Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Keç-ı Süleyman Yavuz
Şimdi Yüzleşme Zamanı
10 Eylül 2010 Cuma Saat 17:00

Geçen akşam bir televizyon kanalında sayın başbakanı uzun uzun dinledim ve kendisini çok samimi buldum, asla politika yapmıyordu.

Politika oy için yapılır ve geniş kitlelere hitap edilir, oysa başbakan acı çeken bir avuçların derdine ortak oluyordu. Bu akşam haberlerde ise Ahmet Kaya için göz yaşı döktü ve sayın Kılıçdaroğlu ‘’timsah gözyaşları’’dedi. Gözyaşı dökmek her yiğidin hakkı değildir, hele bu göz yaşı Ahmet Kaya ile ilintili ise!.

Sanırım mevcutların içinde AKP den iyisi asla yok ve genel seçimlerdede olacağa benzemiyor, bu nedenle bir önceki yazımda geçen genel seçimlerdeki tavır ile ilgili yazımı tekzip ediyorum ve;

Referanduma EVET devamında genel seçimlerde AKP'ye evet diyorum.

Neden EVET?

Yıllardır 12 Eylül ile statükocular yüzünden yüzleşme şansı bulamadım. Şimdi yüzleşmenin zamanıdır.

Sizi ilgilendiriyor mu?  Karar sizin.

***                    

T.C

DONANMA VE SIKIYÖNETİM KOMUTANLIĞI ASKERİ MAHKEMESİ

 

Gölcük/KOCAELİ

 

EVRAK NO : 1981/306

ESAS NO : 1981/98

KARAR NO : 1981/175

 

Başkan : Şevket KOCAGÖZ Dz.Yarbay

Hakim : Mülazım SUBAŞIOĞLU Synt.As.Mah.Hakimi

Hakim : Eyüp MENTEŞ Dz.Hak.Kd.Yüzbaşı

Savcı : İhsan ERBAŞ Synt.As.Savcı.Yrd

Katip : İbrahim YETKİN Sivil memur

Davacı : K.H.

 

SANIKLAR

 

1- SÜLEYMAN YAVUZ/Nihat oğlu 01.08.1958 doğumlu,Gülizar’dan doğma.Bekar,okur yazar,sabıkasız,işçi,Türk-İslam Düzce Kiremitocağı nufusuna kayıtlı olup,aynı yerde oturur.Halen bu suçtan Gölcük Askeri Ceza Evinde Tutuklu.

2- Zihni ABREKOĞLU/Hamit oğlu 10.05.1955 doğumlu Hikmet’ten doğma.Bekar,okur yazar,sabıkasız,işçi.Türk-İslam.Düzce yayakbaşı köyü nufusuna kayıtlı Düzce Kültür mahallesi Mehmet Akif sokak Sevcan Apt.no 23/2 de oturur.Gölcük askeri ceza evinde tutuklu.

3- Ziya SEBAT/Şefik oğlu 1931 doğumlu Ayşe’den doğma.Evli altı çocuk babası,sabıkasız.işçi.Türk-İslam.Hendek ilçesi Soğuk su köyü nufusuna kayıtlı ve Gölcük Yenimahalle Anafartalar caddesi Orta sokak no 8 de oturur.Gölcük askeri ceza evinde tutuklu.

4- Hacı Osman AYAS/Nızamettin oğlu 08.01.1955 doğumlu Gülşen’den doğma,bekar,okur yazar,sabıkasız.Türk-İslam.Konya Akşehir ilçesi Yeşilköy nufusuna kayıtlı olup,Gölcük Merkez işçi lojmanları A pavyonunda oturur.Bu suçlarda Gölcük askeri cezaevinde tutuklu.

5- Ayhan SAVUR/Fevzi oğlu 01.04.1942 doğumlu Cemile’den doğma,evli iki çocuklu,okur yazar,sabıkasız.Türk-İslam.Hendek ilçesi Aktefek köyü nufusuna kayıtlı olup Gölcük işçi lojmanlarında oturur.Bu suçlardan Gölcük askeri cezaevinde tutuklu.

6- İrfan BÜYÜ/Ferhadettin oğlu 06.02.1940 doğumlu Meliha’dan doğma,evli iki çocuklu,okur yazar,sabıkasız,Türk-İslam.Hendek ilçesi Aktefek köyü nufusuna kayıtlı olup,Gölcük Dumlupınar mahallesi Piyale paşa caddesi ……sokak no 10/2’ de oturur.Bu suçlardan Gölcük askeri ceza evinde tutuklu.

7- Nizamettin TEKCAN/Esat oğlu 1935 doğumlu,Nazlı’dan doğma,evli üç çocuklu,okur yazar,sabıkasız.Türk-İslam.Sakarya merkez Kemaliye köyü nufusuna kayıtlı olup,Gölcük Emek siteleri Serap apartmanı kat 2 daire 7 de oturur.Bu suçlarda Gölcük askeri cezaevinde tutuklu.

8- Muzaffer ÇALIŞKAN/Hasan oğlu 09.03.1950 doğumlu Huriye’den doğma çocuksuz evli,okur yazar,sabıkasız.İşçi,Türk-İslam.Biga ilçesi Bakacak köyü nüfusuna kayıtlı Gölcük Dumlupınar mahallesi….sokak no ½ de oturur bu suçlardan Gölcük askeri cezaevinde tutuklu.

VEKİLLERİ : Sakarya barosu avukatlarından Orhan CENGİZ

……………….: Anayasanın tanıdığı kamu haklarını ırk mülahazasıyla tamamıyla ortadan kaldırmayı hedef tutan ve milli duyguları yok etmeye matuf gizli cemiyet kurmak, propaganda yapmak.

 

TARİHİ: 18.06.1980

TEVKİF TARİHİ: 05.12.1980 (sanıklar Süleyman YAVUZ ve Zihni ABREKOĞLU için)

TEVKİF TARİHİ: 05.05.1981 (SANIKLAR, Ziya SEBAT, Hacı Osman AYAZ, Ayhan SAVUR, İrfan BÜYÜ, Nizamettin TEKCAN ve Muzaffer ÇALIŞKAN için)

 

Gölcük Donanma ve Sıkıyönetim Komutanlığı Askeri Savcılığının 25.2.1981 tarih ve 1980/183 evrak 1981/68 karar sayılı iddianamesiyle yukarıda açık hüviyetleri yazılı sanıklar; Zihni ABREKOĞLU, Süleyman YAVUZ, Ziya SEBAT, Hacı Osman AYAZ, Ayhan SAVUR, İrfan BÜYÜ, Nizamettin TEKCAN ile Muzaffer ÇALIŞKAN’ın 1977 yılında paravan olarak Gölcük Kuzey Kafkasya Kültür ve Dayanışma Derneği adlı derneği kurarak, Anayasa'nın tanıdığı kamu haklarını ırk mülahazası ile kaldırmayı hedef tutan ve milli duyguları yok etmeye matuf gizli cemiyet haline soktukları ve aynı gaye ile propaganda yaptıklarından, müsnet suçlarından fiili ve hallerine uyan TCK.nun 141/4-6,142/3-5 173/son, 1630 SK.nun 4.35,64/1 maddeleri uyarınca cezalandırılmalarına karar verilmesi talebiyle mahkememize açılan kamu davasının, mahkememizce yapılan duruşma ve incelemesi sonunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

1) Sanıklardan Muzaffer ÇALIŞKAN’ın diğer sanıklarla beraber 18.6.1977 tarihinde gizli gayelerine vasıl olmak için Gölcük’te Kuzey Kafkasya Kültür ve Dayanışma adlı derneği kurdukları, geçici olarak ikinci başkanlığa seçildiğini 29.10.1977 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında da derneğin yönetim kurulu üyeliğine seçildiği, bir sene gizli faaliyetlerini sürdürdüğünü, 29.4.1978 tarihinde yapılan ikinci kongrede seçimi kazanamayınca yönetim kurulu üyeliğinden ayrıldığı, Anayasa'nın tanıdığı kamu haklarını ırk mülahazası ile kısmen veya tamamen kaldırmayı hedef tutan ve milli duyguları yok etmek ve zayıflatmak için propagandada bulunduğu hususundan mahkumiyetine yeter kesin inandırıcı sübut (Gerçekleşme, şüpheye yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkma -KSY) delillere rastlanmadığı, mevcut deliller ve dosya içeriğinden anlaşıldığından bu suçundan dolayı beraatine karar verilmesi uygun görülmüştür.

2) Her ne kadar diğer sanıklar; Zihni ABREKOĞLU, Ziya SEBAT, Hacı Osman AYAZ, Ayhan SAVUR, Süleyman YAVUZ, İrfan BÜYÜ ve Nizamettin TEKCAN kendilerine yüklenen suçları reddeder, Muzaffer ÇALIŞKAN da Anayasa'nın tanıdığı kamu haklarını ırk mülahazasıyla kısmen ve tamamen ortadan kaldırmayı hedef tutan ve milli duyguları yok etmeye matuf bulunan gizli cemiyeti kurmadığını, faaliyetlerini tanzim ile sevk ve idare etmediğini savunmuş iseler de, dosyadaki bilgilere ve diğer belgelerin tetkikinden (araştırılmasından -KSY) açıkça anlaşılacağı üzere sanıkların kendilerini Türk olarak kabul etmeyerek, ayrı bir Çerkez ırkına mensup olduklarını, asıl anavatanlarının Türkiye olmayıp Kuzey Kafkasya bulunduğunu müstakil devlet kurarak Kuzey Kafkasya'daki soydaşlarıyla birleşmek amacında paravan olarak anlaşarak Gölcük Kuzey Kafkasya Kültür ve Dayanışma adlı derneği 18.6.1977 tarihinde, bunlardan Zihni ABREKOĞLU, Ziya SEBAT, Hacı Osman AYAZ, İrfan BÜYÜ, Nizamettin TEKCAN ve Muzaffer ÇALIŞKAN’ında dahil olduğu şahıslar tarafından kurulduğu, geçici olarak Ziya SEBAT’ın başkanlığa, Muzaffer ÇALIŞKAN ‘ın ikinci başkanlığa, Hacı Osman AYAZ’ın muhasip üye, Zihni ABREKOĞLU’nun sekreterliğe, İrfan BÜYÜ ile Nizamettin TEKCAN’ın üyeliğe seçildikleri, bunu takiben 29.10.1977 tarihindeki kongrede Nizamettin TEKCAN’ın başkanlığa, Muzaffer ÇALIŞKAN, İrfan BÜYÜ ile Süleyman YAVUZ’un yönetim kurulu üyeliğine, 29.4.1979 günlü genel kurul toplantısında Nizamettin TEKCAN'ın başkanlığında Hacı Osman AYAZ, Zihni ABREKOĞLU, Süleyman YAVUZ’un yönetim kurulu üyeliğine Ziya SEBAT'ın denetleme kuruluna 21.5.1979 tarihindeki kongrede Nizamettin TEKCAN, Hacı Osaman AYAZ ve İrfan BÜYÜ’nün yönetim kurulu üyeliğine, Ziya SEBAT ile Ayhan SAVUR un denetleme kuruluna 29.4.1980 tarihli genel kurul toplanısın da Nizamettin TEKCAN ın başkanlığa, Hacı Osman AYAZ'ın yönetim kurulu üyeliğine, Ziya SEBAT ile Ayhan SAVUR'unda aynı şekilde denetim kurulu üyeliklerine seçildikleri diğerlerinin de şeklen yönetim kurulunda görev almış gözükmemekle beraber fiilen görevlerini arkadaşlarıyla beraber sürdürdükleri, bunlardan Muzaffer ÇALIŞKAN’ın propagandalara katılmadığı.

 

(Dünden bugüne) başlıklı 10.2.1979 tarihli sanık Süleyman YAVUZ tarafından kaleme alınan altı sahifelik bildiride (…)

(Dünden bugüne) başlıklı 10.2.1979 tarihli sanık Süleyman YAVUZ tarafından kaleme alınan altı sahifelik bildiride (…)

Başlangıçta bilindiği gibi, halkımızın dini ve milli duyguları istismar edilerek iki katil Osmanlı ve Çarlık emperyalistlerinin işbirliği ile bunların halkımız üzerinde oynadıkları oyunları Küçük Kaynarca ve Edirne antlaşmalarında somut bir biçimde ortadadır.

Kandırılarak büyük göçe zorlanmış ve o göç zamanın dünyasının kör ettiği gözler önünde koskoca bir halkı beyaz ırkın sembolü sayılan (…) kendi topraklarını emperyalist Çarlığa bırakarak o bilmediği tanımadığı ve hatta kendini nasıl tehlikelerin beklediğinden habersiz geri dönme umudu ile gittiği emperyalist Osmanlı'nın topraklarında nasıl yok oluşa atıldığından bir haber karmaşık düşünce ve umutlarla göç ediyordu, kalanlar ise kendi vatanında savaşarak ölmenin erdemine ulaşmak için kendilerine yeni mücadele ufukları arıyorlardı (…) fakat Türkiye'de bir Türk dil kurumu varken, dil tarih edebiyat fakülteleri varken bir Çerkes Kürt vs dili ve edebiyatı, kürsüsü, okulu, kitabı hiçbir şeyi yok, din ayrımı yok deniyor.

Camilerde, okullarda, Diyanet İşleri Müdürlüğü'nde Hanefi mezhebi incelenip araştırılırken bir şafi, Şii, Alevi vs, mezheplerin aynı Çerkes, Kürt, Laz vesaire dili gibi ölüme terk ediliyor…

Ne yazık ki, oranın esir olduğunu söyleyen dedelerimiz, babalarımız haftanın belirli günlerindeki Çerkesce yayınlarını Sovyet radyosundan canı gönülden dinler gözyaşları yanaklarından parıldayarak hem de kan parıldayarak akar dinlerlerdi, ama özümleme sonu artık onların gözü görüyordu. Çünkü oradakileri esir derken oranın radyosunu dinliyordu, bunu da özgürüz diyen büyük ve arkadaşlarımızın özgür olduklarını söyleyen kendi dili yasaklanmış; kalmış radyoda Çerkesce yayın yapacak bu nasıl esirliktir? Bu nasıl özgürlüktür?

Çerkes aydınlarımızdan Ahmet Mithat Haburun Çerkes Özdenleri adlı tiyatro oyunu sırasında neler olduğunu, o zaman kimse duymamıştı, duyduysa bile göz ardı etmişlerdi Karadeniz'e ayağına taş bağlanıp atılan Çerkes aydınlarının sayısını bilmiyoruz…

Anavatandan yana suçlamalar artmış onların radyosundan artık anlamadıkları için onların Ruslaştığını dilimizi bozduklarını söylemeye başlıyor.

Bu dönemlerde kurulan ve halen devam eden derneklerimiz yakın zamana kadar hiçbir şey vermedi ancak folklor gösterileriyle yetinmişler… Fakat bugün bu derneklerimiz mücadeleci gençlerin elinde yeni boyutlara ulaşmış, demokratik anlayışı ilke kabul etmişlerdir. Bunun en son, en güzel örneklerinden olan Düzce'de gösterilen bir filimden sonra patlak veren olaylarda görmek mümkündür…

Tüm isimsiz kahramanlarımızı saygıyla selamlar kanlarımın yerde kalmayacağını belirtiriz… Anavatanda olan değişikleri soncu artık orası hakkında geniş bilgi sahibi olmamızdır. Artık bizim için anavatana açılan bir kapı vardır ve bizleri beklemektedir. Vatanımızın içinde bulunduğu eleştirilerle bu denli kötülerken gördük ki, değil ve tam tersi bu yalanlar kanmak bu düzmecelerin yalanların kurbanı olmayan yolunda bilinçli ve haklı mücadelemiz sonuna kadar verilecektir…

Çerkeslik anavatanda doğmuştur, oradadır ve bizde ancak orada Çerkes oluruz mücadelemiz ancak ona kavuşmak yolunda olacaktır…

Yaşasın dönüş uğruna verilen savunmamız, şeklinde yazdığı bundan başka kardeş (İzmit Kuzey Kafkasya Kültür Derneği Yönetim Başkanlığı başlığını taşıyan ve üç sahifeden oluşan Güşan Hatko isimli ve imzasını taşıyan bildirinin de Gölcük Kuzey Kafkasya Kültür ve Dayanışma Derneğine gönderildiği, burada da (Türkiye yarı sömürge yarı feodal bir ülkedir ve bu ülke A.B.D emperyalizminin güdümünde ve Sovyet sosyalist yayılmacılığı karşısındadır (...) bizce bu eşitlik yoktur. Sen önce halkların bütün kültür varlıklarını yerle bir et dillerini koparıp at asimilasyonu bir devlet politikası olarak uygula sonrada eşitlikten bahset bizler Çerkes halkı olarak bu eşitlikten yararlanmak üzere dilimizi ve kültür kurumlarımızı geliştirmek, yaşatmak için bir takım demokratik taleplerde bulunup (...) hay hay buyurun bu sizin en tabi ve anayasal hakkınızdır şeklinde olmayacaktır (...) bu toplum her hakkı zorlu mücadeleler sonucu lde etmiştir (...) her şeye rağmen Çerkes halkının da sınıfsal ve ulusal haklarını gasp etmiş olan burjuvaziye karşı diğer ezilen tüm halklar ve emekçi işçi sınıflarla birlikte onurlu bir mücadele içine gireceği güzel günlerin çok uzak olmadığına inanıyoruz.

Bütün uluslar ve milliyetler okullarda, mahkemelerde ve her yerde kendi dillerini özgürce kullanabileceklerdir demokratik halk iktidarı bütün ulusal kültürel ve iller üstündeki her türlü baskıya son verecek onların gelişip açılmaların şartlarını sağlayacaklardır…) tarzında yıkıcı faaliyetlerde bulundukları halde sanıkların bunları ve diğer gelen bildirileri kurulduğu tarihten itibaren 12.9.1980 gününe kadar dosyalarında muhafaza edilerek kendi deyimleriyle Türk olmayan ve üstün bir ırka mensup Çerkes vatandaşları derneğe toplayarak onlara okuyarak ve örneklerini de dağıtarak provokasyonlarını sürdürdükleri bu şekilde Anayasa’nın tanıdığı kamu haklarını ırk mülahazasıyla kısmen veya tamamen kaldırmayı hedef tutan,milli duyguları yok etmeye ve zayıflatmaya matuf kurulan paravan cemiyeti kurdukları ve ayrıcalık mülahazasıyla Anayasa’nın tanıdığı kamu haklarını kısmen veya tamamen kaldırmayı hedef alan ve milli duyguları yok etmeye ve zayıflatmak için neşir yoluyla propaganda yaptıkları sanıkların tevil yollu ikrarları arama sırasında dernekte elde edilen dosyalar, bunlarda muhafaza edilen bildiriler, bütün sanıkların ifade ve emirlerini dile getiren ve Süleyman YAVUZ tarafından kaleme alınan bildiri ile sabıkasızlık kayıtları ve tüm dosya içeriği gibi maddi ve hukuki delillerle anlaşılmış aynı gayede aynı yönde tam ve kesin olarak oybirliğiyle vicdan kanaat geldiğinden samimi ve atbaş görülmeyen savunmalarının reddi gerekmiştir.

Yüksek Yargıtay içtihatlarına göre yukarıda izah edildiği şekilde TCK.nun 141 ve 142.maddelerine giren suçların bir arada ve aynı şahıslar tarafından farlı zamanlarda işlenmiş olmaları halinde her birinin müstakil birer suç oluşturduğundan TCK.nun 79.maddesinin (...) Söz konusu olmayacağından ve dolayısıyla hadisemizde olduğu gibi sanıkların bu suçlarından dolayı TCK.nun 141/4 ve 142/3 maddeleri uyarınca ayrı ayrı mahkumiyetleri gerekmektedir.

Sanıklardan Muzaffer ÇALIŞKAN’ın dışında kalan diğer sanıkların gizli olarak kullanılan bu cemiyete kardeş Kafkas Kültür ve Dayanışma Derneklerinden gelen ve her biri bir başına suç teşkil eden bildirileri alarak okudukları gibi diğer vatandaşlara vermek üzere dosyada tuttuklarından bu suça neşir yoluyla işlediklerinden TCK.nun 142/6. maddesininde uygulanması gerekmiştir.

Bundan başka sanıklardan Muzaffer ÇALIŞKAN hariç diğer sanıkların neşir yoluyla propaganda suçunu derneğin kurulduğu 18.6.1977 tarihinden 12.9.1980 tarihine kadar ayrı zamanlarda ve aynı kasıt altında müteaddit defalar işlediklerinden bu suçlarından dolayı haklarında TCK.nun 80.maddesinin uygulanması gerekmiştir.

Tüm sanıkların önce yasal olarak kurulan derneğin gayesi dışına çıkarak gizli cemiyet şekline dönüştürdükleri ve ırk mülahazasıyla propaganda yaptıklarından 1630 SK’a göre de mahkumiyetleri gerekmekte ise de Yüksek Yargıtay’ın bilinen içtihatlarına göre TCK.nun 79.maddesi delaleti ile TCK.nun 142/3-6 madde ve fıkrası uyarınca mahkumiyetleri uygulamasına gidileceğinden ayrıca 1630 SK .nuna muhalefetten hüküm tesis edilemeyeceğinden dernekler kanununa aykırı davranışlarından bu nedenle hükümlülükleri mümkün görülememiştir.

SONUÇ:

1-a) Sanık Muzaffer ÇALŞKAN’ın yukarıda izah edilen nedenlerden yasanın tanıdığı kamu haklarını ırk mülahazasıyle kısmen veya tamamen kaldırmayı hedef alan ve milli duyguları yok etmek ve zayıflatmak için propaganda yaptığı hususunda mahkümiyetine yeter subut delile rastlanmadığından bu suçundan doılayı BERAATİNE,

b) Sanık Muzaffer ÇALIŞKAN’ın paravan olarak kurulan Gölcük Kuzey Kafkasya Kültür ve Dayanışma Derneğini Anayasanın tanıdığı kamu haklarının ırk mülahazasıyla kısmen yada tamamen kaldırmayı hedef tutan ve milli duyguları yok etmeye aynı zamanda zayıflatmaya matuf bulunan gizli cemiyet şekline dönüştürdüğü faaliyetlerinin tanzim ve sevk ve idare ettiği, sabit görüldüğünden; izah edilen bütün bu eylemlerinin ve hadisenin oluşu tüm olarak ele alındığında,şiddetlendirici sebep sayıldığından savunmasının reddi ile fiil ve hareketine uyan TCK.nun 141/4.maddesi gereğinde takdiren teşdiden sonuç olarak İKİSENE MÜDDETLE AĞIR HAPİS CEZASIYAL MAHKUMİYETİNE,TCK.nun 79.maddesi göz önünde tutulduğundan 1630 SK,nun muhalefetten kara ittihazına yer olmadığına,TCK.nun 173/son maddesi gereğince takdiren SEKİZ AY SÜRE İLE URFA İL MERKEZİNDE İKAMETLE EMNİYETİ UMUMİYE NEZARETİ ALTINDA BULUNDURULMASINA TCK.nun 59.maddesinin uygulanmasına yer olmadığına ,suçun mahiyetine ve ceza miktarına göre 35.maddenin 132.maddesi delaletiyle 71/A maddesi gereğince TUTUKLANMASINA,hakkında yeteri kadar gıyabi tutuklama müzekkeresi çıkarılarak infazı için Sıkıyönetim As.Savcılığına verilmesi,yakalandığının yakınlarına duyurulması bakımından müzekkere yazılmasına 353 SY.nin maddesi uyarınca tutuklulukta geçen sürelerin cezasından sayılmasına müdafisinin itiraz …merciince 12.5.1981 tarihinde tahliyesine karar verilmiş isede,sanık aradan bir müddet geçmeden mahkememizce hükümle birlikte tekrar tutuklandığından tahliyesi için Askeri Cezaevi Müdürlüğüne yazılmasına gerek bulunmadığına,

2-a) Sanıklardan Zihni ABREKOĞLU, Ziya SEBAT, Hacı Osman AYAZ, Ayhan SAVUR, Süleyman YAVUZ, İrfan BÜYÜ ve Nizamettin TEKCAN'ın Anayasanın tanıdığı…2-a) Sanıklardan Zihni ABREKOĞLU, Ziya SEBAT, Hacı Osman AYAZ, Ayhan SAVUR, Süleyman YAVUZ, İrfan BÜYÜ ve Nizamettin TEKCAN'ın Anayasa'nın tanıdığı kamu haklarını ırk mülahazası ile kısmen veya tamamen kaldırmayı hedef tutan ve milli duyguları yok etmeye veya zayıflatmaya matuf bulunan paravan cemiyeti illegal duruma dönüştürerek faaliyetlerini sevk ve idare ettiklerinden savunmalarının reddi ile fiil ve hareketlerine uyan olayın ve işleniş tarzı tüm olarak aleyhlerinde şiddet sebebiyle sayıldığından savunmaların reddi ile bu suçlarından dolayı fiil ve hareketlerine uyan TCK.nun 64/1 maddesi delaletiyle TCK.nun 141/4 maddesi gereğince takdiren ve teşdiden ikişer sene müddetle ağır hapis cezası ile mahkumiyetlerine, TCK .nun 173/son maddesi gereğince takdiren sekizer ay süreyle Urfa ili merkezinde ikametle emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulmalarına, sanıkların bu suçu (...), işçi teşekkülü, bunların memur, müstahdem ve mensupları olarak işlemediklerinden TCK.nun 141/6,59. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına,

b-) Sanıklar Zihni ABREKOĞLU, Ziya SEBAT, Hacı Osman AYAZ, Ayhan SAVUR, Süleyman YAVUZ, İrfan BÜYÜ ve Nizamettin TEKCAN’ın Anayasa’nın tanıdığı kamu haklarını ırk mülahazası ile kısmen veya tamamen kaldırmayı hedef tutan ve milli duyguları yok etmeye veya zayıflatmaya matuf paravan cemiyette kasten propaganda yaptıklarından savunmalarının reddi ile işledikleri suçların dosya içeriği tüm olarak aleyhlerinde şiddet sebebi sayıldığından savunmalarının reddine, sabit olan bu suçlarından dolayı TCK.nun 64 ve 79. maddeleri  delaletiyle TCK.nun 142/3 maddesi gereğince takdiren ve teşdiden birer sene altışar ay müddetle hapis cezasıyla mahkumiyetlerine,neşir vasıtasıyla işlediklerinden TCK.nun 142/6.maddesi uyarınca cezalarının artırılarak birer sene on beşer ay müddetle hapis cezasıyla mahkumiyetlerine ve bu suçu kasıt altında ve fakat müteahhit zamanlarda işlediklerinden TCK.nun 80.maddesi uyarınca cezalarının 1/6’sının daha artırılarak birer sene on dokuz ay on beşer gün müddetle hapis cezasıyla mahkumiyetlerine, TCK.nun 59.maddesinin tatbikine yer olmadığına TCK.nun (...) maddesi uyarınca neticeten sanıklar; Zihni ABREKOĞLU, Ziya SEBAT, Hacı Osman AYAZ, Ayhan SAVUR, Süleyman YAVUZ, İrfan BÜYÜ ve Nizamettin TEKCAN’ın ikişer sene müddetle ağır hapis ve birer sene on dokuzar ay on beşer gün müddetle hapis cezasıyla mahkumiyetlerine ve sekizer ay süreyle Urfa ili merkezinde ikametle emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulmalarına 1630 sk.nuna muhalefetten karar ittihazına yer olmadığına, sanıklardan Süleyman YAVUZ ve Zihni ABREKOĞLU’nun 8.11.1980 tarihinden nezarete alınıp 15.12.1980 tarihinde tutuklandıklarından, diğer sanıklardan Hacı Osman AYAZ,Ziya SEBAT, Ayhan SAVUR, İrfan BÜYÜ, Nizamettin TEKCAN ile Muzaffer ÇALIŞKAN’ın 12.5.1981 tarihinde tutuklandıklarından 353 sk.nun 251.maddesi uyarınca nezarete ve tutuk geçen günlerinin cezadan sayılmasına ve tutukluluk hallerinin sürdürülmesine, sanıklar tarafından kurulan Gölcük ilçe merkezindeki (Kuzey Kafkasya Kültür ve Dayanışma) adlı derneğin 1630 SY.nın 4,35,64 maddeleri uyarınca kapatılmasına bu hüküm kesinleştiğinde gereğinin buna göre yerine getirilmesi için ilamın bir örneğinin Kocaeli Valiliği'ne gönderilmesine,

3-) Emanette bulunan derneğe ait dosyalar defterler ve tüm belgelerin emanetten alınarak dava dosyası içerisine konulmasına, ilgili bildiri ve belgelerin fotokopilerinin çıkarılarak suçlu görülenler hakkında gereğinin takdir ve icabı için suç duyurusunda bulunulmasına 1402 SY.nin 18/n maddesi uyarınca yasal yolu açık olmak üzere 12.5.1981 tarihinde talebe uygun ve oy birliğiyle verilen karar Sıkıyönetim As. Savcı Yardımcısı İhsan ERBAŞ huzurunda sanıklar Zihni ABREKOĞLU, Ziya SEBAT, Hacı Osman AYAZ, Ayhan SAVUR, Süleyman YAVUZ, İrfan BÜYÜ, Nizamettin TEKCAN ile Muzaffer ÇALIŞKAN ile müdafileri Orhan CENGİZ ve Fuat VAHAPOĞLU’nun yüzlerine karşı açıkça okunup anlatıldı. 12.5.1981

Not: Sanıklardan Süleyman Yavuz ve Zihni Abrekoğlunun mahkeme tutanaklarında TEVKİF tarihi 05.12.1980 dir,ancak bizleri 07.11.1980 tarihinde gözaltına aldılar,arada karanlıkta kalan,sorgulanması gereken 28 gün vardır.

***

Bu günlerin hesabını sormak için EVET!


Bu yazı toplam 6341 defa okundu.





Bu yazıya yorum eklenmemiştir.
Sitemizin hiçbir vakıf, dernek vs. ile ilgisi yoktur. Sitede yayınlanan tüm materyallerin her hakkı saklıdır. Sitemizde yayınlanan yazı ve yorumların sorumluluğu tamamen yazarına aittir.
Siteden kaynak gösterilmeden yazı kopyalanamaz.
Copyright © Cherkessia.Net 2009 İletişim: info@cherkessia.net