Karakter boyutu : 12 Punto 14 Punto 16 Punto 18 Punto
Fehim Saraç
21 MAYISIN ARDINDAN
26 Mayıs 2013 Pazar Saat 00:29
Tarihin en büyük Soykırım ve Sürgünü sonucunda yitirilenleri ve atalarımızın verdiği zorlu mücadeleyi hatırladık, hatırlattık ve bunun için 18 Mayıs 2013 de RF Elçiliği önündeydik.

Pankartlarıyla gelen desteğini esirgemeyen, Bahçelievler Kafkas Çerkes Derneği yöneticilerine, üyelerine ve Reyda Dans Grubu gençlerine, Konya Çerkes Derneği emekçilerine, Tokat Çerkesya Yurtseverlerine, Taksim yürüyüş yasağına rağmen RF elçilik önüne akın edip Çerkes Yurtsever hareketi ve Çerkesya fikrini destekleyen, atalarımızın ruhunu yad eden, dualara ve temennilere eşlik eden herkese teşekkür ediyoruz. 

Çarlık Rusya’sının Çerkesya’da uyguladığı baskıcı, katliamcı ve asimilasyoncu politikalar sonucu, soykırıma uğramış atalarımızın torunları olarak biz Çerkeslerin RF Elçiliği önündeki dik duruşu bu davaya sahiplenmemizin bir göstergesidir.

Onlar tarihte katliamcıydılar. Buna karşı yapacağımız tek şey ulusal birlik temelinde örgütlenmek ve Çerkesya fikri çatısı altında toplanarak hep beraber alanlarda ve her yerde tepkimizi göstermekti.

Tarihte bizim olan, gelecek de yine bizim olacaktır.

İnsani değerlere sahip olmak, parçalanmış toprakları yeniden Çerkesya yapmak ve halkı özgürleştirmek amaçlı yola çıkan idealist Çerkesya Yurtseverleri, bu fikrin hareketini yaklaşık 4 yıl önce başlattılar.

Hareket, halkın yanılgı ile bir koca yüzyılda geliştirebildiği Kafkasya söylemini dönüştürerek, daha önce meydanlarda ve sosyal medyada ismi anılmayan Çerkes milletini ve Çerkesya’yı gündeme taşımayı başarmıştır.

Bu bir öze dönüş hareketidir. 

Bir zamanlar varken yok edilmiş, etleri lime lime edilmiş, kemikleri kıtır kıtır kırılmış bir gerçekliği, yeniden zalimin gözüne sokma ve ülkesi ile halkı yeniden var etme mücadelesini 149 yıl sonra yerden kaldırma hareketidir.

Çerkesya Yurtseverleri, Çerkes ulusal haklarını kazanmak için örgütlenmeye ve bu yolda yapılan mücadele sürecinde etkin ve belirleyici oldular.

Bu süreç ile birlikte, genel olarak Çerkes milleti ve Çerkesya kavramları konuşulmaya ve tartışılmaya başlandı.


Çerkesya ve Çerkes kelimesinden rahatsız olan bazı çevrelerse Çerkeslerin bu fikir ve politikalarının ırkçılığa dayalı milliyetçiğe tekabül ettiğini ileri sürerek, karalama yoluna gittiler.

Bazı kesimler, Çerkesleri bu fikir etrafından uzaklaştırma ve Çerkesi Çerkes’den ayrıştırmaya, düşmanlaştırmaya yönelik bir çaba içinde oldular.

Bunun sonucudur ki, bir kesim, Çerkes olduğu halde, Çerkesya Yurtsever hareketini dışladı, gayri meşru ve düşman ilân etti.

Bazı kişilerin bu ideolojik yaklaşımı, toplumda genel bir kabul ve itibar görmedi. Bazıları da Çerkes isminin bir çatı ve birleştirici olduğunu vurguladı. 

Hal böyleyken kendi ismi ile anılan diğer halklar bu söylemden Çerkesler kadar rahatsız olmadılar.

Madem Çerkes ismi birleştiriciydi, çatıydı ve bütün Kafkas Halkları Çerkes ismiyle anılıyordu; neden diğer halklar derneklerinin isimleri önüne Çerkes ismi koymadılar (Çerkes Abhaz Derneği, Çerkes Çeçen Derneği, Çerkes Dağıstan Derneği vs )

Ama !! Bazı kişiler Çerkesya ve Çerkesya Yurtsever hareketini hiçbir zaman içine sindiremediler.

Halen de o hazımsızlık devam ediyor.

Bu kesimler; ideolojik, ekonomik ya da çıkar kaygılarıyla hareket ediyor.

Bu nedenle de sözü edilen Çerkesya fikrine ilişkin çeşitli tanımlar, tarifler yapılıyor, bu kavramlara kendi içeriğinden farklı içerikler kazandırılmaya çalışılıyor. Neredeyse Çerkeslerin bir ulus olmadıklarını ve Çerkesya’nın da bir hayalden öteye gidemeyeceğini söyleyecekler.

Çerkes kelimesinden rahatsız olan bu kesimler demokratik Çerkes milliyetçiliğine, ırkçı milliyetçi politikası yaftası yapıştırarak, Çerkes söylemini aslından farklı yöne doğru uzaklaştırmaya ve fanatik çağrışımlarla özdeşleştirmeye çalıştılar.

Çerkes ve Çerkesya terimlerine, bazı milletlerin ırkçı karakterini ve içeriğini yüklemeye çalıştılar.

Tarihsel, doğal milliyetçilik tanımının, bazı milletlerin ırkçı içeriğinin dışında tutulması gerektiğini bile kavrayamadılar. Bu nedenle ırkçı politikalara karşı gösterdikleri tutumu, demokratik Çerkes milliyetçiliğine karşı da göstererek büyük bir yanlış yaptılar.

Aynı zamanda Çerkes milletinin Çerkesya ideali etrafında birleşmelerine karşı çıktılar.

Bu tür yanlışlar üzerine ikame edilen politikaların sözcüsü olmaya soyunan akademisyenler, sözü edilen tarihsel kavramları çarpıtarak, masum ve ezilmiş halkın büyük bir yok oluşa karşı verdiği mücadeleyi ya küçümsedi, ya suçladı , ya da yok saydılar.

Bundan dolayı Çerkeslerin ulus olamayacaklarını ve böyle bir hakka sahip olmadıklarını iddia ettiler.

Demokratik Çerkes milliyetçiliğini ırkçı bir kategoriye yerleştirdikleri için de, böyle bir fikrin çok kötü bir şey olduğuna dair bir inancı yüksek sesle dillendirdiler.

Bir ulusun kendi doğal, ulusal taleplerine sahip olmak istemesi ve o taleplerini geliştirmek üzere verdiği mücadelenin adı ne zaman ırkçılık oldu?

Bir ulusun demokratik milliyetçiliğinin ırkçı hale gelmesi, başka milletlerin haklarını gasp etmesiyle gündeme gelir. Bu tür milliyetçilikse sömürgecilik ve ırkçılık ile bütünlük kazanır.

Bu menfi yakıştırmaların, tanım ve tariflerin sürdürülmüş olması ve Çerkeslere de benimsetilmeye çalışılması hem kocaman bir yalan, hem de büyük bir haksızlıktır.

Yurtsever politika, hiçbir zaman bir başka halkı aşağılayıcı, öteleştirici ve düşmanlaştırıcı olmadı.

Kendi milletini politikasının birinci öznesi yaptı her millet gibi, fakat diğer tür milliyetçiliklere göre baskı, şiddet ve yıkıcı politikaları kapısının dışında bıraktı.

Bu arada gerçeğin diğer yönü ise görülemedi.

Çerkesya Yurtsever hareketi ve Çerkesya fikrinin tabana yayıldığı, gün geçtikçe daha da büyüdüğü açık bir gerçektir.

Bizim milliyetçilik anlayışımız, ülkemiz olan Çerkesya’nın tekrar hayat bulması ve Çerkes milletinin de birleşmiş milletler içinde haklı yerini almasıdır.

Çerkeslerin ulusal haklarını savunmak, Çerkeslerin ülkesi Çerkesya’yı parçalayanlara karşı haklı mücadelemizi sürdürmek ne zaman ırkçılık sayılır oldu?

Çerkesya’nın sömürgeci devlet tarafından gasp edilmiş, bölünmüş, baskı altında tutuluyor olması bizleri yolundan hiçbir zaman alıkoyamaz, koymamalı.

Çerkesya’nın bütün parçaları elbette bir gün birleşecek ve dünya düzeni içinde yerini alacaktır.

Bu hareket için verilen çabalar ve çalışmalar, Çerkes ve Çerkesya söylemlerimiz, dünyanın gündemine eminim ki önümüzdeki on yıl içinde oturacaktır.

Her azimli Çerkes dava adamı olamadığı gibi, her ilkeli Çerkes de dava adamı olamaz.

İdealist olabilir ama dava adamı olmak, bambaşka bir şeydir.

Gelecekte, tüm Çerkesler bu uğurda davaya sahip çıkacaklardır.

Ülkeleri olan Çerkesya’ya ve Çerkes halkına sahip çıkacaklardır.

Aynı ruh, aynı azim ve inançla Çerkesya fikrine sahip çıkmak, bu fikrin de ilerlemesi için elimizden gelen her şeyi yapmamız gerekmektedir.

Çerkes birliği ve Çerkesya olmadan gelecekteki aydınlık ve huzurlu zamanlara varmamız mümkün değil..

Başkalarını bırakalım ama!!!

Çerkesler olarak, bize bizim yaptığımız kötülükten daha vahim bir durum olamaz…!!!

Öyle ki gerek Çerkes siyaset alanında var olan durumlarla ilgili soru soran ve fikir ayrılıklarını dile getiren herkese ‘’hain’’ diye yaklaşmak ve linç etme mantığı meşhurdur.

Bu konuda ki net resmimiz sosyal medyadadır…

Bu tür anlamsız çirkin saldırılar ile geçen Çerkeslerin hak arama hareketi yerinde saymaktadır.

Kimse eleştirilemez/ kutsal değil, elbette eleştirilecek, ancak saygı çerçevesinde Xabze'nin koyduğu kuralların ışığı altında.

Eleştireni, eleştiri yaptı diye çirkin bir şekilde yerin dibine batırırcasına, tamamıyla art niyetli olarak töhmet altına sokmak adil bir davranış sayılamaz..

Ancak sosyal medya içerisinde gelişen “Klavye Silahşörleri” sayesinde bu durum içinden çıkılmaz bir duruma doğru gitmektedir.

Bu durum Çerkes toplumuna yarar değil zarar getirmektedir.

Bir diğer yandan sosyal medya önemli bir iletişim açığını da kapatmaktadır. Yani vazgeçilmezdir.

Şayet bu süreç bizim için bir hak arama süreci ise, bizim en önemli görevlerimizden biri birbirimize sahip çıkmak olmalıdır.

Çerkesin, Çerkesi koruması ve gözetmesi toplumsal görevlerinin birincisidir.

İnsanlığın gereği, önce kardeşlerine ve halkına sahip çıkmaktır.

Acilen toplumumuz içinde hoşgörü ve anlayışın geliştirilmesi ve tabana yaygınlaştırılması gerekmektedir.

Bu arada Thamate grubu oluşturulmalıdır. Çerkes toplumsal yapısında Thamate önemli bir yere sahiptir. Thamateler, toplumsal düzenin doğal temsilcileridir.

Artık Çerkesin, Çerkesin ayağına taş bağlamasını engelleyecek bir Xabze düzenini de topluma egemen kılmalıyız.

Aynı şekilde sosyal medyada yer alan kalemlerinde yaşadığı hain damgalaması bir kenara bırakılmalıdır.

Bazı durumlarda Çerkesin, Çerkese ettiği, ne yazık ki kendisine karşı yapılmış tarihin en büyük zulmü olan Soykırım ve Sürgünü gölgede bırakmaktadır.

Artık sadece Çerkes olduğu için insanlara bakmak yerine, Çerkes değerlerine ve kültürüne ne kadar yakın olduğuna ve Çerkes halkı ve yurdu için neler yapıp neler yapmadığına bakmalıyız.

Bizim insanlığımız, önce kendi insanlığımızı ve insanlarımızı koruyup, kendi kapımızı, evimizi, bahçemizi süpürmeden, başkalarının kapısına, ev ve bahçelerinin pisliğine veya temizliğine bakmaya engeldir.

Bundan da daha doğal ne olabilir?

21 Mayıslar bu vesileyle tarihin tutsak sayfalarında kalmış Çerkes halkının yeniden dirilişi olmalıdır.



Bu yazı toplam 4825 defa okundu.





Gizem Ceki Toker

İnsanı yazmaya iten motor nedir? Ben bir çerkesim. Benim dilim yasaklandı. Bana başka başka diller dayattılar. Bende bir rahatsızlık vardır, ben artık yazamıyorum kendi dilimle. Kalp dilim ana dilimdi. Çok masumdu benim dilim. Ona farklı anlamlar yükleyerek masumiyetine gölge düşürdüler, gözden düşürdüler.
Öyle sandılar belki de kim bilir.
Kişisel olan herşey politiktir dediler bize haksızlık ettiler. Bizi anlamıyorlar.

30 Mayıs 2013 Perşembe Saat 20:44
Anıl Yılmaz

Çerkes milletinin Çerkesya ideali etrafında birleşmelerine karşı çıktılar.
demişsiniz kıymetli yazar.
Fakat biliyorsunuz bir insanın Çerkes asıllı olması, gerçekten Çerkes olması ve Çerkes xabzesine bağlı olmasını sağlamıyor.
Öyle insanlar biliyoruz ki babası türk, annesi çerkes olup çerkes ideallerine sıkı sıkıya sarılmış, yürüyüşlerimize katılan insanlarımızda var.

29 Mayıs 2013 Çarşamba Saat 11:12
Hatko Yılmaz

Wopsawuj Fehim abi. Çok duru, net, açık yazmışsın.

Çerkesya yurtseverlerini neredeyse karanlık tapınak şövalyeleri kıvamına getirmiş, dernek dernek dolaşıp 'seminer' adı altında elinde 'çerkesya haritası' ile gezen ve haritayı yerden yere vuran zeka özürlü yazar nüsveddeleri çoğalacak.

Demedi demeyin.

26 Mayıs 2013 Pazar Saat 03:24
Sitemizin hiçbir vakıf, dernek vs. ile ilgisi yoktur. Sitede yayınlanan tüm materyallerin her hakkı saklıdır. Sitemizde yayınlanan yazı ve yorumların sorumluluğu tamamen yazarına aittir.
Siteden kaynak gösterilmeden yazı kopyalanamaz.
Copyright © Cherkessia.Net 2009 İletişim: info@cherkessia.net