Karakter boyutu :




Vune Guaşe (Унэ Гуащэ)

22 Ocak 2023 Pazar Saat 18:44

Çerkes (Adıge) dilinde tek kelime guaşe (гуащэ) ile gösterilen dört kavramla başlayalım:
1.Tanrıça. Örneğin, nehirlerin tanrıçası (Псыхъуэ-Гуащэ),bahçelerin tanrıçası (Хадэ-Гуащэ), deniz tanrıçası (Хы-Гуащэ), ağaçların tanrıçası (Жыг-Гуащэ), orman tanrıçası (Мэз-Гуащэ), evin tanrıçası (Унэ-Гуащэ ).
2. Prenses;
3. Kayınvalide (kural olarak gelinin getirildiği ailedeki en yaşlı kadın);
4. Kukla (genellikle antropomorfik).
Oldukça farklı bu dört kavramın aynı kelimeyle bir araya gelmesinin altında yatan nedir?
Guaşe kelimesinin asıl anlamı "tanrıça" kavramıdır. Görünüşe göre, bu anlam, kadın kültünün kutsal nesneleri olduğu ve evin kadın bölümünde saklandığı açık olan heykelcikler veya figürinler tanrı imgelerine de aktarılıyor. Açıkçası, böyle bir heykelcik yedirildi, giydirildi, adak sunuldu vs. Hristiyanlık ve daha sonra İslam bu kültleri takibe almaya başlayınca, heykelcikler yok edilmeye başlandı.
Ancak, öyle anlaşılıyor ki, bu takibe alma öncesi bile, Guaşe kelimesinin asıl anlamı olan tanrıçanın bir görüntüsü olarak yavaş yavaş kayboldu. Kızların oynadığı antropomorfik bir bebeği ve daha sonra herhangi bir bebeği etiketlemeye başladılar. Böylece, artık Guaşe kelimesi, "tanrıça" kavramından çok "kukla bebek" kavramıyla ilişkilendirilmiştir.

Resim: Hamid Savkuev
Bu bağlamda, "Kabardey Folkloru" kitabından aşağıdaki alıntı ilginçtir:
"Kabardeyler tarafından İslam'ın kabul edilmesinden sonra, ev sahibinin yeğeni eve geldi... evde ahşaptan yapılmış Psatha’yi (Псатхэ) gördü. Yeğen akrabalarına hâlâ putperest oldukları için öfkeleniyordu. Kadınlar odadan çıktıklarında (büyük olasılıkla evin yarısından (kadınlar odası) bahsediyoruz. En eski kutsal ayin biçimlerinin kadın ortamında korunduğu için, beki de tanrıyı (idolü) tasvir etmeye, ritüelleri gerçekleştirmeye ilgilenebilecek olan kadınlardır)… Yeğen idölü aldı, avluya attı. İdol hemen küçük parçalara ayrıldı. Kadınlar hıçkırarak ağlıyordu: "Ah, başımıza bela geldi, musibetlere mahkûm olduk, ölsek daha iyi olurdu, yeğen ortaya çıktı, ruhun yaratıcısı olan Psathe’ye acı çektirdi". Kadınların söylediği buydu"2.
Görünüşe göre, Çerkes panteonunun çeşitli tanrıların kendi ahşap tasvirleri vardı ve onların evde bulunması, evin kutsanması, içinde ilahi bir ruhun varlığı, mutluluğu vb. ile ilişkiliydi.
Tanrıların bu tasvirleri, "penat’lar" (Romalıların ev tanrıları) kavramıyla oldukça karşılaştırılabilir.
I.M. Nakhov, Vergilius 'un Aeneas 'ine yaptığı yorumlarda özellikle şöyle yazıyor: "…. Yanan Troya'dan (Truva) kaçan Aeneas, babasının penat’larını yanına almayı başardı, yani Şehrin koruyucu tanrılarının ahşap tasvirleri (italiklerimiz. - N. F.). Bu sayede Troya, kaderin iradesiyle kurulacak, Aeneas için de kurulması gerekli olan, İtalya'da gelecekteki bir devlette, devam etmeyi başardı"3.
Başka bir deyişle, bölge ve ruh halleri değil, hatta sakinler bile değil, yani penat’lar, şehrin ruhu ve yaşamın kapısıydı: Penat’lar sağlam olduğu sürece, şehir de yaşıyordu. Penat’lar, İtalya'da yeni bir devletin kurulmasıyla birlikte Troya'nın geçmişi ve geleceğinin kutsal bir bağıydı.
Penat’ların önemi üzerinde daha ayrıntılı olarak duralım. Aeneas’de bahsedilen sözlere bakılırsa:
… Uzaklarda, Mavors'un geniş tarlalara sahip olduğu bir arazi var, Trakya halkı sürüyor…
Ülkenin penat’ları Truva penat’larına dosttu.
………………………….
İşte tanrıların heykelleri, kutsal Frigya penat’ları, ateşten yanan Troya'dan yanıma aldıklarım, rüyamda bana göründü...
Gelecekteki soyunuzu yıldızlara yücelteceğiz, şehirlerine hakimiyet bahşedeceğiz…
Tanrıların kehanet sesi ve vizyonları beni etkiledi: Önümdeki penat’ların yüzlerini rüyamda görmedim, tanrıların görünümlerini öğrendim...
Yataktan zıplayarak, sevinçle avuçlarımı yukarı doğru uzatıyorum, ellerim ile gökyüzüne dua ederek, hemen ocağın üzerindeki sulandırılmamış şaraptan libasyon yapıyorum4.,Metinden, farklı toprakların penat’ları Troya penat’larıyla hem dost hem de onlara düşman olabileceği anlaşılmaktadır. Aeneas’ın torunlarına büyük bir gelecek sağlama gücüne sahiptiler. Tanrılar gibi ya da tasvir ettikleri tanrılar adına konuşuyorlar.
Kuşkusuz, yukarıda bahsedilen ahşap ggörüntü Psatha (Псатхэ), yaygın Çerkes penat’ların imgelerinden biri olarak algılanabilir. Çerkeslerin dekoratif el sanatına odaklanan "Halk Sanatı" adlı albümde, evin çatısına tutturulmuş ahşap bir heykelciğin resmi yer alıyor (Res. 1).
Resimdeki görüntü, yoğun bir şekilde stilize edilmiş olmasına rağmen açıkça kadınsıdır. Ahşap ve diğer malzemelerde benzer, diğer tanrı tasvirlerinin varlığı, oyuncak bebek (kukla) kavramı ile "tanrıça" kavramının tek kelimeyle ifade edilmeye başlanmasına katkıda bulunmuştur.
Tam olarak dişil tanrı ile oyuncak bebek neden ilişkilendirildi?
Görünüşe göre, en arkaik kutsal kültlerin korunduğu, dikkatle evin içinde korunduğu yer kadınların dünyasındaydı. Çin'deki kadın kültlerinden biri örnek olarak verilebilir: Kızıl teyze, küçük kızların bebeğine (heykeline) eğildiği, ondan iyi bir kayınvalide istediği ve genellikle ondan bir kahin olarak soran ruhun adıdır.( Hayatı boyunca, ait olduğu adamın karısı tarafından zulüm gören bir cariyeydi. Sıkıntıdan öldü, her yerde olduğu gibi, gördüğü eziyet onun tapınmasını yarattı).
Çerkes dünyasında kadın güzelliğinin kriterlerinden biri de guaşe ile yapılan karşılaştırmadır. Kabardey'de bir kızın çok güzel olduğunu söylemek istediklerinde "kemik oyuncak bebek gibi", "къупщхьэ гуащэм хуэдэщ" veya "bir tanrıça suretinde yaratılmış" " гуащэщIыкIэ " derler. Görünüşe göre, karşılaştırma, doğaüstü, ilahi güzelliğin bir görüntüsü olarak kemikten (muhtemelen fildişinden) yapılmış bir dişi tanrı heykelciğe kadar uzanıyor.
Guaşe kelimesi "prenses" ve "kayınvalide" iki anlamı nasıl bir araya getirdi?
Bence bu aynı kutsal kadın kültleriyle bağlantılıdır. Görünüşe göre prenses, pozisyonundan dolayı, kadın tanrının yüce rahibesiydi ya da tanrının dünyevi enkarnasyonu olarak kabul ediliyordu. İlk durumda, dini törenler sırasında, örneğin Eski Mısır'da olduğu gibi, özel bir şekilde giyinmiş olarak tanrıçayı temsil edebilirdi
Bu noktada ona bir tanrıça olarak hitap edildi. Böylece, "prenses" kavramı bir yüce rahibe veya bir tanrının dünyevi enkarnasyonu olarak, "tanrıça" kavramı, guaşe kelimesinin anlamsal yörüngesine girdi.
Kayınvalide, sırayla, evin (klanın) en yaşlı kadını olarak, anaerkil olarak, aynı zamanda, klanın dişi ilahi ilkesiyle de ilişkiliydi. (eski taş kadın figürlerini hatırlayın). Başka bir deyişle, bir evdeki veya bütün bir klandaki kutsal kadın kültlerin ritüelleri sırasında dişi bir ata ilahla ilişkilendirilebilir veya onun rahibesi olabilir.
Böylece, bu dört kavramın "tanrıça", "kayınvalide", "prenses" ve "oyuncak bebek" (kukla) neden orijinal anlamı "tanrıça" olan tek bir guaşe kelimesiyle gösterildiği anlaşılıyor.
İki kavram "prenses" ve "tanrıça" arasındaki ilişki, A. T. Şortanov tarafından da guaşe'nin orijinal anlamı, etimonu, tanrıça olduğunu dikkate alarak belirtmiştir. Araştırmacı şöyle diyor: "...Guaşe bir prensestir. Ancak, "guaşe" kelimesinin asıl anlamı "tanrıça" dır."6.
Bu çalışma, guaşe'yi betimlediği anlaşılan ahşap bir figürün (Res. 1) ile Kuban kültürü dönemine ait bronz bir kadın tanrı heykelciğin (Res. 2) rastgele karşılaştırılması ile başlamıştır. Karşılaştırma aşağıdaki sonuçları verdi:
- Heykelciklerin farklı yükseklikleri vardır: ahşap heykelcik guaşe 18 cm, Kuban bronz heykelcik 5,1 cm; aynı ölçekte tasvir edildikleri için farklı paralellikler gösteriyor;
- Bronz heykelcik, gözler için yarıklar olan bir ritüel maskeli çıplak bir kadını tasvir ediyor. Ahşap heykelcik maskeli başın ana hatlarıyla yuvarlak bir kafaya sahiptir (Şek. 3a);
- bronz heykelciğin elleri, dirsek eklemlerinde net bir şekilde vurgulanmadan kalçalara yaslanmış yaylar olarak tasvir edilmiştir (bu, ellerin tasviri için karakteristik değildir: kural olarak, dirsekler öne çıkar). Ahşap heykelciğin elleri de kalçalara yaslanmış yaylar şeklinde tasvir edilmiştir, benzer şekilde dirsek kıvrımlarında net bir ayrım yoktur (Şek. 36);
- Kuban görüntüsünde bacaklar hafifçe bükülmüş, diz kıvrımları vurgulanmış olarak gösterilmiştir. Aynı şeyi ahşap görüntüde de görüyoruz: bacaklarda açıkça tanımlanmış diz kıvrımları var (Şekil 3в).

Şu soru ortaya çıkıyor: Bu heykelciklerin hem bir bütün olarak hem de ögeleri olarak eşleşmeleri bir tesadüf müdür?
Bence değil. (Bu tezin gelecekte doğrulanacağına inanıyoruz.) Ahşap guaşe heykelciği, üç boyutlu bir Kuban görüntüsünün düzlemsel bir görüntüsü olarak düşünülebilir. Görüntünün gelişimi şu şekildedir: ilk başta hacimli ve oldukça gerçekçidir. bir sonraki adım düz daha stilize edilmiştir. Sonraki zaten belli bir anlamsal ve ritüel yük taşıyan, maksimum stilize edilmiş bir işarettir.
Görüntünün oldukça spesifik şekillerinin korunması, (hem tüm figürün ana hatlarını hem de bireysel parçalarının yerlerini ifade eder) dini imgelerde (ikonlar, heykeller vb.) belirli sabit pozların yanı sıra, bu tür ritüel imgelerin var olduğu dünyanın birçok dininde kutsallaştırıldığı söylenebilir.
Çerkes nakış işlemelerinde ve kadın kıyafetlerinde benzer gümüş unsurlar bulunabiliyor. Bu kutsallaştırma, eski zamanlarda guaşe kültünün ortaya çıkışından 19. yüzyıla kadar Çerkes geleneklerinde korunmuştur.
Yukarıda bahsedilen kadın tanrı guaşe'nin ahşap görüntüsüne geri dönelim.
Sanki evi koruyormuş gibi evin çatısına tutturulduğu göz önüne alındığında, bunun evin koruyucu tanrıçası Vune Guaşe'nin (Унэ Гуащэ) bir tasviri olduğunu kesin varsayabiliriz.
Notlar :
1:A. T. Şortanov Adıge kültleri. Nalçik: Elbrus, 1992, s.84.
2:Kabardey folkloru / Ed. ed. G. I. Broydo. Nalçik: El-Fa, 2000, s.99.
3:Avrupa antik çağ ve Orta Çağ destanı/ Comp. I. M. Nakhov M .: Çocuk edebiyatı, 1989. S. 706.
4: aynı yerde s. 334, 347.
5: Pu Songling. Liao Zhai'nin Olağanüstü Öyküleri . M:Kurgu, 1983. S. 348.
6: A. T. Şortanov Adıge kültleri. Nalçik: Elbrus, 1992, s.84.
Kaynak: Felix Nakov .Thıphe: Çerkes (Adıge) İşaret Sistemi. Nalçik: M. ve V. Kotlyarov yayınevi, 2010,
Çeviri: Beşto Yılmaz Beştepe.
Cherkessia.net, 22 Ocak 2023
Bu haber toplam 5603 defa okundu.


Bu habere yorum eklenmemiştir. İlk yorumu siz ekleyin.