Dansın ilk olarak nerede ve ne zaman ortaya çıktığı bilinmiyorsa da, mağara resimlerinden yapılan yorumlar çok eski olduğunu gösteriyor. Dansın insanlığın yeryüzünde varoluşundan bile eski olduğunu söyleyebiliriz, çünkü kuşlar ve hayvanlar bazı ritmik hareketler sergileyerek, bir bakıma dans ederek eşlerini çağırırlar ya da ilk insanlar isteklerini,korkularını,kavgalarını,sevinçlerini,zaferlerini, içgüdüsel bazı ritmik hareketlerle anlatırlardı. Böylece kendi aralarında belli bir iletişim sağlayan sözsüz bir dil (beden dili) yaratmışlardı. Kuşkusuz dans insanın dik durması ve yürümesinden sonra başladı.Dans etmek,sözden ve yazıdan önce insanın kendisini anlattığı en eski dildi.
Halk danslarının dünya sahnesine çıkışları ise M.Ö 3000’li yıllardan daha sonraya dayanıyor fakat o yıllarda belli bir ırka veya ülkeye özgü danslar icra ediliyordu.Etnik grupların danslarındaki amaç birbirine çok benzese de şekil,içerik açısından her kültürün kendi içlerinde farklılıkları vardı.
Dünya kültür haritasında büyük özgünlük sergileyen Kafkasya’da halk dansları da gerek ritim,gerek müzik,gerek figür olarak geçmişini ve toplumsal etkinliklerini yansıtması açıından üzerinde durulması gereken bir konu.Çerkes toplumu için dans hayatın ayrılmaz bir parçasıdır.Yaşanılan sürgün ve soykırımlara karşın bölge halkının varlığını sürdürmesinin önemli dinamiklerinden birisi khabze diğeriyse danstır.Dünyanın her yanına dağılmış sürgün nesiller; hâlâ yaşadıkları her yerde aynı müzik eşliğinde aynı dansları yaparak kültürel kimliklerini yaşatmaya çalışırlar.Bir Ürdünlü Çerkesin,bir Türkiyeli Çerkes ile birlikte dans edebilmesi ulusal kültürün tarih boyunca korunduğunu göstermesi açısından ilginç bir durum bence…
Bir Çerkes için dans, basit bir eğlence unsuru değil,yaşam karşısındaki duruşunun önemli bir anlatımı olmuştur.Hepimizin bildiği “cegu (Джэгу)” kavramı bugün Çerkesçede gündelik dilde oyun,dans ya da düğün anlamlarında kullanılsa da bununla sınırlı değildir. Çerkeslerin çok tanrılı inanç sisteminde ayinsel ve oyunsal karakterdeki pek çok ritüeli barındıran büyük bir merasimdir.Bu kavram anavatan Kafkasya’da “hağual'ığua (Хьэгъуэлӏыгъуэ)” olarak karşımıza çıkar.
Hağual'ığua sürgünden sonra diasporada da kullanılsada yerini daha çok cegu kelimesine bırakmıştır.Bu merasimin içerisindeki her bir maddeye ise “dawuadapşa (Дауэдапщэ)”denilir. Mesela nısaşe hağual'ığua dediğimizde sadece dans ya da oyun değil bir düğün merasiminin tümünden bahsederiz. Dawuadapşa ise bu merasimde yapılan işlemlerin her birisidir.Örneğin;gelin getirme,yemek verme,gelinin eve giriş seremonisi, yaşlıların oturma düzeni,gençlerin davranışları,dans) gibi…Cegu ritüelinin çoklu karakterini farklı amaçlar için yapılan ceguların farklı isimleri olmasından da anlayabiliriz. Birkaç örnek verecek olursam;nısaşe cegu(düğün için),nevuzır cegu(adak için),jor cegu(bereketli bir yıl olması için )gibi. Folklorist Bğajnoko Barasbiy cegu halkasının gökyüzü ve yeryüzünün, tanrı ve insanın birbirine yaklaştığı bir mekân olduğunu söyler.
Bu tanımlama bana enteresan gelse de daha ilginci Barasbiy, kadının uzun süre pistte tutulmasının cegunun çok tanrılı dönemdeki ayin biçimlerinden olan tanrıya insan kurban etmenin bir göstergesi olarak kaldığını da iddia eder.Bir ayin ve oyun dansı olan “vuici” incelediğimizde de görürüz ki;dinsel ritüelin bir parçasıyken de bir dans haline geldiğinde de nihai formu olan daireye ulaşır. Bu yönüyle döngüseldir ve tekrara dayalı bir biçimde ritüeli kurar.Geçmişte daha çok ayin fakat günümüzde dans olarak icra edilen vuicin düğünlerin başlangıç ve sonunda yapılan bir dans olması yönüyle çok tanrılı dönemdeki anlamını koruduğunu söyleyebiliriz.
Günümüzde ise biçimi değişmiş olup iki tema ile karşımıza çıkar biri ima dili kullanarak flört etmek yani pselhuh, öteki ise kimi zaman teatral öğelerin de bulunduğu şakalaşmadır. Buradan yola çıkarak danslar, içinde yeşerdiği topluluğun kültürüne ait izleri geleceğe taşıma nosyonunu da bünyesinde barındırır dersek yanlış olmaz. Dans iletişimdir ve insanlar için vazgeçilmez bir ihtiyaçtır. Danstaki mesajın aktarımı ise dansçının bedenini bir iletişim aracı olarak kullanabilmesiyle olasıdır.
Çerkes dansı aracılığıyla verilmek istenen izlenim konusunda; erkek dansçılar için özellikle, asalet, savaşçı ruh, cesaret, coşku ve kendine güven vurgulanırken, kız dansçılar için asillik, zarafet, nezaket, naiflik ve sakinlik vurgusu ön plana çıkar. Bununla birlikte hemen her dansın özelde de bir hikayesi veya bir fikri vardır.Toplumun hayat tarzını,kültürünü,toplum insanının kişiliğini birebir yansıtır.Hiç bir sevinçli tören “Kafe”siz olmaz.Bu oyunda erkeğin kişiliğinde sertlik,heybetle dimdik ayakta durma,kızın kişiliğindeki zarafet ve nezaket zirveye ulaşır.Yine Kafe Kuanşe dansında son derece ağırbaşlı,ince figürlerle aristokrat Çerkes yapısı ortaya konulur.
Çerkes kızlarının zarafetini gösteren lirik bir dans olan Hıgebz Kafe ile Çerkes yaşlılarının müziklerine olan düşkünlüklerini esprili bir dille anlatan T’lıj Kafeyi de sayabiliriz.Leperıfe ya da Leperuj dansında gerek kız gerekse erkek dansçı becerilerini sergiler. Mezdegu yada daha bilinen adıyla Şeşen kız ve erkeğin birbiriyle ahenk içinde coşkuyla icra ettiği bir danstır. Çerkeslerin vazgeçilmezlerinden olan atların hareketlerinden esinlenilerek oluşturulan Zıgathlet dansında ise atlı savaşçıların hareketlerindeki pratiklik,çeviklik,sert mücadele ön plana çıkar.Adını kutlu dağ Oşhamahueden alan dans Elbruz’un selamını tüm Çerkeslere iletir. Doğan bebeğin kötü ruhlar tarafından zarara uğramaması için düzenlenen eğlence tipi teatral danslara Guşehephe denirdi.Kamarıfe Çerkeslerin kamayı nasıl ustalıkla ve kolay bir şekilde kullandıklarını gösteren bir danstı.
Jeşteywue adını alan gece baskını savaşını koreografize eden bir danstı.Zefak’o kaşen olmak isteyenlerin duygusal bakımdan birbirlerine ilgili olup olmadığını anlamak üzere kurulmuş ve romantik ilişkileri konu alan bir danstır.Hakulaş Çerkeslerin eğlenceli tarafını gösteren hareketli ritimli esprili bir danstır.İslamey tüm Kuzey Kafkasya’da yaygın olarak oynanan hareketli bir danstır.Amerikalı yazar Robert Greene Toplumları genel olarak içe ve dışa dönükler diye ikiye ayırır. İçe dönük toplumlar daha üretken duygusal ve romantik bu bağlamda dans yoluyla kendi dışlarına çıkabilmeleri, sosyalleşme ve kültürden çok sağlıklı ve dengeli bir hayat için olmazsa olmaz bir gereklilik. Buradaki bilgilere dayanarak kesin olmamakla beraber Çerkesler için sanatla barışık içe dönük bir toplum diyebilir miyiz?Bilmiyorum . Müzik ve danstaki zenginliğimize bağladım bir an bunu.
Her toplumun geçmiş ve gelecek arasında bağ kurması kültürel vasıtalarla oluşturulur. Bu kültürel vasıtalar kültürel belleği meydana getirirler. Çerkeslerde bu bellek "Khabze"denilen soyut bir gelenekler veya kurallar bütünüyle sağlanır. Khabze soyut ama etkili bir kurallar manzumesi olarak Çerkeslerin kültürel belleklerinin harcını oluşturur. Dans ortamı özellikle genç kuşaklar arasında Çerkes kültürünün aktarımını sağlamakta ve gençler arasında bir sosyalleşme ortamı yaratmaktadır. Atalardan miras alınan belli kültür örüntülerini içselleştirmekte dans bir simge haline gelmekte. Ayrıca dans, toplumun kendi kültürlerini hem yaşattıkları, hem de dışarıya karşı izlenim oluştururken kullandıkları bir vasıtadır.İçsel ve dışsal bir vitrindir Bu yönden toplumsal hafıza için önemlidir. İnsanın var oluşundan bu yana varlığını sürdüren dans, tarih süreci içerisinde yaşanan gelişmelere ve değişmelere rağmen insan hayatındaki öneminden ve değerinden hiç bir şey kaybetmedi. Dans insan için bedensel hareketlerden çok iletişimin,kültür aktarımının ta kendisidir.
Kaynakça
- Çerkeslerde Sosyal Yaşam, Zekeriya Zihni (Jabağı Baj), KAFDAV Yayınları, 2007
- Çerkesler 1-2-3, Yalçın Kaya, Dahi Yayıncılık, 2015
-Sosyokültürel yönleriyle Çerkes Toplumu,KAFDAV Yayınları,2015
-Kafkas Halk Dansları Öğretim Yöntemleri ve Teknikleri,Şamil Eğitim ve Kültür Vakfı Yayınları No:2 Folklor Dizisi-Yayın no:1
-Kültürel Bellek ve Dans: Çerkes Düğünü,Çağdaş Demren-Akın Konak Araştırma Makalesi
-Uzunyayla Çerkeslerindeki Ceug Kavramına Oyun ve Karnaval Literatüründen Bakmak
,Dijan Özkurt-Araştırma Makalesi
Zeynep hanım, Çerkes halkının mutlu yarınlarını çemberin içindekilerle dışındakiler birlikte kuracaklar. Halkımızın yarınlarının mimarlarından olduğunuzu lütfen hiç unutmayın. Sizinle umutlandık!
31 Mayıs 2024 Cuma Saat 20:10Makalenizi bir çırpıda okudum Zeynep Hanım, su gibi akan bir anlatım biçiminiz var yormuyor, çok keyifli. Çerkes kültürünü ve danslarımızı, unutulan geçmişimizi ve öğretilerimizi bizlere tekrar sunmanız gurur verici. Bir Kafkas göçmeni olarak eskiden beri yazılarınızı severek okuyorum lütfen hep yazın, kültürel değerlerimize sahip çıkan için sizin gibi genç yazarlara ihtiyaç var
teşekkürlerimi sunuyorum.
Bir çırpıda okudum makalenizi, Zeynep Hanım,su gibi akan bir anlatım biçiminiz var yormuyor, okuması çok zevkli. Çerkes kültürünün tüm insanlığa değer katabilecek öğretilerini ve danslarımızın geçmişten gelen özellikleriyle birlikte sunmanız, mirasımızı hatırlamanız çok değerli. Bir Kafkas göçmeni olarak, makalelerinizi severek okuyorum ve teşekkürlerimi sunuyorum.
13 Mayıs 2024 Pazartesi Saat 22:03