





Çerkesler öteden beri bayrak kullanıyorlardı. Bayraklı saldırılara karşı ülkeyi savunan Çerkesler, bayrağın ne olduğunu bilmiyor olabilir miydi? Düşmana karşı savaşlarda her kabile ve hatta her bölgesel lider, elinde hakimiyet sembolü olan Asa/Sopaların üzerindeki alemler dışında, kendine özgü bayrak ve flamalar kullanmışlardır.
M.Ö. VII. Binyılın sonları ile VI. Bin yılın başlarında Kafkas Dağlarının yüksek yayla ve yamaçlarında yaşayan Çerkesler daha çok hayvan besliyorlardı. Hür idiler. Ovalarda yaşayanlar ise, tarla tarımı ile uğraşıyorlardı. Bunlar ise toprağa bağlı idiler. Yüksek yaylada yaşayan Çerkesler’in ovaya inmeleri ve zamanla ovadakilerle bir araya gelmeleriyle birlikte, düzenli bir topluma dönüşen topluluklar arsında iş bölümü oluşmaya başladı.
Tarım ile birlikte kent yaşamı da doğmuş oldu. Eskisi gibi bir tehlike karşısında, tarlalarını bırakıp kaçamayacakları için, ister istemez kuvvetli olmaya çalıştılar. Her iş olabildiğince grup halinde yapılmaya başlandı. Ülkenin yöneticisi (Thamada) öncelikle, yüksek yaylalardan gelenler arasından, yönetici vasıfları ön plana geçmiş kişiler arasından seçildi. Toplum içinde zanaatlar gelişti, artan tarım, üretim kentlerinin ortaya çıkmasının önünü açmış oldu. 1
Eskisi gibi bir tehlike karşısında tarlalarını bırakıp kaçamayacakları için ister istemez kuvvetli olmaya çalıştılar. Tarlalarında birleşip toplum hayatı yaşamaya başladılar. Tarımla birlikte kent hayatı da doğmuş oldu.
Kentlerde bir araya gelmelerinden sonra Çerkesler, binlerce yıl boyunca çeşitli alemlere inanmış, bağlanmış, saygı göstermiş, dini bir özenle, kendi yaptıkları sembollerin üzerine titreyerek onu selamlamışlardır. Hatta yüce ve üstün bir güce sahip olduklarını düşmanlarına karşı göstermek için, kendi sınırlarını temsil eden çeşitli sembollerini asmış sınırlara, yerleşkelere uyarı işareti amacıyla yerleştirmiştir. 2
Eski zamanlardan beri bayrak niteliğini taşımamakla birlikte, önceleri her kabile tarafından değişik malzemelerden yapılmış çeşitli “Hakimiyet Sembolleri“ Asa, Kargı, Tuğ, Flama…” ve benzerlerine yaşamlarında yer veriyorlardı. Her Çerkes kabilesinin kendisine ait bir alemi bulunurdu. Birleşerek bir birlik kurdukları zaman, baş olan bey’in kendine has bir alameti ve bayrağı olurdu.( resim 1 )3
Kargıların ucuna takılan değişik biçim ve renklerden oluşan alem ve flamalar, kişisel bayrak anlamına da geliyordu. Nitekim Çerkesler, aşağıda görüleceği gibi, aile damgalarını ihtiva eden çeşitli renk ve biçimlerde bezden yapılmış flamalara yaşamlarında yer veriyorlardı. ( resim 2 ) 4
Çerkes düğünlerinde ve at yarışlarında derece alan delikanlılara, genç kızlar ödül olarak kendi hazırladıkları flamaları armağan ediyorlardı.5

Büyük yarışmalarda ise, bu ödüllere ek olarak, derece alan gençlere her kabile başkanı ( Beyi ) o kabileyi temsilen kendi sembolleri olan flamayı veriyorlardı. 6
Bu meyanda şu hususa değinmek gerekiyor; Çerkesler, salgın hastalık bulunan evin damına, hastalığın bulaşıcı, tehlikeli ve hatta öldürücü olduğunu haber veren siyah renkli bayrak dikerlerdi.
Bugün Adige( Çerkes ) Ulusal Müzesinde Natuhay ve Şapsığ kabilelerine ait olduğu bildirilen bayrak muhafaza edilmektedir. Ancak, bu da bayraktan çok flama özelliğindedir. Üzerindeki şekiller fazla bir şey anlatmaktadır. ( resim 3 )
Söz konusu Şapsığ bayrağı 1840 yılında Rusların kurmuş olduğu Abın kalesine yapılan saldırıda Rus birliklerinin eline geçer. Bayrak 1922 yılına kadar Tiflis’teki müzede saklanır. 1926 yılında getirtilen bu bayrak, 1936 yılından itibaren Maykop müzesinde muhafaza altına alınmıştır. 7
Bayrak toplumsal olarak bir inanışı, bağlılığı temsil eder. Bayrak öyle kutsal bir hal almışdır ki savaşlarda bile ordunun namusu olmuş, asla elden bırakılmamıştır.
Bayrak ulusun simgesi, özgür olmanın ve vatan sahibi olmanın şerefi. O nedenle, söz konusu flamalar bayrak hüviyetini taşımamaktadır. Oysa bayrak, o üniter devleti veya özgür halk topluluğunun tamamını temsil edecek kutsallıkta görülmüştür.
Bugün Kafkasya’da ve Kafkasya dışında kullanılan 12 yıldız ve üç ok’tan oluşan Çerkes bayrağı, dil ve diğer semboller gibi, Çerkes ulusal kültürünün, kimliğinin ve mitolojisinin ayrılmaz bir parçası olagelmiştir.
Anadolu’da M.Ö. III. Binyılı kapsayan Eski Tunç Çağı Kültürünü yaratan Hattiler, Semavi dinlerden önce dünyanın ilk ciddi dini olan “ Hatti Fırtına Tanrıları “ dinsel konseptinin kurucu ve kuramcılarıydı. Akkad Kralı Naramsi ( M.Ö. 2645-2607 ) Elam dili ile Sinear çivi yazısını kullandığı bir yazıtta şöyle demektedir: “ Binyıl önce Yukarı Mezopotamya’ya Vor Hatuv ordu komutanı emrinde Hatti halkı gelmiştir.” O yazıtta belirttiğine göre Hatti halkı Yukarı Mezopotamya’ya kuzeybatı Kafkasya’dan gelmiştir. 8
Hatti toplumunda Tanrılar için yapılan kurban, yakarı/dua törenlerinin uygulayıcısı/yöneticisi olan Rahiplere “ Hatıyakue “ denirdi. Bunların ellerinde birer ağacın sembolü olan Asa/Sopaları birer “ alem “ ya da “ sancak “ gibi taşırlardı. Bunlar, taşıyanın toplum içindeki yerini de belirttiğinden büyük önem içermekte olup, “ Hakimiyetin sembolü “ idiller. ( resim 4 )9
Rahiplerin mabed içinde ve dışında daima ellerinde tuttukları asalardan en önemlisi aşağıdadır. Çerkes bayrağındaki 12 yıldız, “ güneş kursu “ nu simgeleyen alemin üzerinde çepeçevre sıralanan 12 tanrıyı, üç ok ise, alemin ortasında yer alan ve evrendeki üç yıldızı( sateliti ) tasvir etmektedir. Hatti kralları kendilerini “ ben güneş “ deyimi ile adlandırıyorlardı. ( resim 5 )10
Kabardeyler’in de dahil olduğu Çerkes Kavmi batı ve doğu olarak XV. – XVI. yüzyıllarda iki büyük gruba ayrılmışlardı. Maddi ve manevi kültürleri aşağı yukarı aynı olan bu iki grup kendilerine “ Adige “ yani Çerkes derler.
XV-XVIII. yy. arasında ki dönemler içinde, Çeçenler, Asetinler, Karaçay-Malkarlar’ın yaşadığı bölgeler, Çerkesya’nın doğu eyaleti olan Kabard Prensliği’nin hakimiyetinde olduğu dönemlerdi.
Abhazya ve Dağıstan’ın bazı bölgeleri de buna belli dönemlerde dahildi. Hatta Gürcistan’ın Kakheti Krallığını da bu Prenslikler yönetirdi.
Adı neden Çerkesya’dır:
Çünkü bölgenin hakim unsuru Çerkeslerdi de ondan.
Venedikli gezgin ve araştırmacı Barbaro Josefat’a göre, 1474 yılında kaleme alınan bir kayıtta şu ibareler geçer: “ Doğuda Dağıstan Beylerinden, güneyde Abhaz Beylerine kadar herkesin Çerkesler’e vergi ödemek zorunda oldukları, hatta Çerkesler’in Gürcistan Krallığının iç işlerine karışarak Kral seçimlerinde etkin rol oynadıkları da bir gerçektir.” 12
XV. – XVIII. yüzyıllar arasında Kabardey diyalekti uzun süre Kafkasya’nın Uluslar arası ( ortak ) dili – Lingua Franca - olarak kullanıldı. Kabardey Çerkes Prenslerinin adet ve töreleri ve onların aristokratik davranış kurallar konusu, Halkların hakim sınıflarında özenilmeye ve örnek alınmaya başlandı. Çerkes giysileri, müziği, dansları, şarkıları bütün Kafkasya’ya yayıldı.13
Özellikle, XV. Yüzyıl başları ve XVI. Yüzyıl arası dönemde Çerkes etnik adından “ Çerkesya “ şeklinde coğrafi ad türemiştir. Adige Halkına verilen “ Çerkes “ adı, ayni coğrafyada nitelikli diğer grupları da kapsayacak şekilde kullanılagelmiştir. 14
Çerkesler’in hakimiyet alanları, güçlerinin durumuna göre değişiyordu; 1540 yılında Kabardey, Çerkeslerin bağımsızlığı antlaşmalarla tescillenmiş ilk toprak parçası olmuş, Ruslar ve diğer Devletler tarafından bağımsızlıkları kabul edilen ilk Çerkes Devleti idi. Bu devlete Ruslar “ Cherkassy “, Polonya ve Litvanyalılar “ Petyhorcy “ adını vermişlerdi.15
Çerkesler’in hakim oldukları dönemlerde kullandıkları ilk bayrakları hakkında somut ve yazılı hiçbir belgeye rastlanmıyor. Ancak, araştırmacı Tl’ap’ El Hac Mustafa Mahir Efendi, Kabardey Çerkeslerinin XVIII. yüzyılda kullandıkları bir bayrağı şöyle tarif etmektedir;16
“ 1774 yılında Kabardey topraklarını temsil eden arma, hayli süslü ve yuvarlak biçimlidir. Bu armanın tepesinde tahtı temsil eden haç işaretli bir taç, armanın ortasında yukarıdan aşağıya bir dikdörtgen zemin üzerinde iki çapraz ok ve üç yıldız bulunuyor. Onun da ortasında daha da küçük ve yukarıdan aşağıya bir dikdörtgen zemin üzerinde hilal( yarımay ) resmi yer alıyor. Ok ve yıldızlar Kabardey arazisi Çerkes Halkını, hilal İslam dinini, taç da Çar’ı/tahtı temsil ediyordu. “
Yabancı kaynakların belirttiğine göre; O dönemler Karadeniz kıyısından Kuban nehrini takip ederek Terek nehri boyunca Hazar Denizine kadar uzanan bir alanda varlık gösteren ve diğer Çerkes olmayan kabileleri de yönetimi altında tutan Pşı( Prens ) yönetimindeki Çerkes kabileleri, Ruslar’la yapılan savaşlarda başı çeken bir örgütlenmenin simgesiydiler. Hiç şüphesiz, bu örgütlenmenin adı da “ Çerkesya “ örgütlenmesiydi.17
Aşağıdaki resimde üç renkli( sarı-beyaz-yeşil ) yeşil zemin üstündeki iki ok ve beş köşeli üç yıldızın yer aldığı bayrak, Doğu Çerkesya’da Kabardey bölgesine General Glazenap tarafından 1805 yılında yapılan askeri seferde, Rusya İmparatorluğu askeri birliklerince Baksan nehri yakınlarında yapılan savaşta ele geçirilmiştir. ( resim 6 ) 18
Rusya İmparatorluğunca son Kabardey Valisi ( 1809-1822 ) olarak tanınan Kuşuk Janhot( 1758-1830 ) ve Rus hakimiyetini tanımayan oğlu Kuşuk Cambulat ‘Cambot’ ( ? -1825 ) ve ona bağlı birliklerle Batı Çerkesya ve Doğu Çerkesya’da Rusya İmparatorluğu hakimiyetine karşı savaşanların Kabardey bölgesini temsil eden ( resim 6 )bayrak üzerinde iki ok ile ( Baksan, Kaşkatov ve Küçük Kabardey bölgesini ) temsil etmek üzere altın iplikle işlenmiş beş köşeli üç sarı yıldız yer alır. A. P. Yermalov tarafından ganimet olarak Rus ordusunca ele geçirilmiştir. 19
Batı Kafkasya’da ise, 1807 yılında Kalabatuko Şupagua tarafından başlatılan teşkilat esas tutularak 1822 yılında tüm Çerkes kabilelerinin katıldığı “ Xauo-Xas “ adındaki “ Ulusal Birlik Meclisi “ kuruldu. Bu meclis, Çerkes topraklarında şeriat hükümlerinin uygulanması kararı aldı.20
XIX. yüzyılın ilk çeyreğinde Karadeniz’in Çerkesya sahiline 1818 – 1823 ve 1824 yıllarında üç seyahat gerçekleştiren Fransız Şövalye Taitbout De Marigny’in “ Çerkesya Seyahatnamesi “ adlı eserinde çok kıymetli bilgiler yer almaktadır.21
Yazarın çizdiği Çerkesya sahillerini gösteren aşağıdaki haritada Çerkes bayrağı yer almakta olup, üzerinde sekiz yıldız ve üç ok yerleştirilmiştir. Demek ki XIX. Yüzyılın başında Batı Çerkesler’inin kullandığı bayrak bu idi. ( resim 7 )
Ancak, A. Canbek Havjoko 1827 yılında Ruslar tarafından kuşatma altına alınan Anapa kalesinde Osmanlı bayrağı yanında Çerkesler’in 12 yıldızlı yeşil bayrağının da dalgalandığından söz eder. Gerçekten de Kalabatuko Şupagua 1807 tarihinde toplanan Halk Temsilcilerine göstermek üzere hazırlattığı Adige( Çerkes ) bayrağında yeşil zemin üzerinde üç siyah ok ve 12 beyaz yıldız yer alıyordu.( Resim 8) 22
Bilindiği üzere; Anapa 12 Haziran 1828 tarihinde kesin olarak Ruslar’ın eline geçtikten sonra, 1829 yılında Osmanlı ve Rus Devletleri arasında imzalanan Edirne Antlaşması ile, Kuban – Bzıb nehri ( Pitsunda ) arasındaki Çerkesya’nın Karadeniz kıyılarının denetimi Ruslar’a bırakıldı. Ayni tarihlerde Kabardey Bölgesi de Ruslar’ın işgali altına girmişti.
1822 yılında kurulan “ Ulusal Birlik “ uzun ömürlü olmadı, dağıldı. Bundan sonraki girişim Jile Tharua Xase “ Büyük Özgür Meclisi “ nin kurulduğu 1830 yılının başında yapıldı. Bu tarihte Çerkesya yönetim açısından 12 Eyalete( bölgeye ) ayrılmıştı.23
Oniki Eyaletin 300 kişiye ulaşan temsilcileri ile teşekkül eden “ Büyük Özgür Meclisi “ nin kararı ile meydana getirilen ve zemini koyu yeşil renkte olan ve 12 Eyaleti( bölgeyi ) temsil eden Çerkes milli bayrağın üzerinde 12 sarı yıldız ve 3 ok bulunmaktadır.
12 yıldız 12 Eyaleti( bölgeyi ) temsil ediyordu. Bunun böyle olduğu konusunda tarih ve bilim çevrelerinde genel bir kanaat bulunmaktadır. Ancak Eyaletleri niteleyen bu yıldızlar hangi bölgelere karşılık geldiği konusunda farklı öneriler sözkonusudur.
1.Öneri de: Şapsığ-Natuhay( Natuhuaj ), Abzeh( Abadzeh ), Kemirguey( Çemguy ), Bjeduğ, Hatukay, Mehoş, Kabardey-Besleney, Ubıh( Cikh ),Barakey, Başılbey, Abask( Abazin ) ve Teberdi.
2.Öneride: Şapsığ-Natuhay( Natuhaj ), Abzeh( Abadzeh ), Kemirguey( Çemguy ), Bjeduğ, Hatukay, Mehoş, Kabardey-Besleney, Ubıh( Cikh ), Abask( Abazin ), Karaçay-Balkar, Jane ve Mamhığ.
Arsen Khaskhanoko, sözkonusu Çerkes bayrağının ortaya çıkışını şöyle açıklamaktadır: İskoçyalı yazar ve diplomat olan David Urquhart’ın tasarımıyla, Çerkes halkının ölüm kalım savaşı verdiği, topraklarını ve özgürlüğünü korumaya çalıştığı 1830’lu yıllarda Türkiye’deki Çerkes kökenli bir hanımın kendi elleriyle diktiğidir.24
1834 yılında Kafkasya’da bulunan David Urquhart, onuruna Anapa’da Aguy ovasında düzenlenen toplantıda tüm Çerkeslere seslenerek, Ruslara karşı başarılı olmak için tek bir bayrak altında, Çerkes birliğinin kesinlikle kurulmasının gerektiğini önerir. David Urquhart bayrağın rengi, amblemi vs. hakkında Çerkeslere bilgi aktardığını, sonradan yazdığı anılarında dile getirir. 25
Bu arada o dönemde Çerkeslerin lideri durumunda olan Zaniko Sefer Bey’in de onayı ile 12 kişilik geçici bir hükümet kurulur.
1835 yılında Kafkasya’yı ziyaret etmiş olan Mr. John Longworth ise, iştirak etmiş olduğu “ Milli Meclis “, Adagum ırmağı kıyısında ve her zaman olduğu gibi, meşe ağaçlarının oluşturduğu kutsal Çerkes koruluğu ( Thagapk )nda toplanmıştır. Meclisin üstünde dalgalanan yeşil milli bayrağın üzerinde ,bu kez Çerkesler’in yönetimindeki on bölgeyi temsil eden 10 yıldızın 2 ok arasında yer aldığından sözeder. 26
Osman Çelik; Çerkes bayrağındaki sembollerden; oklar siyah renkte olup, Adige( Çerkes ) gücünü; beyaz renkli yıldızların birliği oluşturan Eyaletleri( bölgeleri ); bayrağın yeşil rengi ise İslamiyeti temsil ettiğinden söz eder.27
1836’da Abın ve Afıps nehirlerinin arasındaki vadide düzenlenen toplantıya iştirak eden E. Spencer, Çerkeslerin bayrağından şöyle söz eder; “ Cesur ve yiğit komutan Hirsis Sultanoğlu, İstanbul’dan yeni getirilmiş harika güzellikte bayrağı açtı ve havaya kaldırdı. İstanbul’da çok yüksek bir mevkide bulunan, itibar sahibi Çerkes Prensesi bu bayrağı kendi zarif elleriyle işlemişti. Uzun süredir bayrağı görünce binlerce Dağlı( Çerkes ) kılıçlarını havaya kaldırdılar ve büyük kalabalığın coşkulu sesleri her tarafa yayıldı, uzun süre dağlarda ve ormanlarda yankılandı.”28
Özgürlük ve bağımsızlık bayrağı yeşil ipekten hazırlanmıştı. Üzerinde uçları yukarıya yönelik, kesişen 3 ok, bunların üstünde de 12 yıldız vardı. Bunlar, geleneksel altın sırma tekniği ile işlenmişti. 29
John Longwworth ile birlikte Çerkesya’yı ziyaret eden J. S. Bell’in yazdığına bakılırsa; bu bayrak 1837 yılında Kadı Mehmed Efendi’nin avlusunda bulunuyordu. Bu avlu Hatıkoylar’a aitti. O sırada bayrağın belirli aralıklarla kabileden kabileye el değiştirerek muhafaza edilmesi öngörülmüştü. 30
XIX.yüzyıl ortalarında Çerkezistan’ın şehir ve kalelerinde dalgalanan ve 12 birleşmiş Eyaletin birlik ve kardeşliğinin timsali olan milli ve tarihi Çerkesya bayrağı, Çarlığın ve Sovyetler Birliğinin dağılmasının ardından kurulan Rusya Fedarasyonu döneminde, 23 Mart 1992 tarihinde çıkarılan bir kanunla, Adige Cumhuriyeti’nin resmi bayrağı olarak tekrar dalgalanmaya başladı. Mart 2010 tarihinde çıkarılan bir kanunla da 25 Nisan tarihi “ Çerkes Bayrağı “” günü olarak Kafkasya ve Kafkasya dışında kutlanmaya başlanmıştır. 31.( resim 9)
Bilindiği üzere: onurlu insanlar yaşardı Çerkesya’da bir zamanlar… Hem onurlu hem de nurlu insanlar. Bu ülkede ülkesini seven insanlar yaşardı. Çerkesya’yı ( Xekue ) laf olsun diye sevmezlerdi. Xekue ! deyince yüreğinde volkan kopardı bu insanların. Bize Çerkesya’yı sevmeyi, gerekirse ölmeyi öğretenler bu insanlardır.
Bugün, Adige ( Çerkes ) ulusunun diğer uluslar nezdinde hiç şüphesiz ki tek temsilcisi, tarihi mitolojik dönemlere kadar uzanan Çerkes ulusunun, 12 sarı yıldızlı ve çapraz üç oklu yeşil bayrağıdır.
Çerkes bayrağı, aşkın mayalandığı Çerkesya sevgisidir. Bir şey beklemeden karşılıksız sevmek, uğrunda can vermek, sırrına ermektir.
Arsen Khaskhanoko’nun da ifade ettiği gibi, Çerkes bayrağının her santimetresi, her yeni baskısında umudu geri getiren ve güç veren muazzam bir enerji taşımaktadır.
Çerkes ulusunun özgürlüğünü, bağımsızlığını ve egemenliğini temsil eden Çerkes bayrağı, üzerinde binlerce defa düşünülecek tarihi bir değerdir. Bir namus, bir vatan sevgisidir.
Bundan dolayı; O’na yürekten yapışmak, sevmek ve saygı duymak gerektiğini, ben Çerkesim diyen her insanı bağlar.
-----------------------------------------------------------------------------------
Metnin hazırlanmasında başvurulan makale ve kaynak eserler- Dipnot sırasına göre :
1-Mahmut Bİ; “ Kafkas Tarihi “, Ankara, 2011,Cilt: 1, S: 186.
2-Meydan Larousse Ansiklopedisi, “ Bayrak “ ve “ Alem “ maddeleri.
3-Şerces Ali-Hakun Muhammed;” Adigeler ve Onların Tarihteki İlk Kültürleri “, Nart Dergisi, Ankara, 2001, Sayı: 27, S: 45.
4-İzzet Aydemir; “ Adige Bayrağının Tarihçesi “, Nart Dergisi, Ankara, 1997, Sayı: 4, S: 40.
5-İ.Aydemir; Age., Aynı yerde.
6- Aynı yerde.
7-Sıhu Goşnağu; “ Şapsığ Bayrağının Geri Getirilişi “, Adige Maq, 27.12.2011.( Cherkessia.net ) ; Hilmi Açmıj ; “ Şapsığ Sancağı “ / facebook.com/notel/Kafkasyalıyım-im.a/
8-Mahmut Bİ; Age., S: 272,276-277 ; Şerces Ali; Age., S: 49.
9-Ekrem Akugal; “ Anadolu Kültür Tarihi “, Ankara, 1998, S: 23 ; Mahmut Bİ, Age., S: 276.
10-Akurgal; Aynı yerde ; Sdat Alp; “ Hitit Güneşi “, Ankara, 2003, S: 6.
11-Yılmaz Konak; “ Osetya ve Asetinler “, İstanbul, 2007, S: 74, 76, 82. ; Ruslan Betrozov; “ Çerkeslerin Etnik Tarihi “,( Türkçesi: Orhan Uravelli ), Ankara, 2009, S: 11, 248.
12-Circassiencenter.com.
13-Konak; Age., S: 74,76.
14-Arsen Avagyan; “ Çerkesler “, İstanbul,S: 20 ; Polovinkina, Tamara, V.; “ Çerkesya Gönül Yaram “, Ankara, 2007,S: 54, 56.
15-Sonedur.wordpress.com/ 17.9.2009 /.
16-Circassiencenter.com; Cherkessia.net.*
17-Sonedur.w ordpress.com/ 17.9.2009 /.
18-Maksidov, A.A. Znamena Kabardinskix knyazey i dvoryan/ Genelogiya severnago Kavkaza Nalchik, 2000, No: 3 ( Türkçesi; Açumıj Hilmi-Cherkessia.net-11.7.2011 ).
19-A.S. Griboyedov’un V.K. Kyuhelbeker’e yazdığı mektup 23.11.1825; Adıgskaya( Çerkesya ) Entsiklopediya Glavnıy redaktor Prof. M.A. Kamahor fond im.B., Akbasheva, Moskva, 2006, S: 934-935.( Türkçesi; Açumıj Hilmi-Cherkessia.net-11.7.2011 ).
20-A.Y. Çirg; “ Adigelerin XIX. Yüzyıldaki Politik Tarihinin İncelenmesi Gerekir.”, Kafkasya Gerçeği Dergisi, Samsun, 1993, Sayı: 11, S: 59 ; Polovinkina; Age., S: 209.
21-Şövalye Taitbout De Marigny; “ Çerkesya Seyahatnamesi “,( Türkçesi: A. Osman Aydın ),İstanbul, 1996, 254-255.
22-A.C. Havjoko; “ Adige Kahramanları “, Kafkasya Dağlıları Dergisi, Varşova, 1933, Sayı: 49, S: 6. ; Osman Çelik; “ Kafkasya-2 “, İstanbul, 1994, S: 224. ; İzzet Aydemir ise, 1827 yılında Adigeler arasında birlik olmadığından, bu tarihte Anapa’da 12 yıldızlı yeşil bayrağın mevcudiyetinin olmadığı yönündeki görüşünü belirtir. ( Bakınız; Nart Dergisi, Sayı: 4, Sahife 40, 2 nolu dipnot ).
23-A.Y. Çirg; Age., S: 60 ; İsmail Berkok; “ Tarihte Kafkasya “, İstanbul, 1958, S: 440-442 ; Ali Kasımov-Hasan Kasımov; “ Çerkes Soykırımı “, Ankara, 1995, S: 161 .
24-Arsen Khaskhanoko; “ Ben Çerkes Bayrağını Çok Seviyorum “,Miyekuap-Elot.ru, 9.3.2010/ Cherkessia.net /.
25-İzzet Aydemir; Age., S: 40; Osman Çelik; “ İngiliz Belgelerinde Türkiye ve Kafkasya “, Ankara, 1992, S: 6-7, 24.
26-Jabağı Baj; “ Çerkesya’da Sosyal Yaşayış ve Adetler “, Ankara, 1969, S: 124.
27-Osman Çelik; “ Kafkasya-2 “, İstanbul, 1994, S: 224.
28-Osman Bleda; “ E. Spencer’in Çerkesya Anılarından-1837 “, Kafkas Gerçeği Dergisi, Samsun, 1993, Sayı: 11, S: 53 ; Polovinkina; Age., S: 184.
29-Polovinkina; Age., S: 184.
30-Polovinkina; Age., S: 185 ;
31-A.A. Carımov; “ Özerklikten Cumhuriyete Adige “, Ankara, 1996, Tika Yayını, S: 96-97.
----------------------------
2.Nolu Resim;Pşı Janhuet Kuşıku’nun kullandığı bayrak.
Pşı Talhosten ile Pşı Clahsten’in kullandığı bayrak.
3.Nolu resim ŞAPSIĞ SANCAĞI

4 nolu fotoğraf HİTİT GÜNEŞİ ASASI

5 nolu fotoğraf HİTİT GÜNEŞİ

6 nolu fotoğraf; 1805 yılından günümüze Çerkes (Adige) Bayrağı

7 nolu fotoğraf XIX.yy. başında Batı Çerkesya Bayrağı

8 nolu fotoğraf; Kalabatuko Şupagua’nın 1807 tarihinde toplanan Halk Temsilcilerine göstermek üzere hazırlattığı Adige( Çerkes ) bayrağında yeşil zemin üzerinde 3 siyah ok ve 12 beyaz yıldız

9 nolu fotoğraf



Bu yazının abhazyam.com da yayınlanmasını sağlayabilirmisiniz? Zira bu sitede çerkes bayrağını ingilizlerin çizdiğine dair yazılar okumuştum. Abhazyam.com editörü Sayın Fatih Atan beyfendi bu konuda biraz bilgilenmiş olur okuyucularını yanılttığı için belki özür diler.(yazı ve yorumlarına bakılırsa özür dileme erdemini gösterebileceği zor bir ihtimal)
28 Ekim 2012 Pazar Saat 16:54Bizim yazar çizerlerimizin yaptığı gibi, başkalarının yazdıklarını hiçbir ölçüye tabi tutmadan (Çerkes değer yargılarını, hayata bakış tarzlarını, gelmiş geçmiş düşünce yapılarını, sezgi ve kabiliyetlerini dikkate almadan) başkalarının, o hayatın içinden gelmeyenlerin, dışardan bakanların, yalan yanlış veya noksan yazdıklarını belgedir diye veya atfedilenleri bilgi gibi göstermek suretiyle, bende bazı hikaye ve masallar yazmayı düşünüyorum ve bu yazdıklarımı daha sonraları, tekrar belge gibi göstererek yine yazmak istiyorum.. Bu günü yaşayanlar ve doğrusunu bilenler bunu kabul etmeseler, onaylamasalar bile; bu günün kolaycı araştırmacılarının yaptığı gibi “bu yazılanlar yazıldı diye” geleceğin araştırmacılarına inanılır kaynak ve belge olmayacak mı? Yazanlar ve yorum yapanlar kusura bakmasınlar! Her toplumun kendine has makbülleri vardır, yazılan her şeyin yanlış olduğu düşünülemez. Biz Çerkeslerin varlığını tarih öncelerine bağlıyoruz. dolayısıyla bu gelişimi ve makbullerini sadece yazıldığı için ezbere kabul edip, belgedir diye yabancıların görüşüne bırakmayalım. Sağlıklı bilgi ve düşünce ortamında yazan, çizen herkese başarı diliyorum.
22 Ekim 2012 Pazartesi Saat 15:41Değerli büyüğümüzün yapmış olduğu bu çalışmadan dolayı kendisine teşekkür ediyorum. Uygun görürlerse kendimce ekleme-düzeltme yaparak katkıda bulunmak isterim.
3 ok 12 yıldızlı Çerkes bayrağının ortaya çıkış tarihini tam bilmemekle birlikte emin olduğumuz bir şey var ki Anapa'dan bu bayrak dalgalanırken Urquarth belki de henüz doğmamıştı veyahut küçük bir çocuktu.
Çünkü Urquarth'ın 'ben çizdim' diye iddia ettiği tarih 13 haziran 1861'dir. Ancak bu bayrak 1827 yılında Anapa'da dalgalanıyordu - Havjoko nereden alıntı yapmış bilmiyorum ancak bu bilgi Rus askeri kayıtlarında da var-
Urquarth Çerkes birliğinin sağlanabilmesi için öncelikle Seferbi ZAN ile İstanbul İngiliz Elçiliğinde görüşmüştür. Urquarth Çerkes birliğinin sağlanabilmesi için yardım etmiştir , sağlamamıştır.
Çünkü Seferbi ZAN zaten Çerkes birliğinin sağlanabilmesi için kurultay tarafından verilmiş bir görevi gerçekleştirmek için İstanbula gelmiş ve Türk-İngiliz-Fransız taraflarıyla görüşerek diplomatik ilişkiler kurmuştur.
Urquarth'ı bir kurtarıcı gibi işleyen birçok yazarımız olayları iyi analiz edememiş dolayısıyla zihinlerde yanlış bilgiler yer edinmiştir. Bu yanlış bilgileri kullanarak Çerkes milli mücadelesini çarpıtmak isteyenlerin varlıkları da unutulmamalı.
Seferbi ZAN , Osmanlı tarafından tutsak ediliğinde -zannımca onun ricasıyla- İstanbul'da yaşayan bir Çerkes bayana bayrağı diktirerek Çerkesya 'da yapılan bir kurultaya gönderilmesini sağlamıştır. Arsen Khaskhanoko bu yüzden yanılmaktadır. Seferbi ZAN 1831 yılından çok önce İstabul'da tutsak idi.
Şiddetle red ettiğim bir nokta var. Meclis'in 'şeriat' kanunlarını kabul ettiği bence doğru olmayan bir bilgi. Zira Seferbi ZAN , Abdzakh bölgesinde kesin etki oluşturmuş Naip Muhammed Emin'e muhalif bir hareket içerisindeydi. Ayrıca henüz o dönemlerde Vubıhlar'ın büyük bir kısmı henüz İslam'ın gereklerini yerine getirecek bilinçte Müslüman değillerdi. Aynı zamanda Muhammed Emin ile aralarına kan girmiş Kuşhaç'es Şapsığlarını unutmamalıyız.
Böyle bir durumda sizce 'şeriat' kanunları nasıl kabul edilebilir ! ? Müslümanlığı kabul etmekle beraber katı şeriat kanunlarını sadece Abzakhlar kabul etmiştir.
Bu konuyu biraz açmak istiyorum.
Rahmetli Osman ÇELİK'de bu konuda yanılıyordu. Muhammed Emin'i överken , Seferbi ZAN ve milli birlik taraftarı liderleri ise yeren tarihi romanı var.
Burada çok sinsi bir olay var.
Bizim yazarlarımız da bilmeden bu oyuna gelmemeliler. Çerkesleri 'şeriat' kanunlar kabul etmiş ve İslam için savaşmış görüntüsü ile Çerkes bağımsızlık savaşını Şeyh Şamil ve Dağıstan ile ilişkilendirmek isteyen Rus tarihçi ve Ortodoks kilisesi papazlarının istediği kalıba sokulmaya çalışılıyor.
12 Yıldızın boyları değil bölgeleri temsil ettiğini belirttiğiniz için özellikle teşekkür ediyorum. Abhazya Prensliğine bağlı olmayan ve Rusya ile paralellik sergileyen ilişkilerinin aksine Çerkesler ile birlikte mücadele taraftarı olan bazı Abaza kabileleri bağımsızlık mücadelesinde bizzat yer almışlardır. Türkiye'de yaşayan Abazalar'ın büyük bir çoğunluğu da bu savaş içerisinde yer almış Abazaların torunlarıdır. Çerkesya'nın ilan edildiği o büyük kurultayda Abazalar'da temsilcileri ile birlikte katılmışlardır.
Ancak burada hassas bir nokta var. Abazaların da bir millet olduğunu kendi dilleri ve bayrakları olduğunu unutmamamız gerekiyor. Zira biz asla Abaza kardeşlerimizi Çerkes kimliği adı altında asimile etme - görmezden gelme amacında değiliz. Aksine Çerkesya'da Abazalarla beraber dostça onları tanıyarak bilerek değerlerine değer vererek yaşadık.Allah kısmet ederse sonsuza kadar da beraber komşuluk ilişkisi içerisinde yaşayacağız.
Son zamanlarda sapla saman karıştırıldığından bu bayrak meselesinde ve Mlli meclis katılımları göz önüne getirildiğinde yanlış mecralara çekilmesini benim gibi sizler de istemezsiniz.
Yazınızın sonunda ki temenni ve dileklere katılmamak elde değil. Aynı duygu ve düşüncelerle sizlere tekrar teşekkürlerimi iletiyor çalışmalarınızda başarılar diliyorum.