Karakter boyutu :




Çerkeslerin Etnik Kimliği Sorunu Üzerine

07 Kasım 2021 Pazar Saat 23:16

Hüseyin KUŞHOV, Tarih Bilimleri Doçenti, 24 Ekim 2021
Önsöz: 1991 yılının Haziran ayında, Kabardey-Balkar Cumhuriyeti Devlet Başkanı V.M. Kokov ve Adigey Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı A.A. Carimov, "Biz Adigeleriz - Çerkesleriz" isimli bilimsel-uygulamalı bir konferans düzenledi.
Konferansın amacı, Rus dilinde, halkın öz adlandırmaları için (Adige) uygun tek bir etnik adın bilimsel olarak doğrulanmasıydı.
Bilim insanları, tarihçiler, arkeologlar, etnologlar, dilbilimciler, edebiyat bilimcileri, halkbilimciler, filozoflar, sosyologlar vb. iki gün boyunca bilimsel raporlarında, halkın endoetnonimi (kendilerine verdikleri adı) olan “Adige” ile insanların etnokültürel kimliğinin tüm yönlerini pratik olarak araştırdılar ve bir halkı üç etnik isimle (Kabardey, Adige, Çerkes) tanımlamanın hiçbir bilimsel temeli olmadığı sonucuna vardılar. Aynı zamanda, “Adige” öz adının yabancı dillerdeki karşılığının “Çerkes” olduğu kabul edildi.
Sunulan makale, halkın birliğinin bilimsel olarak temellendirilmesi ve Rusça'da tek bir etnonimin kullanılması için konferansın temeli olarak kabul edildi. Konferans katılımcıları, Rusça resmi belgelerde Adigelerin tek adının “Çerkes” etnik adı ile meşrulaştırılması talebiyle Kabardey-Balkar Yüksek Konseyi ve Adige Yüksek Konseyi'ne bir başvuru hazırladı. Ancak Ağustos 1991 darbesi bu konunun uygulanmasını engelledi ve sonraki olaylar bu sorunun Kabardey-Balkarya ve Adigey liderliğinin çıkarlarıyla çatıştığını gösterdi.
Bugün nüfus sayımıyla ilgili sorun güncel hale gelmiştir ve bunu siyasallaştırma girişimleri ortadadır.
1991'de Maykop'ta yapılan bilimsel konferans ve dikkatinize sunulan makale, bu sorunun siyasi düzlemde değil, yalnızca bilim ve öz farkındalık alanında olduğunu kanıtlamaktadır.

Hüseyin Kuşhov, Tarih bilimleri doçenti.
Çerkeslerin Etnik Kimliği Sorunu Üzerine:
Ulusal sorunlara en uygun çözüm arayışında bilimin katılımı esastır. Mitologlardan ve ilkel ideolojik imalardan arınmış, yeterli bir etnik öz-farkındalık ancak bilimsel araçların yardımıyla oluşturulabilir.
Sovyet sonrası dönemde Adige kimliğinin bir dizi sorunu arasında, terminolojik belirsizlik ve Adigelerin etnik tanımındaki karışıklık sorunu özellikle dile getirilmiştir. Tek bir kimliğe ve öz ada sahip bir etnik grubun, Rus resmi literatüründe “Kabardeyler”, “Adigeler” ve “Çerkesler” olarak tanımlanan üç halka yapay olarak bölünmesiyle oluşan tarihsel bir olgudan bahsetmekteyiz.
Bu çalışmanın amacı, mevcut durumun siyasi nedenlerini belirlemenin ayrıntılarına girmeden, bu tür bir etnik kimlik ve bölünmenin, yani tek bir etnik grubun yapay olarak bölünmesinin herhangi bir nesnel bilimsel dayanağı olup olmadığını bulmaktır.
Öncelikle etnoloji biliminde "halk" ve "etnik grup" terimlerinin ne anlama geldiğini bulmak gerekir. Akademisyen Y.V. Bromley’in formülasyonuna göre "etnik grup, yalnızca kendisinin farkında olan ve kendisini diğer benzer topluluklardan ayıran kültürel toplulukları temsil eder."
Başka bir deyişle, bir etnik grup, yalnızca "biz-onlar" antitezini benimseyen insanların toplamı olarak adlandırılabilir. Bu nedenle, bir etnik grubun en önemli tanımı, belirli bir insan topluluğu tarafından grup birliğinin farkındalığıdır. Birliklerinin ve ortak kökenlerinin bu farkındalığına etnik veya ulusal kimlik denir. Benlik bilincinin veya kimliğin dış ifadesi, ortak bir öz ad yani etnonimdir.
Çerkesler, genetik kökleri bin yıllara dayanan dünyanın en eski halkları arasındadır. Çeşitli tarihsel dönemlerde, modern Çerkeslerin ataları dünyada Hattiler, Kasklar, Meotlar, Sindler, Kerketler, Zihler, Kasoglar vb. isimlerle tanınıyorlardı. Modern Çerkes etnik grubunun uzun oluşum süreci milattan sonra 8. - 10. yüzyıllarda sona ermektedir.
Örnek olarak, İtalyan etnik topluluğunun 11.-12. yüzyıllarda şekillenmeye başladığını fakat bu sürecin ancak 19. yüzyılın ikinci yarısında tamamlandığını belirtelim. Fransız etnik birliği 12.-14. yüzyıllarda şekillenmeye başlamıştır ve 16. yüzyılda sona ermiştir. Gürcü etnik grubunun oluşum sürecinin tamamlanması 12.-13. yüzyıllara dayanır vb. Böylece, son olarak Çerkesler, en az 11 asırdır, tek bir etnik organizma olarak kendilerinin farkındadırlar ve bu birliği "Adige" öz adıyla ifade ederler.
Aynı zamanda, bir etnik grubun karakteristiği olan özelliklerin nesnel varoluşunun belirli alanlarının, ne kadar istikrarlı ve önemli olursa olsun, yalnızca kendi farkındalıkları ve kendilerini adlandırmalarıyla sınırlı olmadığı belirtilmelidir. Etnolojik bilimdeki diğer en önemli etno-karakterize edici özelliklerin yanı sıra, bölge, kültür, dil, ruh, ırksal veya antropolojik benzerlik ortaklığı da vardır.
Bu işaretlerin her birini Çerkeslerle ilgili olarak kısaca ele alalım. Çerkes etnik grubunun bölgesel parametreleri iyi bilinmektedir ve zaman içinde sabittir. Son beş ila altı bin yıllık yerleşim alanları, batıda Karadeniz ve Azak Denizlerinden, doğuda Çeçenistan ve Dağıstan'a kadar Kuzey Kafkasya'nın geniş topraklarıdır. Çeşitli tarihsel dönemlerde, doğal olarak biraz değişip, genişleyip, sonra küçülmüştür, ancak 19. yüzyılın 60'lı yıllarına kadar "Adige Heku" (Çerkesya) adı verilen Adige etnik grubunun istikrarlı bir oluşum ve yerleşim bölgesi olarak kaldı.
Çerkesler için sonuçları felaket olan 100 yıllık Kafkas savaşının bir sonucu olarak, tarihi ve etnik topraklarının çoğunu kaybettiler, Çerkeslerin 9/10'undan fazlası tarihi anavatanlarından Osmanlı İmparatorluğu'na zorla sürgün edildi. Yok edilmekten ve tehcirden kurtularak Kafkasya'da kalan az sayıdaki Çerkesler de toprak bütünlüğünü kaybetti. Ancak sonrasında, daha önce birleşik bir bölgenin küçük yerleşim alanlarında üç ayrı Sovyet özerk oluşumunun ilanıyla resmileştirilen bölgesel ayrılık, hiçbir etnik kimliği veya halkın genel adını (etnonimi) değiştirmedi. Aksi de olamazdı, çünkü etnolojik bilim açısından "toprak bütünlüğü bir etnik grubun ortaya çıkması için bir koşul ve onun varoluşu için bir faktör olarak açıkça sınırlandırılmalıdır."
Ünlü etnologlar N.N. Çeboksarov ve S.A. Arutyunov ayrıca, bir etnik grubun oluşumu için en önemli koşul olarak karşımıza çıkan bölgenin, etnik grubun tüm parçalarının yeniden oluşumu için kesinlikle zorunlu bir faktör olmadığını vurgulamaktadır. Tanınmış etnolojik düşünce teorisyenlerinin yukarıdaki görüşleri, sadece farklı ve uzak bölgelerde değil, farklı ülkelerde yaşayıp aynı etnik adı taşıyanların bile nesilden nesile ulusal kimliklerini koruduklarına dair sayısız pratik örnekle desteklenebilir: Rusya Federasyonu ve yurtdışındaki Çerkesler, dünyanın dört bir yanına dağılmış olan Yahudiler; Ermenistan, Rusya, Fransa, ABD ve Suriye'deki Ermeniler; Ukrayna, Kanada, Slovakya'daki Ukraynalılar vb.
Etnik bir tanımlayıcı olarak kültüre hem yerli hem de yabancı bilimde önemli bir yer verilmiştir. Kültürün hem maddi hem de manevi karakteristik özellikleri, öz-farkındalıkla birlikte en önemli etno-farklılaştırıcı ve etno-tanımlayıcı işaretler olarak yer alır. Kültürün dil, din, halk sanatı, folklor, gelenekler, görenekler, ritüeller, davranış kalıpları, konutlar, yemekler vb. hemen hemen tüm bileşenleri, her ulusun belirgin bir etnik renginin olduğunu gösterir.
Önde gelen bilim insanı S.A. Tokarev'in uzun zaman önce belirttiği gibi, kültürün bileşenlerinden hiçbirinin vazgeçilmez bir etno-farklılaştırma özelliği olmadığı doğrudur. Bazı halklarda etnokültürel özgüllük en açık biçimde dinde kendini gösterir. Örneğin, aynı dili konuşan ve ortak bir kökene sahip olan Sırplar, Hırvatlar ve Boşnaklar farklı etnik kimliğe sahiptirler, çünkü din (sırasıyla; Ortodoksluk, Katoliklik, İslam) sınırlandırma ve etnik öz-tanımlamanın ana faktörü haline gelmiştir ve aksine, Almanlar, Araplar, Abhazlar, Japonlar veya Koreliler arasındaki dini ve mezhepsel farklılıklar, ne ortak adlarını ne de tek bir etnik organizma olarak kendilerinin farkında olmalarını değiştirmemiştir. Diğerlerinde, etnokültürel özgüllük, davranışın karakteristik özelliklerinde kendini göstermiştir (örneğin, diğer birçok halkın aksine, Bulgarlar başlarını sallayarak hayır derler ve başı bir yandan diğer yana sallamak da evet anlamına gelir; Japonlar ise üzücü bir haber verirken dinleyen kişiye acı vermemek adına gülümserler vb.)
Çerkeslerin etnik kültürü, yalnızca özgünlüğüyle ulusal kimliğin en önemli tanımlayıcısı ve tercümanı olmakla kalmaz, aynı zamanda etnik grubun ikamet ettiği topraklar boyunca çarpıcı bir tipolojik birlik örneğidir. Genel Çerkes etnik özgünlüğü; halk sanatı, sözlü halk eserleri, görgü kuralları, konut, giyim, yemek, hijyen alışkanlıkları vb. kültürün tüm bileşenlerinde tam anlamıyla kendini gösterir. Dahası, çoğu komşu halkın (ve diğerlerinin) aksine yerel farklılıklar, Çerkeslerin, dünya halklarının çoğu gibi, bir dizi yerel etnokültürel alt bölüm olan alt etnik gruplardan oluşmasına rağmen, etnokültürün tüm bileşenlerinde o kadar önemsiz bir şekilde ifade edilir ki, genellikle yalnızca profesyonel araştırmacılar tarafından fark edilirler.
19. yüzyılın ortalarında, yani Çerkeslerin ulusal felaketinin arifesinde, bu tür on iki alt etnik topluluk vardı ve bunlar da Çerkesya'nın on iki tarihi ve kültürel bölgeye (oblasta) bölünmesinin temeli oldu: Kabardeyler - Kabardey, Besleneyler - Besleney, Mahoşlar - Mahoş, Yegerukaylar - Yegerukay, Temirgoylar - Temirgoy, Memhegler – Mamheg, Abadzehler - Abadzeh, Hatukaylar - Hatukay, Bjeduglar – Bjedug, Natuhaylar – Natuhay, Şapsuglar – Şapsug, Ubıhlar – Ubıh. Ülkenin bu etnokültürel ve etnocoğrafik yapısı, Çerkesya'nın ulusal bayrağındaki 12 yıldıza sembolik olarak yansımıştır.
Aynı zamanda, farklı taksonomik sıradaki etnik hiyerarşinin etnik kimlik üzerinde kesin bir etkisi olduğu vurgulanmalıdır. Böylece, aynı kişi aynı anda kendini Kafkasyalı (bir metaetnos veya makroetnosun temsilcisi - bir dizi etnik grup), Çerkes (ana etnik birimin temsilcisi) ve Kabardey olarak tanımlayabilir ( bir alt etnik grubun temsilcisi - etnik hiyerarşinin en düşük taksonomik seviyesi).
Bu benzetmeyle, bir Rus kendini aynı anda bir Slav, bir Kazak veya bir Pomor; bir Alman ise, bir Hint-Avrupalı (Aryan) ve bir Sakson olarak görebilir. Bununla birlikte, bir etnonimin (Çerkes, Rus, Alman) aksine, ne metaetnik ne de alt etnik tanımlar etnik tanımlayıcılar olamaz, ancak yalnızca "halkın kendisinden daha az yoğun etnik özelliklere sahip toplulukları – etnik grupları" ifade eder.
Çerkeslerin de belli bir dil topluluğu vardır. Şapsug olsun, Bjedug olsun veya Kabardey olsun herhangi bir Çerkes ve yurtdışındaki bir yurttaş, dilini "Adigebze" yani Çerkesçe olarak adlandırır. Bir etnik grubun en önemli özelliklerinden biri olarak öne çıkan dil, aynı zamanda etnokültürel bilginin iletilmesinin ana aracıdır.
Hemen hemen tüm dillerde bulunan belirli lehçe farklılıkları genellikle tek bir edebi dil tarafından dengelenir. Ancak, 20. yüzyılın 20'li yıllarının başında, modern yazının yaratılması sırasında, Bolşevikler, gönüllü olarak aldıkları kararla, edebi dilin iki versiyonunu kabul ettiler; Adige (Kyah veya Aşağı Çerkes lehçelerine dayanarak) ve Kabardey (Yukarı Çerkes lehçesine dayanarak). Açıktır ki, Çerkeslerin parçalanmasına yönelik bu sonraki adım, dilsel birleşmeye yol açmadı, tam tersine, dilin diyalektik farklılıklarını korudu.
Bu bağlamda, birçok halk arasındaki yerel dil farklılıkların, bir etnik grup içindeki alt etnik gruplar arasındaki iletişimin ancak ulusal edebi dilde mümkün olabilecek kadar büyük olduğunu hatırlamak yerinde olur. Örneğin, edebi dili bilmeyen kuzey ve güney Çinliler birbirlerini hiç anlamamaktadır. Edebi Almanca ortamı olmadan, bir Bavyeralı ile Sakson, edebi Arapça olmadan Ürdün Arapları ile Mısırlılar vb. arasında iletişim çok zordur. Aynı zamanda, ortak bir Çerkes edebi dilinin olmaması, çeşitli alt etnik grupların temsilcileri arasındaki iletişime engel değildir.
Psikolojik yapı ve ulusal karakterin özellikleri de Çerkesleri diğer etnik topluluklardan ayırır. Y. V. Bromley, "Bir etnik grubun karakteri, üyeleri için tipik bir güdüler sistemiyle ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdır. Örneğin; ihtiyaçları, ilgi alanları, değer yönelimleri, tutumları, inançları, idealleri vb." diye belirtmiştir. Böyle bir güdü sistemi, ulusal bir zihniyetin, dünya algısının bir yolu ve Çerkeslerin bir dizi ahlaki ilkesinin oluşumunun temeli haline gelir.
Cesaret, hoşgörü, nezaket, konukseverlik vb. Çerkeslerin ulusal karakterinin ana özellikleri arasında geniş bir şekilde ifade edilir. Aynı zamanda, özel bir bilinç tipinin oluşumunun temeli olan Çerkes zihniyetinin tanımlayıcı ilkesi, kişisel özgürlüğün mutlak bir değer olarak algılanması ve tanınmasıdır. Çerkeslerin bireyci bilincinin arketiplerini hesaba katmadan, çeşitli tarih, kültür ve etnik psikoloji fenomenlerini yeterince anlamak imkansızdır. Özellikle Kafkas Savaşı sırasında ve sonucunda Çerkeslerin yaşadığı ulusal felaketin ölçeği, yalnızca küresel jeopolitik nedenlerle değil, aynı zamanda iki tür bilincin (Çerkes bireyci ve kolektivist Rus imparatorluğu) çarpışmasında ortaya çıkan çözülemez (sentezlenmemiş) çelişkilerle de açıklanmaktadır.
Çerkeslerin ırksal ve antropolojik özellikleri de oldukça homojendir. Çoğunlukla, büyük Kafkas ırkının Balkan-Kafkas ırkının Pontik ve kısmen Kafkas antropolojik türlerine aittirler. Irksal ve antropolojik özelliklerin her zaman kesin olarak etno-farklılaştırıcı olmayabileceği doğrudur. Örneğin çoğu Latin Amerika etnik grubu farklı ırklara mensuptur.
Bu nedenle, bilimde benimsenen ana etno-farklılaştırıcı işaretlerin kısa bir analizi, kendilerini "Adige" olarak adlandıran ve Rusça'daki resmi literatürde "Kabardeyler", "Adigeler" ve "Çerkesler" olarak tanımlanan halk topluluğunun tek bir etnik organizma, yani tek bir halk olduğunu açıkça kanıtlamaktadır. Sonuç olarak, bir halka tek bir etnik adla hitap edilmelidir. Ancak, gerçekte, bir etnik grubun tek öz adı, Rusça’da üç etnik terimle tanımlanarak, üçünün varlığı “yakından ilişkili” olmasına rağmen Kabardeyler, Adigeler ve Çerkesler şeklinde farklı halk isimleriyle belirtilen absürtlüğüyle benzersiz olan bir durum gelişmiştir.
Adigeler-Çerkesler örneğinde olduğu gibi, bir halk adının keyfi olarak üç etnik isme dönüştürülmesi, dünya etnik tanım pratiğinde hiçbir analojisi olmayan istisnai bir fenomense, o zaman farklı öz adlara sahip ilgili etnik toplulukların tek bir halk olarak tanımlanması şeklinde karşıt nitelikte birkaç örnek gösterilebilir. Bu nedenle, Rusça'da "Mordovyalılar" etnik terimi altında hem kendilerini Mokşa olarak adlandıranlar hem de “Erzya” öz adına sahip olanlar vardır. Bazı Osetyalılar, "İron", diğerleri "Digoron" etnik adı ile kendilerini tanımlarlar. Balkarlar hem "Malkarları" hem "Taulu" öz adlarını kullanırlar. Gürcüler, Kartvelliler ile birlikte, kendi adlarına sahip olan ve 1926 Genel Birlik Nüfus Sayımında bile bağımsız halklar olarak tanımlanan Mingreliler, Svanlar ve Acarlardır.
“Adige” ve “Çerkes” etnonimleri, hem bireyin hem de belirli bir etnik topluluğun, birliklerinin ve diğer benzer topluluklardan farklılığının farkındalığının yalnızca tanımlayıcıları değildir. V.A. Nikonov'un haklı olarak belirttiği üzere, etnonim “içeriyi birleştiren ve dışarıyı ayrıştıran bir faktördür”. Genellikle, aynı etnik gruplar, öz adlarının (endoetnonim) yanı sıra dış adlara da (ekzoetnonim) sahiptirler. Bu bağlamda, "Adige" etnonimi bir endoetnonimdir ve "Çerkes" etnonimi bir ekzoetnonimdir.
Halkların kendilerine verdikleri adlarıyla yabancı dillerdeki adları arasındaki tutarsızlık yaygın bir olgudur. Ermeniler kendilerine "hay", Gürcüler "Kartveli", Çeçenler "Nohçiy", İnguşlar "Galgay", Abhazlar "Apsua", Yakutlar "Saha", Yunanlılar "Helen", Arnavutlar "Şkiptar", Finler "Suomi" vb. derler. Çoğu zaman, ekzoetnonimler yalnızca etnonimden, öz addan (endoetnonim) değil, aynı zamanda birbirlerinden de farklıdır. Örneğin, öz adı “Doyç” (Deutsch, Alman) olan halka Ruslar “Nemtsı”, İngilizler “German”, Fransızlar “Aleman”, İtalyanlar “Tedesko”, Sırplar ise “Şvab” demektedirler.
Hem Batı'da hem de Doğu'da Çerkesleri dış dünyayla özdeşleştiren "Çerkes" etnik adı çok istikrarlıdır. İlk kez 12. yüzyılın Mısır kaynaklarında "jarkas" şeklinde karşımıza çıkar. Yaklaşık 13. yüzyılda Arap, Fars ve Batı Avrupa kaynaklarında "Çerkes" etnik adı yaygın olarak Adigeleri belirtmek için kullanılmaya başlamıştır. 15. yüzyıldan itibaren "Çerkes" etnonimi ile birlikte Adigelerin tüm ülkesi, kalıcı isimleri olan "Çerkesya"yı alır.
En belirgin etnik işaretlerden biri olarak öne çıkan etnonimlerin, adı geçenlerin belirli bir özelliğini de ifade ettiği belirtilmelidir. V.A. Nikonov'a göre, etnonimler ideolojik işlevleri de yerine getiriyor, bazen bir slogan veya bir afiş görevi görüyor.
Bu bağlamda, "Çerkes" etnoniminin (özellikle geleneksel Çerkes toplumunun en parlak döneminde) sadece etnik bir tanımlayıcı olarak değil, aynı zamanda aksiyolojik anlamda da kullanıldığını hatırlamak uygundur çünkü bir dizi tamamlayıcı nitelik ve değerli özelliklerle (erdem) ilişkilendirilmiştir.
Ancak, Sovyet-emperyalizminin Çerkesleri etnik olarak bölme politikasının bir sonucu olarak ortaya çıkan ulusal özbilinçteki belirli bir deformasyonun varlığını inkar etmek yanlış olur. Nart Hojurat’ın cumhuriyetçi medya organlarından birinin sayfalarındaki etnik öz ifadesi, bu öz-farkındalık deformasyonunun açık bir örneği olabilir. Yakın zamanda yürütülen Genel Rusya Nüfus Sayımına katılımdan bahsederken, şöyle yazmıştır: “Milliyet” sütununa “Abadzeh” yazdım. "Çerkes" yazsam benim Karaçay-Çerkesyalı olduğumu, atalarımın da Adıgeyli olduğunu düşünürlerdi." Ayrıca, bilimsel literatürde bile, bazı önde gelen Çerkes bilim insanlarının kullandığı “Adige halkları”, “Adige milliyeti”, “Adige edebiyatları” vb. gibi mantıksız ifadelere sıklıkla rastlanabilir. "Çerkes" teriminin Çerkes diline "Şerdjes" biçimindeki ters çevirisi de gülünç görünüyor, çünkü yalnızca orijinal öz adları olan “Adige” ekzoetnonimin yeterli bir eşdeğeri olarak kabul edilebilir.
Yukarıdakileri özetlerken, en genel anlayışta, bir etnik topluluğun (etnik grup, halk, millet), genel olarak iki biçimde ortaya çıkan (öz adlandırma ve dış adlandırma) bir etnonime sahip bir insan topluluğu olduğunu belirtiyoruz. Bu nedenle, “Kabardinets” (Kabardey) ve “Adıgeets” (Adige) terimlerinin Rusça'da resmi olarak kabul edilen etnonimler olarak “Adige” öz adlı bir etnik topluluğun belirlenmesi konusunda bilimsel bir temeli bulunmamaktadır.
Aynı zamanda, "Çerkes" etnik adı yüzyıllardır sadece ulusal kimliğin dışsal bir göstergesi olarak istikrarını göstermekle kalmamıştır, aynı zamanda hem bilimsel argümanlar açısından hem de tarihsel sürekliliği ihlal etme girişimlerine izin vermeyen sağduyu açısından bugün bile Kabardeyler ve Adigeler için Rusça'da kabul edilebilir tek terminolojik tanımlayıcı olmaya devam etmektedir.
Kaynak: http://zapravakbr.com/index.php/30-uncategorised/1754-k-probleme-etnicheskoj-identifikatsii-cherkesov?fbclid=IwAR0XGCWOrbXNIT5xN-TyqkMG4hmIoS55M6Mzh8viJ_AKl6IIRCLjU9c14zU
Çeviri: Ahsen Sıla Gökpınar
Cherkessia.net, 7 Kasım 2021
Bu haber toplam 4778 defa okundu.


Bu habere yorum eklenmemiştir. İlk yorumu siz ekleyin.