İşte Bu !!!
Tek Yürek, Tek Renk

Çerkes Yurtsever hareketinin kurulduğu günden beri ilkeli duruşunu hiçbir zaman kaybetmediğini, asla da kaybetmeyeceğini, ideallerinden ve çizgisinden sapmayan bir Çerkes Ulusal siyasi anlayışa sahip olmasının neticesini tam olarak ilk kez Taksim'i yeşile boyayarak aldı.

İlkeli siyaseti ve Çerkes Ulusal meselelerinde dik duruşuyla Çerkes Halkının gönlünde yer aldığının göstergesi Taksim'di.
        
Bu davaya gönülden inananlarla Taksim'de bana ait olan şemsiyenin altıda yürümenin onurunu her Çerkes gibi ben de yaşadım.

İşin özü buydu, çünkü her birey kendini temsil ediyordu, kendi özüne sahip çıktı. Birilerinin önünde, yanında, arkasında veya başkasına ait bir şemsiyenin altında değildi.

Çünkü işin özü ta kendisiydi. Çerkes Ulusal davasına sahip çıkarak bu davaya gönül veren herkesi kutluyorum.

Çerkes Yurtsever hareketi yalnızlaştırma politikalarından netice alacağını zannedenler, Çerkes yurtseverlerin mağlup olması için elinden geleni yapanlar  başarılı olamadılar. Bunda da şaşılacak bir şey yoktu aslında. Dünyevi menfaat , korkuyla sarmalanmış beklentiler içinde olan insanlar, herhangi bir duruşları görüşleri olmadığı için  her zaman zurnanın zırt dediği yerde başka tarafa geçmeye ustadırlar.

Bu başarı Çerkes yurtsever harekete gönül vermiş Çerkeslerin başarısıydı. Gün geçtikçe daha da güçlenerek yoluna devam edecek. Çünkü bu dava, bizim tüm Çerkeslerin ve Çerkesyamızın davasıdır.

21 Mayıs toplantılarında hep birlikten yana tavır koyan, Ulusal meselelerde tek vücut olarak hareket edilmesi gerektiğini ve böyle bir oluşuma kayıtsız şartsız destek vereceğini her platformda dile getiren Çerkes Yurtseverlerinin bu yapıcı tutumunu değerlendiren Çerkes halkı, yapılan haksız uygulamaları gördü ve tepkisiz kalmadı. Cevabını Taksim'de Yurtsever etkinliğe omuz vererek gösterdi.   

21 Mayıs toplantıları boyunca, hiçbir onurlu ve ilkeli bir duruşa önayak olmamış; sürekli "U” dönüsü yapmış, zikzak çizmiş, rüzgara göre yön değiştirmiş , hangisi kalabalıksa biz oradayız diyen kişilerin, kurumların  son andaki manevraları da inandırıcı olmaktan uzak duruyor.

Çerkes halkı Taksim'de RF ye çiçek verdi, ama “O çiçek!” siyah bir çelenkti. İÇD de adı Adiğe Çerkes olan, çoğu Federasyona bağlı dernek yöneticilerin yaptığı toplantıda hep bir ağızdan dile getirilen husus,”Biz Taksime çıkmayalım! RF ile dostluk ilişkileri içinde olalım! Onları güllerle ziyaret edelim!” diyenlerin, Çerkes halkını temsil etmediklerinin göstergesi Taksim'di. Çerkes halkı atalarına soykırım uygulamış, anayurdunu elinden almış, dünya tarihinin en büyük acısını yaşatmış zalimlere boyun eğmiş olan kendi içinden çıkan “Zulme razı!”, “Herkese!” onurlu bir Çerkes gibi gereken cevabı verdi.

Hatta bu toplantılarda, onlarla aynı görüşü paylaşmayan insanların yaptığı eleştirileri,”Provakatörlük”le suçlayan, eleştirileri misafire saygısızlık olarak kabul edenlerin, kabul etmedikleri bir fikrin şemsiyesi altında yürümesi ise hiç inandırıcı gelmiyor.

Soykırıma sessiz kalalım diyenlerle, Soykırıma küfür ve şiddet politikalarını savunanların, hep bir

Ortak fikrin meyvesi, 21 Mayıs 1864 Sürgün yazısının Soykırım ifadesi olmadan havada uçurtulması da düşündürücüdür.

Oysa Çerkes Yurtseverleri, günün anlamını belirten bizim dışımızdaki insanları da bilinçlendirecek " 21 Mayıs 1864 Sürgün ve Soykırım " afişlerini İstanbul'un en ücra köşelerine götürecek binlerce otobüse yüzlerce durağa asarak bir örnek teşkil etmiştir. Fark burada!!!

Öncü olmak cesaret ve yürek ister.Fikir ister ve bazı durumlarda risk almayı gerektirir.

Fikri olmayan kurumlar ise kalabalık neredeyse ben oradayım der.

Yurtsever hareketi küçümseyenler, yanıldı. Adı Çerkes veya Adiğe Derneği olanları kendilerini ifade edeceği yerde değil de başka yerde olmaları tuhaf.

Lafın kısası 21 Mayıs tan çıkartılacak çok ders var. Her grup kendine göre bir başarı sağlamıştır. Ben daha çok insan getirdim, yok ben daha da çok insan getirdim gibi. Bunlar çok konuşulacak. Önemli olan bu değil! Senede bir gün birleşmenin önemini tartışmalı neden birleşemediğimizin NEDENİNİ düşünmeliyiz!

Geleceğimiz, muhataba karşı sahip olduğumuz güçlerimizi birleştirilmesinde yatmaktadır. Bu önemli günde birbirimize rekabet yerine dayanışma  göstererek muhataba gitmeliydik.

Bölük pörçük olmanın bize değil ama, başkalarına çok faydası var.

21 Mayıs Organizasyon ruhu, bir derneğin diğeri,bir grubun başkasına üstün gelmesine dayalı değil, hepsinin bir diğeri ile eşit olduğu hoş görü,sevgi ve dostluğa dayalı olmalıydı.

Bütün bu olanlardan çıkartılacak tek bir ders var. Belki çok ders var ama, öne çıkan ders: Bütün gruplar, kurumlar(ÇHİ, Kafkas Evi, Kafkas Vakfı, İÇD-TIZIFED, İKKD Genç, BK, KAF-BİR, Çeçen Derneği, vb) kendilerine bu zamana kadar genel olarak rakip kurum olarak gördükleri (KF’na) destek vererek, saat 13.00’de yapilan eylemde onun arkasından gitmelerine rağmen, alandaki  kitle  sayısında bir değişiklik olmamasının  sonuçları iyi tahlil edilmelidir.

Yalnızlaştırmak muradında olanlar, çoğalamadılar! Demek ki her zaman 2 * 2 = 4 etmiyor.

Neyse. Bu 21 Mayıs da böylece geçti. Atalarımızı anarken, soykırımı lanetlerken, bir, beraber ve bütünlük içinde olamadık ama kitlelerin Yurtsever harekete desteklerini coşku ile artırdıklarını gördük.

Amacımız Çerkes Ulusal davasında şimdi olduğu gibi her zaman, dik bir duruş sergileyebilmek, gönülleri razı edebilmek, gönlünüzde yer alabilmek.

Saygılarımla…..