Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Hoşgörü (тэмакъ кIыхьагъэ)
30 Aralık 2022 Cuma Saat 13:16
Hoşgörü, dürtüselliğin antipodudur; hoş olmayan, düşmanca, bazı saldırganları sinirlenmeden, öfkelenmeden değerlendirme ve tahammül etme yeteneğidir. İnsanlarla iletişimde her şeye rağmen sakin, saygılı, hatta nazik olmak gerekir. Bazen bu büyük bir irade çabası gerektirir, bu nedenle Çerkes kültürel geleneğinde hoşgörü, en yüksek cesaret standardı olarak ve her şeyden önce öfke dilini kazanma yeteneği olarak ortaya çıkar.
 
"тэмакъ кIыхь" (temak k’ıh) terimi kelimenin tam anlamıyla: "uzun gırtlak" bu içeriği en iyi şekilde karşılar. Genel olarak karında, göğüste güçlü duyguların ortaya çıktığı ve daha sonra beyne nüfuz ederek kendilerini kötü kontrol edilen eylemler şeklinde hissettirdiği kabul edilir. Bu yol uzunsa, o zaman öfke duygularının kendilerini açığa vurmadan dinmesi için zamanları olur. Aksi takdirde görgü kurallarına aykırı tepkiler (küfür, saldırı vb.) şeklinde ortaya çıkarlar. Bu fikirlerle doğrudan bağlantılı olarak, huysuz, asabi bir kişinin metonimik tanımı vardır: "тэмакъ кIэщI" (temak k’esh) kelimenin tam anlamıyla: "kısa gırtlak".
 
Dr. Bgajnoko Barasbi
 
Daha önce, bu niteliği hayati ihtiyaçların belirlediği bazı (uygunsuz, yersiz) eylemleri reddetme yeteneği ile ilişkilendiren sabır ( шыIэ) hakkında bahsetmiştik. Hoşgörü söz konusu olduğunda, sabırlı, anlayışlı olma, kendini tutabilme hakkında bahsetmek daha doğru olur. Bu, bireyin kendini kontrol etmesinin ve kendi kendini organize etmesinin biraz farklı bir şeklidir. 
 
Тэмакъ кIыхьагъэ hayati ihtiyaçların dürtülerine karşı değil, ama diğer insanların olumsuz, rahatsız edici, sinir bozucu eylem ve davranışlarına, şiddetli tepkilerine karşı çıkıyor. Bu gibi durumlarda, sadece sakin kalmanın gerekliliği dışında, aynı zamanda insanları hataları, yanılgıları, yanlışlıkları, dikkatsiz veya uygunsuz eylemleri veya sözlerinden dolayı affetme yükümlülüğü de unutulmamalıdır. 
 
Başkalarına karşı hoşgörülü olmalı, asgari düzeyde kibar ve saygılı bir tavır sergilemeniz gerekir. Aynı zamanda, bireyin ahlaki dokunulmazlığı (цIыхум и нэмыс) hakkındaki fikirler belirleyici bir öneme sahiptir. Bu kategorinin belirttiği sınırları aşan bir kişi, hoş olmayan sonuçlarla dolu ahlaki normlarıyla bağdaşmayan tutarsız bir şey söyleyebilir veya yapabilir. Sözlerde ve eylemlerde ölçüsüzlük, birçok sıkıntı ve talihsizliğin kaynağıdır, ciddi bir karakter kusurudur.
 
Hoşgörü çocukluktan itibaren öğretilir. Bu kalitenin avantajlarını açıklayarak şöyle derler: "Bütün erdemler arasında kendini tutabilme en iyisidir"; (Щэным я нэхъ IэфIыр тэмакъ кIыхьщ )
 
"Öfkeyi içinde dizginlenmenin mutluluğuyla ne kıyaslanabilir"; (У тэмакъ кIыхьын нэхърэ нэхъ нэсып сыт щыIэ)
 
"Öfkesini nasıl dizginleyeceğini (kızgınlığı yutacağını) bilen, yaşlılığa kadar yaşar" (ЩхьэкIуэ зышхыр щхьэ шхыгъуэ йохуэж)
 
Gündelik hayatı anlatan Çerkes yazarların, Adıge karakterinin dikkate değer ve birçok yönden beklenmedik bir özelliği olarak hoşgörüye dikkat çekmeleri boşuna değildir. Herkesin silahlı olduğu bir ülkede olağandışı bir barış ve düzenin hüküm sürmesi, kavgaların, çatışmaların, kanlı çatışmaların son derece nadir olması şaşırttı (bkz.: Longworth 1840: 240) Çerkes kültürel geleneğinde hoşgörü, dünyanın etik rasyonalizasyonunun altında yatan cesur nezaket ve büyük bir iç kültürdür.
 
Bu bağlamda, Çerkes görgü kurallarının savaşan taraflarla ilgili olarak öngördüğü kuralları hatırlayalım. Halka açık yerlerde, kan düşmanları bile dikkatleri kendilerine çekmemeye çalışarak sakin davrandılar. Azarlamak, saldırmak, hatta yüksek sesle konuşmak hariç tutuldu; muhalifler sanki aralarında hiçbir şey olmamış gibi davrandılar ve bazı durumlarda birbirlerine çeşitli hizmetler sundular (Khan-Girey 1978: 297). F. Tornau bu bilgileri tamamlıyor: " Suçlu, kazayla mağdur olanla karşılaşırsa, ilk saldıran o olmamalı, sadece kendini savunma hakkına sahipolmalıdır. Sahada ona yol vermeli, bir yabancının evinde, kırgın olan girdiğinde derhal oradan ayrılmalı" (Tornau 1864: 40).
 
Orta Çağ'dan beri bilinen "adil rekabet" ve "soylu oyun" geleneklerinde (Huizinga 1949: 104-105) muharebe, düello ve savaş kurallarına uyuldu. Düellocular hakaretlerden kaçındılar, ayrıca her türlü şakayı yaptılar, örneğin, "Daha yaşlısın, bu nedenle ilk darbe hakkı senin"; " Bölgemizde misafirsin, önce sen vur "; "Seni ilk düelloya davet eden bendim, o yüzden şimdi başlama sırası sende." gibi argümanları öne sürerek düşmana ilk darbeyi teklif ettiler.
 
Çerkeslerin dış düşmanlar ve siyasi rakiplerle ilişkileri, Rusya ile yüz yıllık savaşın seyri ve psikolojik dinamiklerinden de anlaşılacağı gibi, aynı şekilde inşa edildi.
 
Şu anda, geleneksel hoşgörü, uyum ve kendini tutma, Çerkes toplumunda ve Orta ve Batı Kafkasya'nın tüm bölgesinde barış ve istikrarın garantisi olarak hizmet etmektedir. Ortak yarar fikri ve hoşgörü felsefesi, Çerkeslerin siyasi kültürünün ayrılmaz bir parçası olmuştur ve olmaya devam etmektedir. Bununla birlikte, barış kültürü ve özellikle bir tür cesaret olarak hoşgörü (siyasi dahil), kayıtsızlık, ruh zayıflığı ve utanç verici tevazu ile ilgisi yoktur. Hoşgörü, aynı zamanda baskıcı olabilir, "eşitsizlik ve ayrımcılığın statükosunu korumak durumu " (Marcuse 1971: 136). Bu nedenle, hem günlük yaşamda hem de daha geniş sosyal ve politik bağların ve ilişkilerin pratiğinde, Adıge etiği ahlaki olarak haklı bir hoşgörüyü, korkaklık ve köle itaatiyle sınırlanan sabırdan ayırt edilmesini zorunlu kılar.
 
Kaynak: Bgajnoko Barasbi,Adıge Etiği (Adıge ahlaki değerler sistemi)
 
Çeviri: Beşto Yılmaz Beştepe
 
Cherkessia.net, 31 Aralık 2022

Bu haber toplam 3225 defa okundu.


Bu habere yorum eklenmemiştir. İlk yorumu siz ekleyin.
Sitemizin hiçbir vakıf, dernek vs. ile ilgisi yoktur. Sitede yayınlanan tüm materyallerin her hakkı saklıdır. Sitemizde yayınlanan yazı ve yorumların sorumluluğu tamamen yazarına aittir.
Siteden kaynak gösterilmeden yazı kopyalanamaz.
Copyright © Cherkessia.Net 2009 İletişim: info@cherkessia.net