Soçi’de Olimpiyat yarışmalarının başladığı günden bu yana gazetemiz okurları artan ölçüde sorular soruyorlar. Yer adlarını, sporculara verilecek ödüllerin neler olduğunu, vb’ni öğrenmek istiyorlar.
Adıge Cumhuriyeti Ulusal Müzesi çalışanı, ünlü arkeolog ve aynı zamanda Adıge sorunu ile yakından ilgilenen Tev Aslan sorduğumuz soruları yanıtlamış bulunuyor.
İlk Olimpiyat yarışmaları Athena’ya adanıyordu
Soçi (Ŝaçe, Шъачэ) Adıge Atayurdunun en güzel köşelerinden biri. Güzel bir liman yanında, hemen üstünde de dağlar yükseliyor, şifalı kaynakları (pınarları) var, donanımlı bir sağlık ve dinlenme yeri. Burada şu günlerde yapılmakta olan XXII. Kış Olimpiyatlarını bütün bir dünya izliyor. Ulusumuzun yaşadığı bu yerin tarihinin mükemmelliğini ziyaretçilere anlatmak istiyoruz. Ulus olarak kış sporu için yetişmiş atletlerimiz -henüz- yok, bu nedenle yarışmalarda yer alamıyoruz, ama gençlerimiz ve kızlarımız iddialı olarak kültürel olimpiyatlara katılıyorlar.
Adıge Ulusal Müzesi Soçi’de ilginç eşyaların yer aldığı bir sergi açtı. Arkeolojimizin, etnografyamızın ve ulusumuzun güzelliğini tanıtan bir “Adıge Evi” (Adıǵe Vıne/ Адыгэ Унэ) kuruldu. Her yerden gelen konuklar evi ziyaret ediyor, tarihimiz ve kültürümüz ile tanışıyorlar..
Ziyaretçiler içinde, daha önceki yaz Olimpiyatlarına katılmış, gerek anayurttan ve gerekse diasporadan gelmiş ve madalya almış olan soydaş/ Adıge sporcularla da karşılaşıyor, onlarla gurur duyuyoruz.
Bazı yer adlarının içerdikleri anlamlar
Soçi’nin yakın ve uzak çevresinde Adıgece yer adlarının sayısı çok. Bu adların anlamlarını soranlar da çok. İlk günden beri telefonum durmadan çalıyor, soru üstüne soru soruluyor. Yarışmanın yapıldığı ana stadın adı “Fışt” (Фыщт). Yarışma başlar başlamaz bu sözcüğün Adıgece/ Çerkesçe anlamı bütün bir dünyanın duyacağı bir biçimde açıklandı. Şu an Soçi’de bulunan ziyaretçiler, çalışma arkadaşlarıma yer adlarının anlamlarını sık sık soruyorlar, takıldıkları durumlarda da bana telefon ediyorlar.
Ŝaçe – Soçi, kentin adı, bu ad, bu yerde – 1864 yılına değin- yaşamış olan Vıbıh topluluğundan geliyor. Soçi, Vıbıh dilinde ‘deniz kıyısında oturan ya da ırmak kıyısında oturan’ anlamını veriyor (Ежь убыхыбзэмкIэ къикIырэр - хыIушъо Iус е псыIушъо Iус).
Fışt – Kafkas Dağları içinde zirvesi kalıcı karlarla kaplı olan dağların en batıda bulunanıdır. Fışt zirvesi kalıcı karlarla kaplıdır. Daha batıda, Tuapse ile Ṡemez (ЦIэмэз/ Novorossiysk) yöresinde bulunan dağlardaki karlar yaz mevsiminde eriyorlar. Fışt Dağının tepesi sürekli beyaz görünümlü olduğu için oraya Adıgece olarak “fıjev şıt/ фыжьэу щыт” (rénev fıjev şıt/ ренэу фыжьэу щыт) (sürekli beyaz duruyor) diyorlar, burada iki sözcük tek bir sözcükte kısalarak birleşmiş bulunuyor: Fışt. Fışt için sözlüklerde yazılmış olan “beyaz başlı” (ŝhe fıj/ шъхьэ фыжь), “ak saçlı” (ŝhaś fıj/ шъхьац фыжь) adlandırmalarını doğru bulmuyoruz.
Atkuac (Iаткъуадж) ya da Eŝherıpş (Iэшъхьэрыпщ) – şimdiki Krasnaya Polyana (- Kızıl ya da Güzel Çayır-) denen yerde bulunan bir Vıbıh köyünün adı. Köyde 200 kadar aile yaşıyordu. Köylüler Kudeps Irmağı (Ḱudeps psıĥo / Кудэпс псыхъо) kıyısında oturuyorlardı, bağımsız idiler (ŝhefitığex/ шъхьафитыгъэх). Köydeki ľeko ľeş (лIэкъо лъэш/ soylu) ailenin sülale adı Arte idi.
Kudeps – neftnaya voda- petrollü su, ırmak.
Mešops (МэшIопс) – Matsesta – Ateşli/ Kızgın su/ Sıcak Irmak.
Aler – Adler (Алэр – Адлер). Ale sülale adından türeme. Yüksek Alıko Dağı yakınında.
Veşuten (Ошъутен) – Oşten – Veşu (Ошъу) – “dolu” (град), tene (тенэ) – “zastrevat”.
Ĥuĺıĵıy - Gelencik(Хъулъыжъый – Геленджик). Ĥuĺıĵı – “otlak, mera” (пастбище) – ĵıy – küçük (ṡıқu/ цIыкIу). Ĥuṕe ṡıқu (ХъупIэ цIыкIу)(küçük otlak, mera).
Psıšope kal (ПсышIопIэ къал) - Lazarevsk
İki ulus yakın dost idiler
Eski tarihte ya da Antik dönemde, MÖ birinci binyılda Mıvţeler (Meotlar) (1) ile Grekler(Ellinler – эллинхэр) arasında karşılıklı dostluk ilişkileri bulunuyordu: Birbirlerini ziyaret ediyor, ticaret ve eleman değişimi yapıyorlardı. Bu iki ulus arasındaki dostluğun kesin kanıtı, atalarımızın ve dedelerimizin, Yunanlılar dışında hiçbir kimseye/ ulusa kıyılarımıza yerleşme izni/ hakkı tanımamış olmalarıdır.
Dostluk ilişkileri olmasaydı Greklere kıyıda kentler kurdurmazlardı. Tarihte Adıgelerin önde gelenlerinin (pşı) Yunanistan’a gittikleri ve orada gördükleri dua ve tapınma ayinlerini dönüşlerinde de sürdürdükleri yazılıdır. Bir yazılı kaynakta Mıvţelerin beylerinden (pşı) Ŝevelıye (Шъэолые) Greklerin yanında uzun bir süre kalıp döndükten sonra, Greklerin kendi tanrılarına dua ediş biçimleri gibi dua etmeye başlamıştı ama kardeşi buna izin vermemiş, önlemişti.
Mıvţeler ile Grekler arasındaki ilişkilerin dostluğa dayandığının bir kanıtı da Eski Yunanistan’da imal edilmiş çok sayıda eşyanın yığma mezarlarımızdan (Uaŝhe/ Iуашъхьэ, kurgan, tümülüs) çıkmakta olmasıdır. En ilginç eşyalar arasında Panathenaea Festivali yarışmalarında ödül olarak verilen amphoraların (iki kulplu testi) bulunuyor olmasıdır.
Bunları Greklerin barındığı Karadeniz kıyısı boyunda bulmuş değiliz, Adıge Anayurdunda, Adıgey’in merkezi yerlerinde bulmuş bulunuyoruz (2). Bulduklarımız çok sayılmaz. Ben kendi başıma 1982 yılında 4. Vılape yığma mezarında iki adet Panathenaea amphorasının parçalarına ulaştım ve onları çıkardım. Uzmanlar parçaları temizleyip birbirlerine yapıştırdılar, restore ederek ilk biçimlerine yeniden kavuşturdular.
Panathenaea yarışmalarında ödül olarak kazanılan amphoralar satılmazdı, yarışmalarda üstün gelenlere verilirdi. Yarışmalar MÖ 556 yılından başlamak üzere Atina’da yapılırdı. Görünüşleriyle birbirine benzer olan bu eşyalara lakalar sürülmüş, üzerlerine de değişik renklerde resimler işlenmiş: üstlerinde Zekâ Tanrıçası Athena’nın ve yarışan atletlerin resimleri var. Bizim bulduklarımızda da bu resimler bulunuyor.
Amphora üzerindeki Athena resmi
Amphoralar (koşın)
Yukarıda belirttiğimiz gibi, bu güzel amphorlar (koşın/ testiler) satılmaz, sadece yarışmalarda üstün gelen sporculara verilirdi. Bu testileri Yunanistan’a gidip Olimpiyatlara katılan Mıvţe gençleri kazanmış ve ata yurdumuza getirmiş olmalılar. Mıvţe gençleri Yunanistan’da yapılan Olimpiyatlara katılabiliyorlardı. Her dönemde ve her spor dalında, özellikle güreş alanında yaman güreşçilerimiz vardı, yine varlar. Karşılaşmalarda Grekleri yendikleri de kuşkusuzdur.
Amphora ödülleri MÖ. II. yüzyıla değin boş verilmez, içi zeytin yağı ile doldurularak verilirdi.
Güreşçilerin özel eşyaları da vardı
Şimdi de spor konusunda bir anlatı. Güreşçilerin kullandığı strigil (ṡentĥuaĺ/ цIэнтхъуалъ/ kaşağı) konusu. Bu alet demirden imal edilirdi. Anapa’da bulunan strigil gümüşten imal edilmiş, altın suyuna batırılmıştır (3).
Atletler çıplak halde yarıştıkları için yarışmalara kadınlar katılamaz ve yarışmaları izleyemezlerdi. Güreşin başlamasından önce, güreşçiler, vücutları kaygan olsun diyerek üzerlerine bol miktarda zeytin yağı sürerlerdi. Kumda güreşirlerdi, bu yüzden vücutları yağa yapışmış kumla kaplanırdı. Güreşten sonra vücutlarına bulanan yağı ve kumu strigil (ṡentĥuaĺ) ile sürüp temizlerlerdi.
strigil (ṡentĥuaĺ)
Olimpiyadın başlangıç biçimi
Panathenaea oyunları, Atina kenti tanrısına adanmış olarak dört yılda bir düzenlenirdi. İlk dönemler sporcular her yıl yarışıyorlardı, daha sonra dört yılda bir yapılır oldu.Yarışmaların başlamasından bir gün önceki akşam atletler ellerinde meşalelerle dolaşır, şarkılar söyler, dans ederlerdi, ardından da kurban olarak (kurmen, ţışe/ къурмэн, тIыщэ) çok sayıda hayvan keserlerdi. Beş gün yarışırlardı.
İlk gün ve son günlerde dualar edilir, dini hizmetler ve kurban kesim işleri (тIыщэ Iофыгъохэр) yerine getirilirdi.
İlk Olimpiyat oyunları dört yılda bir Zeus’a adanarak Olimpia yöresinde yapılıyordu. – Mora Yarımadasında, kıyıdaki - Elise’de (Eleia) bulunan Zeus Tapınağı önünde Olimpiyat yarışmaları düzenleniyordu.
Saptandığına göre, ilk yarışma MÖ 776 yılında yapıldı. MS 394 yılında da Roma İmparatoru Theodosius Olimpiyat oyunlarına son verdi. Olimpiyat oyunları 1896 yılında P. Coubertin tarafından yeniden başlatıldı ve dört yılda bir oynanıyor.
Her bir sporcu ve onun ülkesi adına birinci gelmek büyük bir gurur kaynağı oluyor. Çok sayıda ulusun yarıştığı Olimpiyatlara çok sayıda atlet katılıyor, her biri kazanmak için yarışıyor. Rusya takımı da onlardan biri. Sporcularımız ellerinden geldiğince birincilikleri almak için yarışıyorlar. Biz de onların başarılı olmalarını, üstün dereceler almalarını bekliyoruz. Atletlerimiz en önde yarışın! Rusya birinci gelsin! Adıgelerin tarihi toprağında yapılan yarışmaları herkesin anımsamasını da diliyoruz.
Tev Aslan
Adıge Cumhuriyeti Ulusal Müzesi’nde bilim emekçisi, arkeolog, Rusya Gazateciler Birliği üyesi.
Adıge mak, 20 Şubat 2014
Çeviri: Hapi Cevdet Yıldız
(1)- Mıvţeler (Meotlar)- Adıgelerin türediği eski ulus.
(2)- Rus, 1990'lar öncesinde Adıgelere Adıgey dışında kazı yapma iznini vermiyor olmalıydı. Adıge toponomisi üzerine çalışan ve Adıge yer adları konusunda bir kitap da yayınlayan rahmetli Meretıko Kasim’e niçin Adıgey ile sınırlı bir çalışma yaptığını, diğer Adıge yöreleri (Krasnodar Kray, KÇC, KBC) üzerine yer araştırması yapmadığını sormuştum. “Adıgey dışında, sadece Kıyıboyu Şapsığe için çalışma izni alabildim, bunu da zar zor alabildim” yanıtını almıştım.
Sayın Açumıj Hilmi, Adıge arkeologların Psıfabe (Goryaçiy Kluç) kentinde bir eski Adıge kentini ve tarihi eserleri ortaya çıkardıklarını, ancak bu eserlerin bütçe/ para yetersizliği nedeniyle restore edilemediklerini ve tanıtılamadıklarını yorumunda bildirmiştir. Şimdiki Adıge arkeologlarına Adıgey dışında çalışma izni verildiği anlaşılıyor, bildirdiği bu değerli bilgiler için değerli arkadaşımıza teşekkür ederim. Ayrıca yazarlarımızdan Semih Akgün de Çerkesya Gezisi kapsamında Psıfabe'ye de özel bir yer vermiş bulunuyor.– hcy
(3)- Strigil (ṡentĥuaĺ)- Sabunun icadından önce vücuda parfüm kokusu veren yağlar ve güller sürülür, daha sonra bunlar strigil ile kazılır, vücut temizliği böyle yerine getirilirdi.- hcy
Not: Tire içindeki açıklamalar bize aittir. - hcy
Çeviri yazıda bir sözcük unutulmuş: "Atkuac (Iаткъуадж) ya da Eŝherıpş (Iэшъхьэрыпщ) – şimdiki Krasnaya Polyana (- Kızıl ya da Güzel Çayır-) denen yerde bulunan bir ADIGE Vıbıh köyünün adı. Köyde 200 kadar aile yaşıyordu. Köylüler Kudeps Irmağı (Ḱudeps psıĥo / Кудэпс псыхъо) kıyısında oturuyorlardı, bağımsız idiler (ŝhefitığex/ шъхьафитыгъэх). Köydeki ľeko ľeş (лIэкъо лъэш/ soylu) ailenin sülale adı Arte idi".
Yukarıdaki paragrafta iri harflerle gösterilen Adıge sözcüğü Vıbıh sözcüğünün başına eklenecek ve paragraf şöyle olacak:
"Atkuac (Iаткъуадж) ya da Eŝherıpş (Iэшъхьэрыпщ) – şimdiki Krasnaya Polyana (- Kızıl ya da Güzel Çayır-) denen yerde bulunan bir Adıge Vıbıh köyünün adı. Köyde 200 kadar aile yaşıyordu. Köylüler Kudeps Irmağı (Ḱudeps psıĥo / Кудэпс псыхъо) kıyısında oturuyorlardı, bağımsız idiler (ŝhefitığex/ шъхьафитыгъэх). Köydeki ľeko ľeş (лIэкъо лъэш/ soylu) ailenin sülale adı Arte idi".
Yazının Adıgece metni ilgili gazete dışında facebook'taki çeviri ekinde de bulunuyor. Yukarıda belirtilen eksikliği düzeltir, okuyucudan özür dilerim.- hcy
FACE BOOK'DAN YAZI ALTI YORUMLARI:
Ацумыжъ Хилми Cevdet Ağabey; Adıgey dışında (Adıgeyli arkeologların yaptığı) en büyük arkeolojik çalışma Çerkesyanın metroplü olarak bilinen merkezi Çerkesyanın en büyük kenti de olan Koth dağı yamacındaki Psıfabe (Günümüzdeki goryaçi kuluç) kazılarıdır. milattan önce (Yanlış hatırlamıyorsam milattan önce 7. 5. yüzyıllarda kurulan 13. yüzyıla kadar büyük kent niteliğini koruyan ortaasyalı barbar akınlarından sonra iyice küçülmeye başlayan yerleşke de olanı.
Burada özellikle literatüre Psıfabe Kalesi diye geçen, bu kentin istilacılar karşısında savunmak için geri çekildikleri kale kalıntılarında yapılanıydı.
Günümüzde kaleden geriye iki ana duvarının temelleri kalmış. Ayrıca burada yaz ve kış bahçeleri olarak düzenlenmiş bahçelere sıcak ve soğuk su dağıtımı yapan şebekenin bazı kısımları hala ayakta kalmış durumda.
surlar ise araştırmaya göre günümüzün Garyaçi Kuluç kentindeki evlerin temel taşları olarak kullanılmış.
Kale'den kalan kalıntılar ise o ünlü Mikhail Romanov'un Çar 2. Aleksandr için burada bir Sohbet yeri (üstü kapalı duvarları olmayan - Çerkescesi ile Чэл - Чьэл) yapması sayesinde kalabilmişler....
Günümüzde de sadece bu kale temel kalıntıları varlıklarını sürüdürüyorlar.
Çerkesler için burası tüm tarih boyunca önemli bir yer olmuş. Şapsığ, Abdzah, Bjeduğ kısca batı Çerkesya için yaz kış birbirleri ile ulaşımı sağlayabildikleri dağlar arasında doğal bir geçiş yolu üzerinde adeta kilit gibi bir önemi varmış..
Uzun lafın kısası Adıgey dışında benim bildiğim duyduğum Adıgeyli arkeologların yaptığı en ayrıntılı çalışma burası ile alakalı.
Fakat en azından bu kalenin veya geride kalanların restoresi veya aslına uygun yeniden ayaklandırılmaları gibi bir çalışma yok.
Goryaçi kuluç ise günümüzde ufak bir kent. Buradaki sıcak su kaynaklarının reklamını 'dünyaya nam salmış ortaçağ Çerkes beylerinin yazlık-kışlık bahçeleri şifalı suları' gibi yapıyor. Sevindirici olan şey ise kent ve kent yaşayanlarının buraya ve bu kalıntılara değer vermesi. Fakat ne yazık ki onlarda (Kentleri için turistik öneme sahip) bu yapıların restorasyonunu yerel bütçeleri ile sanıyorum gerçekleştiremeyecekler.
Cevdet ağabey kentin hassasiyetini daha önce Alavere köyü ile alakalı adıge mak'te çıkan haberden hatırlıyor olmalısınız. Bjeduğ pşılarından Hacımıkopş'ın hacıdan geri dönen vorku için yaptırdığı mezar taşına dokunmamış olmaları hatta çevre düzenlemesi vb. yapmış olmaları da gösteriyor.
Cevdet Ağbi bu çalışma ile alakalı Çerkesce bir yazı yayınlandığını hatırlamıyorum. İnternet üzerinde Rusça olarak bulduğum yazılarda ayrıntılı değiller.
Aslında konu ile alakasız olmasına rağmen Adıgey dışında kazı çalışmlarına değinmişsiniz ya oradan aklıma geldi, aktarmadan duramadım.
Dün, 00:46 · Düzenlendi · Beğenmekten Vazgeç · 3
Ацумыжъ Хилми şu da o kale müştemilatından ayakta kalan bir binanıniçler acısı durumu.
http://photoshare.ru/photo9972807.html
Крепость Псыфабэ - Курорт Горячий Ключ - Путешествия | photoshare.ru
photoshare.ru
Крепость Псыфабэ, альбом: Курорт Горячий Ключ, автор: Евгений Леонов
Dün, 00:24 · Beğenmekten Vazgeç · 3
Ацумыжъ Хилми şurada ise kalenin Rus ressamlarca yapılmış canlandırma resimleri falan var.
http://www.suvenirograd.ru/sights.php?id=1341&lang=1...
Сувениры интересных мест :: Имена и достопримечательности
www.suvenirograd.ru
Сувенироград - сувениры интересных мест: оптовая продажа сувениров, достопримечательности, туристические маршруты, исторические памятники с фотографиями
Dün, 00:27 · Beğen
Ацумыжъ Хилми http://aulassoki.ucoz.ru/forum/20-23-1
ne ise işin doğrusu türkçeye aktarılması gerekn o kadar çok şey varki, bu iş nasıl başarılacak bilemiyorum.
Легенды, предания... - Форум
aulassoki.ucoz.ru
Dün, 00:28 · Beğen
Hapi Cevdet Yıldız Sn. Açumıj Hilmi, verdiğiniz değerli bilgiler için teşekkürler. Adıgeyli arkeologların Psıfabe'de ( Goryayçi Kluç'da) kazı yapabilir olmaları, oradaki tarihi ve arkeolojik eserlere yerel halkın da değer vermekte olması gerçekten sevindirici. İstediğimiz şeyler arasında böyle şeyler önem taşıyor. Teşekkürler.
Dün, 00:34 · Beğen
Ацумыжъ Хилми Cevdet Ağabey ne yazık ki değer verenler bu konuda bir şey yapmaya gücü yetmeyen yerel idareler. Goryaçi kuluç bu sıcak su kaynaklarının bölgeleri için tanıtımını arzuladığı için bizimkilerse malum kendi tarihimiz olduğu için ilgileniyorlar.
üzücü olan ise bir şey yapabilecek ekonomik güce sahip olmamaları.
Cevdet ağabey bu kazılar da ykın bir tarihe ait değiller, benim burya ilk geldiğim yıllarda daha çok konu ediliyordu 1993. her yıl daha az bahsedile bahsedile artık bu yakınlarda kimsenin bahsettiğini dahi hatırlamıyorum.
Dün, 00:39 · Beğen · 1
Hapi Cevdet Yıldız Bazı şeylerin gerçekleşmesi zaman alır. Bakınız Adıge tarih ve arkeolojisine sanılanın çok üstünde ilgi var. Bu da geleceğe ilişkin bir umut yaratıyor. Saygılar.
Dün, 00:43 · Beğen · 1
Bram Alaudin Cevdet abi diriliş işaretleri. İstikamet diriltir artık.
Dün, 01:26 · Beğen · 1
Semih Akgün Cevdet abi; "Aler – Adler (Алэр – Адлер). Ale sülale adından türeme. Yüksek Alıko Dağı yakınında" demiş yazar. Alı/ Ale adı, Nart efsane ve destanlarında Aleg olarak geçen ailenin adı olabilir mi? Dün akşam Georgies Dumezil'in kitabında Alegate ailesinden söz ederken Dumezil, bununla ilgili efsanelerin batıdan doğuya Osetlerde daha azaldığını belirtiyordu. Demek istiyor ki bu aile ve efsanelerin kaynağı Çerkesya'nın batısı olabilir!
Dün, 10:27 · Beğen
Semih Akgün Zekâ Tanrıçası Athena, bizim Satana/ Setena/ Setenay diye andığımız ve Adığebze/ Çerkesçe Sı + Atena açılımıyla "Bizim Atenamız" haline dönüşmüş bir kişilik olabilir mi?
Dün, 10:30 · Beğen
Ацумыжъ Хилми Nart destanlarında geçen Alec, Aleg kelimesi günümüzde de kullanılan bir kelime anlamı ise ELLEN, Doğu Roma öncesi Yunanistanı halkı.
Doğu roma sonrası olanlar için Vurım ifadesi kullanılıyor.
'Al' Erkek ismi, erkeklere takılan lakap
Abdzah dialektinde 'ç'al, ş'al' kelimesinin kaşılığı olarak 'çocuk' anlamına gelirken diğer diyalektlerde 1) ehli olmayan, 2) Haşin gibi anlamlarda kullanılıyor. Çerkes-Rus savaşları esnasında Abdzah bölgesinde yaşamış olan efsanevi zeyko (akın) lideri Cançate (Khırtsıjıko) Al'de bu ismi taşıyordu.
Dün, 11:51 · Beğen · 1
Ацумыжъ Хилми Nart destanlarında öyle gizli kapaklı olmadan alenen Alec- Elen etkilenmesi olduğu dile getirilir anlatılır.
Yani
Dün, 11:52 · Beğen
Ацумыжъ Хилми Destanlarda Alec'ler vardır. Nartların arasında yaşarlar. Bazıları Nartlarla evlidir, Yine yukarıda bahsettiğim bölgede ALEC'lere ait bir forumdan bahsedilir, yerden yaklaşık 150 santim kadar yukarıda bir geniş kaideye oturtulmuş sütunlarla çevrili sorunların görüşüldüğü oylamaların yapıldığı yöneticiliğini (söz sahipliğinden ziyade sembolik yönü ağır olmak üzere) bir Alec'ın yaptığı parlemento-meclis binası anlatılır.
Kısaca Nart destanlarında alenen ALEC'lerle olan ilişkiler anlatılır. Nart destanlarının türkçeye (açıklamalı) çevirisi yapılmadığı için Türkiyede çıkarsamalarda bulunulur.
Dün, 12:01 · Beğen
Semih Akgün Çerkes-Yunan ilişkileri aslında yeterince aydınlatılabilmiş bir konu değil. Fakat komşuluktan öte bir anlamı olduğu ortaya çıkıyor. Bu konuda şiddetle kuvvetli bir araştırma yazısına gereksinimimiz var. Ve bunu yapabilecek pek az insanımız var! Umarım beni anlıyorsunuzdur.
Dün, 12:05 · Beğen · 1
Semih Akgün Alec, Türkçe yazımıyla Alek olarak okunduğuna göre Alexander'in kısaltılmış hali olma olasılığı var mı? Yani bir çeşit Helenlerin atası, öncüsü gibi görülen İskender'in torunlarına atıf anlamında!
Dün, 12:07 · Beğen
Ацумыжъ Хилми Semih direk yunanlı demek.
Rumların Romalı yani rum olmadan önceki dönemi için kullanılıyor.
Aleksandr dilimizde aynı türkçedeki gibi yisçender-İskender olarak yer alıyor. Nart destanları ve efsanelerde İskender fetihleri falan yer almıyor. bu milli hafızamızda yer almamış.
Alecler ise aramızda düşmanlık olan ir halk olrak değil kendimizle eşit gördüğümüz, bizden birileri gibi yer aıyorlar. yani onlarla savşmıyoruz. zaten sayılarıda az. onlar bizle biz onlarla hareket ediyoruz gibi anlatılıyor.
Dün, 12:13 · Beğenmekten Vazgeç · 1
Semih Akgün Hacemıkoların, Helen kökenli oldukları ile ilgili bir rivayet duymuştum.
Dün, 12:14 · Beğen
Ацумыжъ Хилми batının İskenderi doğunun Zaloğlu Rüstem'i destanlarımıza doğu'nun etkisi ile girmiş bir şekilde yer alıyor.
Dün, 12:15 · Beğenmekten Vazgeç · 1
Semih Akgün İskender'in ordusuna bizim Zeyko/ Akıncı grupları, Çerkes savaşçılar katıldılar mı?
Dün, 12:18 · Beğen
Semih Akgün Tabii Darius ordusuna da katılmış olmalarını çok merak ediyorum.
Dün, 12:19 · Beğen
Ацумыжъ Хилми Hacemıkolar (bjeduğ pşısı olanlar) yakın bir geçmişte 1710'lardan sonra hacemıko olarak anılmaya başlamışlar.
Onlar ise zanekolarla vs. ilişkilendiriliyorlar.
Tabii işin doğrusunu bilmek zor. Fakat eğer Alec kökenleri olsaydı inan bunu alenen dile getirirlerdi. Çerkeslerde Alec kökenli olmak bir eksi gizlenecek şey falan değildi. Hala günümüzde de Alec kçkenli aileler var. Mesela Abdzahların Alec diye bir sülalesi var ve bundan hiç gocunmuyorlar.
Rumlara Alec denildiği zamanın ne kadar eski olduğu göz önüne alınırsa bin yılı aşkın süredir bunu hiç gizlememiş olmaları zaten bunu izah ediyor.
Kötü olan şey ise günümüzde asimlasyonun etkisi ile (Türk devletinin empoze ettiği Millet kavramını) içselleştirmiş olanların Aaa onlar ...... diyebilmeleri.
Dün, 12:23 · Beğenmekten Vazgeç · 1
Ацумыжъ Хилми Büyük bir olasılıkla katılmışlardır. Bu konu hakkında bilgim yok.
Ama o çağlarda bölgede (Ön asya dahil) yaşayan halkların tamamına yakını içinde böylesi akınlara katılan gruplar vardı.
Bu o çağların yaşamında bazı kişiler için bir yaşam tarzıydı.
Dün, 12:25 · Beğenmekten Vazgeç · 1
Ацумыжъ Хилми İranlılar da efsanelerimizde KAJER olarak anılırlar.
kısaca iranlılar saflarında da (aynı bölge ve diğer ön asya halklarında olduğu gibi) bulunmuş olmaları muhtemeldir.
Dün, 12:28 · Beğenmekten Vazgeç · 1
Ацумыжъ Хилми Kajer kelimesi ise günümüzde bazı bölgelerde anlam kaymasına uğramış olarak çz anlamından farklı olarak ta kullanılır.
Dün, 12:42 · Beğen
Selçuk Bağlar Güzel notlar. ALEC-ALEG ismi sanırım ELLEN ile alakalı değil. Heredot bu adın KARİA lıların ulusal adı olduğunu ve KARİA lıların kednilerine HALEG- dediğini söyler. Bunda iddialıdır. Çünkü kendisi de bir KARİA lıdır. Öyleyse Helenlerden önce Batı Kafkasyada liman bölgelerinde ilk kolonileri kuranlardea KARİA lılar olmalıdır. KARİA lıların deniz hakimiyetine Kral Minos son vermiştir. MİNOS-GİRİT- ise önce Pelasglar sonra Akhalar ve en sonda HELENLER yani DORLAR ca istila edilmiştir. Yunanlılar daha dünkü çocuklar...diyelim buna biz.
Dün, 14:51 · Beğen
Selçuk Bağlar ALEG isminin Yunanlılarla değil KARİA lılarla Çerkeslerin ortak kullandığı bir isim olduğunu ileri sürmek mümkündür. Zaten AKONDA bir prenses adı olarak NART mitolojisinde geçer. Ve AKONDA bir KARİA şehridir.
Dün, 14:56 · Beğen
Semih Akgün Karlar, Balkanlar üzerinden Anadolu Egesine giren bir halk olan Lelegler ile ilgili diye biliyorum. Ve tabii Likyalılar ile doğrudan akraba bir kavim.
Dün, 15:46 · Beğen
Selçuk Bağlar Evet Lelegler ve Kaira lılar bazen iş içe bezen yan yana ama her zaman birlikteler...Hala aradaki fark belirsiz...Yalnız Geliş yönleri Balkanlar değil. Adalar. Balkanlarda Ligür olarak bilinen halk Anadoluda Leleg olarak biliniyor. İki kola ayrılan halkın biri Avrupadaki diğeri Anadoludaki adı...Leleg ve Ligür aslında hepsi KARİA lılar...Aytek Namitok anlatır bunu uzun uzun...Son kertede Çerkeslerle akraba bir antik halk...
Dün, 15:55 · Beğen
Selçuk Bağlar ÇERKESYA DA ilk kolonileri kuranlar onlar. Helenler değil Helenler daha dünkü hikaya. Kuban ötesinde yerleşim yeri adı KARİA ..NAMİTOK'A bakmak lazım yine..
Dün, 15:56 · Beğen
Semih Akgün LİGür-LİKya-LeLEK benzer adlar ama Kafkasya'ya ilk yerleşenlerin İyon oldukları biliniyordu.
Dün, 15:59 · Beğen
Hapi Cevdet Yıldız Semih bey, Al, Ale, Alıko gibi sözcükler bilindik, sıradan Adıgece adlar. Grekler ya da Yunanlılar konusuna gelince, Adıge kıyılarına ilk gelenler, başta Efes ve Miletliler olarak Batı Anadolu kökenli insanlar. Daha sonra bugünkü Yunanistan'dan da gelenler oldu.Sayın yazarın şu vurgusu önemli, Adıgeler Grekler dışında hiçbir halka Karadeniz kıyılarına yerleşme olanağı tanımadı. Örneğin Osmanlı Devleti bile Adıge kıyılarına egemen olamadı. Kıyılar hep Adıge ve bağımsız kaldı. 1781'de Osmanlılar Çerkeslerin izin vermeleri sonucu Anapa ve Sucuk-Kale'yi kurdular ve 50 yıla yakın bir süre asker bulundurdular. Rus'un niçin kanlı bir savaş yürütmesi bu nedenle. Silah yardımı almaları durumunda Rus'un Çerkes'i yenmesi mümkün olabilir miydi? Zor olurdu.
22 saat önce · Beğen
Selçuk Bağlar Bu doğru değil Kafkasyaya en son yerleşenler İYON lar...Mesela SİDON lu FENİKERLİLER hepsinden çok önce TAMAN bölgesini kullanılrlar...Kuban üzerinden Kabardeye ve Daryal Geçidinden de Güneye indiklerini kendileri yazıyor...İYONların Kafkasyaya verdiği hiç bir şey yok...ÇERKES MİTOLOJİSİNİN bu anlamda Yunanlılarlada hiç alakası yok....
21 saat önce · Beğen
Selçuk Bağlar Doğrusu şu ki Yunanistan DORLAR öncesi tamamı Kafkasyalı olan halklardan ibaretti....Pelasglar ve Kaukonlar ve Traklar..gibi...YUNANİSTANIN bilinen ilk adı PELASGOİ idi...bu çok açık...PELASGLAR BATI KAFKASYA HALKIDIR...
21 saat önce · Düzenlendi · Beğen · 1
Ацумыжъ Хилми nart destanlarında aleni ve açık olarak Alleclerin yabancı bir ulus olduklarından bahsedilir.
Nart destanları antik çağlardan 19. yüzyıla kadar uzanan zaman diliminde oluşmuştur.
Destan kahramanları içerisinde tüm bu dönemin izleri vardır.
benzeri destanlarda geçen halklar arasında Kimleer oldukları konusunda ortak bir kanaatin hasıl olmadığı ÇINT isimli halktır.
Alec'lerin kabaca grekler- rumlar olduğu belirtilir. Onların yunanistanın hangi bölgesinden geldikleri çokta ilgi duyulan bir şey olarak destanlarda ele alınmaz.
Kısaca nart destanlarında onlar NArt topluuna girmiş yabancı kökenli kişiler olarak ele alınır. Nart kahramanlarından bazılarının dedesi, babasının veya annesinin nart değil de Alec olduğu veya Bazı dönemlerde NArt kökenli olmayan bir Alec'ın NArt xasesi (Parlementosu) başkanlığına seçildiği vs. belirtilir.
Cevdet ağabey'in de yukarıda belirttiği gibi ALEC'lerin hem efsanelerimizde hem de tarihimizde ele alınış şekilleri ONLARIN SAVAŞla değil DOSTLUK (ticaret) ile topraklarımıza gelmiş olmasıdır.
Kısaca ALEC-lerin farklı kökene sahip oldukları destanlarımızda net olarak yer alır.
Bunların ayrıca hangi grek boyundan oldukları gibi ayrıntılar destanlarımızda yoktur.
Bu tüm tatarlar için dilimizde KENZAL ifadesinin kullanılması gibi bir şeydir.
Kenzal denildiğinde, başkırt mı, kırım tatarımı, nogay mı belirgin değildir.
Fakat daha sonraları Nogay'ların Rusya'dan Çerkesyaya 1700'lü yıllardaki yoğun sığınmaları neticesinde Kenzal kelimesi Nogay'dan ayrışmaya başlamıştır.
Kısmen bir Benzeri Alec- vurım ayrışması gibidir.
Her iki kelimede de bunların milliyetlerine atıfta bulunulur.
Örneğin Vurım denildiğinde Pontus Rumu'mu veya diğer rum tebasından mı belirgin değildir.
kısaca NArt destanlarında Çerkeslerin arasına dışarıdan gelmiş olan Alecler'in katıldığı aleni olarak yer alır.
Tam tersine tarih bilimcileri aynı dönemde Alec topraklarına yani dönemin grek topraklarına giden çerkeslerin de varlığını da belirtir. FAkat NART DESTANLARINDA ÜLKE DIŞINA ÇIKANLAR (sefer harici) bahis edilmezler. Onlarla alakalı bilgilere derlenmiş ve yayınlanmış NART destanlarında rastlamadım.
karşılıklı etkileşimin varlığı ise zaten bilinen ve kabul edilen bir şey.
Fakat bunu Türkiye devletinin daimi olarak halkına pompaladığı (Şöven milliyetçi anlayışın) bize adaptesi ile değerlendirerek GREKler mitolojilerini aslında ÇERKESLERDEN ALMIŞTIR dememiz gereçkleri yansıtmaz.
Ve böylesi bir şey zaten ihtiyacımız olan bir şey de değil. tamamı ile grek efsaneleri aslında ÇERKES'lerden alınmış dahi olsa artık Greklerin kendilerinden kattıkları nüvelerle GREK efsanesi olmuşlardır.
20 saat önce · Beğen
Ацумыжъ Хилми Ne ise de kısaca ALEC*ler milletimizin tarih boyunca karşılaştıkları uluslar arasında ÇRKESLERE SAVAŞ yolu ile yaklaşmamış olmaları hasebiyle EFSANELERİMİZDE ve Tarihimizde diğerlerinden ayrı bir yer tutar takdir edilirler.
20 saat önce · Beğen
Ацумыжъ Хилми Örneğin yukarıdaki Çeviri yazıda gösterilen bu anforalar Çağın olimpiyatlarında olimpiyat oyunu birincilerine verilen olimpiyat kupaları ve bunlar Adıge höyüklerinden çıkartılmışlar.
Kısaca elle tutulur gözle görülür ilişki olarak önümüzdeler.
20 saat önce · Beğen
Selçuk Bağlar Kişi adının halk adı olduğu yada Kişi adının Tanrı adı olduğu örnekleri çoktur. ALEC halkı ayrı şeydir. NART Mitolojisindeki ALEC NART SOYU ayrı şeydir. Birisi Halk adı diğeri Kurucu ATA adıdır.NART ALEC....Burada gözden kaçan nokta ALEC ailesinin kızları olan SETENEY İLE BIRIMBIHUN iki kız kardeş ve ana tanrıça olarak MISIR mitolojisindeki kızkardeşler İSİS VE NEFTHİS oldukları gerçeğinin kimse tarafından farkedilmemiş olmasıdır. Neyse...Sonuç olarak Çerkes Nart mitolojisi ancak Mısır la kıyaslanabilir. Yunanlılarda mitolojileride MISIR VE KAFKASYANIN birer kötü kopyasından öte bir şey değildir. KAYNAKLA kopya karıştırılmamalıdır..
20 saat önce · Beğen
Bram Alaudin Lelag kelimesi haddizatinda Lhelhag: Лъэлъаг Uzun bacaklı demektir.
17 saat önce · Düzenlendi · Beğen
Hapi Cevdet Yıldız Semih bey, sözü edilen konuları değerlendirecek uzman insanlar anayurtta hayli çok sayıda ve üniversel düzeyde. Yapılmış değerlendirmeler de var. Adıge tarih araştırmacılığı ciddi bir temel üzerinde, gerçekçi. Maalesef yazılanlar Rusça olduğu ve o dili bilenimiz az olduğu için erişim ve değerlendirme olanağımız kısıtlı. Eski Adıge coğrafyası ticaret yollarının, özellikle de İpek Yolu'nun üzerindeydi. Bu yollar Taman Yarımadası çevresinde buluşuyor ve denize ulaşıyordu. Bosporos ve Sindika antik krallıkları o mevkide doğmuşlardı. İpek Çin'den geliyordu. Bu da Çerkeslerin Çin ve Hint dünyasından haberdar olduklarını belli ediyor. Ayrıca Akdeniz çevresi ile de ilişkiliydiler. Örneğin İsp Vıne dediğimiz dolmen kültürünün İspanya ile bağlantılı olduğu biliniyor. Bütün bunlar zengin bir geçmişi işaret ediyor. Sindika'da ve Grek kolonilerinde yazı kullanılıyordu. Yazı ticareti, gelişmişliği, sanayiyi temsil eder. Bilindiği gibi kıyı kentleri MS 4.yüzyılda doğudan gelen Hunların saldırıları sonucu yok oldular. Bu süreci dağlara çekilme, ticaretin ve devlet yaşamının çökmesi, feodalizm ve yoksulluk izledi. Ticari yollar başka yerlere kaydılar. Böyle bir ortamda savaş baronları da (pşı/ beyler) oluştu. Gençler para karşılığı toplanıyor, savaş baronları tarafından savaşa götürülüyor, kim daha çok para verirse, para veren orduya katılıyorlardı. Her Kafkasyalı alınmıyordu. Ortaçağ'da Çerkes adı bir damgaydı. Avrupa'da iki savaşçı ulus vardı, Çerkesler ve İsviçreliler. Ordular, o iki ülkeden gelen cengaverleri arıyorlardı. Mısır'daki Memlûk Sultanlığı da o çerçevede değerlendirilmeli. Saygılar.
16 saat önce · Beğenmekten Vazgeç · 2
Selçuk Bağlar Yispi Wuneler için 3 merkez var İspanya Çerkesya Ve Sindiya (Pakistan) bu 3 merkezde etnik olarak akraba kabilelere sahiptir.. Bknz Namitok..Ve sözü edilen TAMAN ticareti deniz ticaretiydi (İpek ve Baharat yolu)...
16 saat önce · Beğen
Bram Alaudin Greek'lerin al yurtları Kafkasya Bugünkü gibi ayrışmış değil. Hatta İyonyalılar ve Greekler faklıdır.diye düşğnüyorum.
14 saat önce · Beğen
Selçuk Bağlar Gereklerin ana vatanının STAVRAPOL olduğunu yazar FESSEDEN ...GRE-AKH bölgesinin burası olduğu tezi ona ait. FESSEDEN'E GÖRE Çerkesyda sahillerde koloni kuranlar bu GRE-AKH lar..
14 saat önce · Beğen
Bram Alaudin EYVALLAH AMA BU GREEK VE ADYGE İLİŞKİSİ IRK OLARAK YOK MU
14 saat önce · Beğen
Selçuk Bağlar Hazret bu konuda bir şey dememiş.ama GRE-AKH LAR otoktondur demiş...
14 saat önce · Düzenlendi · Beğen
Bram Alaudin RUSLARDA BUNA SYĞINIYOR VE KAFKASYADA GREEK YAŞADI ADYGE YAŞAMADI DİYORLAR. O ZAMAN GREKLERMDE ADYGEYDİ. ÇÜNKÜ BİZE GÖREDE ORADA 150 YIL ÖNCESİNE KADAR ADIGELERDEN BAŞKASI GELİP GEÇİCİ İDİ. GREKLER YAŞABİLMİŞSE ONLARDA ADIGEYDİ. BİL BENZERLİĞİ ZATEN VAR
14 saat önce · Beğen
Selçuk Bağlar RUSLARINKİ KAKAFONİ YAPMAK GREKLERİN YAŞAMASI ÇERKESLERİN YAŞAMADIĞINA NASIL DELİL OLUR ONU ANLAMADIM BEN....RUSLAR UKRAYNAYA BAKSINLAR BENCE GEÇTİ ONLAR...
14 saat önce · Düzenlendi · Beğen
Bram Alaudin Хырек1. Xırek: denizi aşanlar demek. denizden terk etmişler bir sebeple. aslında kafkasyada koloni kurmuyorlar. zaten kafkasyadalar. egede koloni kuruyorlar ve anayurtlarıyla da bağlarını kesmiyorlar ticaret devam ediyor.
14 saat önce · Beğen
Bram Alaudin arkeologlarıyla konuştum.
14 saat önce · Beğen
Bram Alaudin eğitimleri politikalar öyle
14 saat önce · Beğen
Selçuk Bağlar SİZDEKİ BU ÇERKESÇEYE HAYRANIM ZATEN ...ARTIK ALİ ÇUREY BİLE SU DÖKEMEZ ELİNİZE YAPMAYIN BÖYLE YAHU...
14 saat önce · Beğen
Bram Alaudin dil neredeyse onu kullananlar orada demektir. basit mir mantık.
14 saat önce · Beğen
Selçuk Bağlar Yaş kuru herşeyi hala Çerkesçe ile açıklamaya çalışmaktan vazgeçin artık
14 saat önce · Beğen
Selçuk Bağlar neyse ...
14 saat önce · Beğen
Bram Alaudin Moğolcayı çıklamaya çalışmıyorum mesela.
14 saat önce · Beğen
Selçuk Bağlar Ama Kafkasyadaki herşeyi de Çerkesçe ile açıklamaya çalışmakta doğru değil...
14 saat önce · Beğen
Selçuk Bağlar ama ille açıklayacaksanız kelimeleri tek tek yakalayıp köşeye sıkıştırmak yerine ortaya bir metod koysanızda bizde anlasak...
14 saat önce · Beğen
Bram Alaudin 1. ses birliği veya akrabalığı olacak. 2. anlam birliği veya akrabalığı olacak. 3 dilin gramer yapısına uyacak. 4. adygecenin tüm diyalektlerine vakıf olacaksınız.5 ses kaymaları, aşınmaları ve asimilasyonlarını bilmek gerekir. bu konuda projemiz var. ırkçı olmayan bir kurulda uygun bir üniversiye arıyoruz. bunlar daha basit selçuk bey. öcesi varki beni açıyor parasal destek yok ve yalnız kalıyorum.
14 saat önce · Beğen
Selçuk Bağlar Evet...bence oturup yazmak size düşer..Ber Hikmet yazdı ..sizde yazın okuyalım..sizi aşacak bişey yok burda...
14 saat önce · Beğen
Bram Alaudin jinepste birşeyler var
14 saat önce · Beğen
Bram Alaudin 1.sini köşemde koymamışlar nedense
14 saat önce · Beğen
Bram Alaudin ama 2.si var.
14 saat önce · Beğen
Bram Alaudin ancak orada yüzeysel. üniversiteniz ab tada tübitak projesi yapmaz mı aceba
14 saat önce · Beğen
Semih Akgün Zekâ Tanrıçası Athena, bizim Satana/ Setena/ Setenay diye andığımız ve Adığebze/ Çerkesçe Sı + Atena açılımıyla "Bizim Atenamız" haline dönüşmüş bir kişilik olabilir mi?
6 saat önce · Beğen
Selçuk Bağlar SETENEY isminin kendisi Çerkesçe değil. SETENEY-SATAN-ATHENA- VE İSİS (GERÇEK ADI: AST) MUHTEMELEN HEPSİ MISIR KÖKENLİ İSİMLER. SATAN AYNI ZAMANDA MISIRDA YILAN TANRIÇANIN VE HİNT AVRUPALI DİLLERDE ŞEYTANIN ADI...
4 saat önce · Beğen
Selçuk Bağlar HEREDOT YUNANLILARIN TANRI ADLARINI MISIRDAN ÖĞRENDİKLERİNİ BU İSİMLERİ HEM MISIR HEM YUNANİSTANDA YAŞAYAN PELASG KADINLARININ YUNANLILARA ÖĞRETTİĞİNİ YAZMIŞTIR.
Bram Alaudin: sıtı (Stı) yan, yanan. Kaberdey messı der HATIKOY ise MESTI der. SOWSIR-IKHO. ateşinoğlu demek. setenay ateşin büyük annesi demek.Ani(Y) büyük anne demek .
Hapi Cevdet Yıldız: Sn. Semih Akgün, Hacemıkolar Helen değil de isterse Çukçi kökenli olsun, tarih mi değişir. Soruna şu veya bu kişinin kökeni nedir diye bakmamalı. O da araştırılabilir. Bizim sorunumuz bir sosyolojik, bir kültürel, bir ulusal topluluk olarak ayakta kalma sorunudur. Çok uzaklara, binlerce yıl ötesine dalar ve oralarda enerji tüketirsek bugünü ihmal etmiş oluruz. Geçmiş de bilinmeli, gerektiği kadar. Gerisi işin uzmanlarına, biliminsanlarına bırakılmalı. Geçmişte şu şunu yazmış, bu bunu yazmış, bunları uzman olmayan kişiler yorumlamaya kalkışırlarsa, ihtimal yarar yerine zarar verebilirler.
Örneğin, edebiyat, folklor, vs konular üzerinde çalışılabilir. Dilbilimi, arkeoloji ve tarih alanında çalışmak için çok geniş ve derinlemesine bir bilgi ve uzmanlık gerekir. Ses ve isim benzerlikleri yeterli değildir. Dil için çok önemli olan ölçütler vardır. Örneğin Cherkessia.net'de ve Circassiancenter'de çeviri yazılar vardır. Bunlar Ğış Nuh ve Bırsır Batırbıy gibi biliminsanlarının ne dediğine bakmak gerekir. Bunu konuya meraklı olan gençler için söylüyorum. Sakın üzerinize almayın. Saygılar.
Lıperıt Perenıko -Çeviri için ve de bizlere bugüne kadar ulaştırdığın bilgiler için sonsuz teşekkürler Hapi Cevdet'e,
-İçerisinde bulunduğunuz tüm olumsuz koşullara rağmen üretme ihtiyacı duymanız ve de yaşamlarınızın önemli anlarını, zamanınızın çoğunu halkınıza adadığını bildiğim değerli dost ve Saygıdeğer Soydaşlarım,
-Teşekkürler Bram Alaudin'e, teşekkürler Selçuk Bağlar'a
-Yüreğinize sağlık, iyi ki varsınız...
KAYNAK: https://www.facebook.com/profile.php?id=100001255113887&fref=ts