC Nİİ, t. II, Rostov na- Donu, 1929,
s. 334.

